RAMAZAN VE SİYASET...

Ramazan ayını sanırım dört mevsim yaşadım.

Uzun yaz günlerinde, kısa kış günlerinde...

Benim için büyük mutluluk...

Yüce Rabb'ime şükrediyorum.

Ramazan ayının kendine özgü bir havası var. İnsanların birbirlerini anlamada zirve yapan "hoşgörü"sü yanında; bir de sınırsız yardımlaşma yarışı/heyecanı yaşanır bu ayda.

Kusurların, hataların görülmediği/af edildiği bir aydır ramazan...

Fakir/fukara için umut ayı...

Zengin/varsıl için cömertlik ayıdır ramazan.

Kısacası, akıp giden ramazanın ayının insanlar için Rahmet, bereket ve mağfiret/günahların affı ayı olduğu - ne yazık ki- unutuluyor kimilerince.

Örneğin; oruç tuttuğu halde "yalan üzerine yalan söyleme hastalığı" bunlardan sadece biri...

Dinimiz gibi, her semavi dinin yasakladığı "yalan söylemek"; insanın kendi benliğini/kişiliğini inkar etmekle eşdeğer bir eylem.

Keşke, Yüce Rabb'in lanetine uğrayan şeytan denen varlık insana bulaşmasaydı. Başına bela olmasaydı!..

Dinin yasakladığı bir eylemi insanoğlu nedense dara düştüğü zamanlarda kendine çıkış yolu olarak seçiyor. Kurtuluşunu arıyor.

Ramazan ayının kutsallığı yanında yalanın en koyusu... Yani, en demlisi...

Düşünebilir misiniz böyle bir durumu/manzarayı?

Maalesef benim ülkemde siyaset alanında yaşanıyor bu durum.

Kimi siyasetçi çıkıyor kürsüye, demokrasiyi, ülkenin bugünü ve yarını üzerine konuşurken vaat üzerine vaat yağdırıyor.

Tabii ki, desteksiz atıyor.

Tabii ki karavana.

Tabii ki yalan...

Ama ne yapsın ki, bu aciz siyasetçi "böyle gelmiş, böyle gider" kısır döngüsüne kaptırmış kendini...

Yenileşmeyi, yeni söylemlerde bulunmayı aklının ucuna bile getiremiyor.

Çünkü, içindeki şeytanın kendisine kurduğun tezgahta ne kadar yalan varsa onları söylemeyi, bu yoldan beklediği başarıyı yakalamak sevdasına kapılmış bir kere.

***

Ramazan ve siyaset...

Ramazan, Yüce Rabb'a karşı farz olan bir görev...

Diğeri siyaset; seçmene karşı samimi, dürüst, doğru olmayı gerektiren bir eylem.

Demokrasinin erdemlerine ulaşmayı, mutlu bir ülkede yaşamayı düşleyenlerin önüne yalansınız/dolaysız çıkmayı ne zaman öğrenecek kimi siyasetçiler?