SEFER ÖZGÜR (2)

18 Temmuz 2001 tarihinde son nefesini verirken başucundaydım. O gece evde kaldık. Ertesi gün, 19 Temmuz’da askeri törenle defin için işlemler yapıldı. Yıkama işlemi yapıldıktan sonra Türk Bayrağı tabuta sarıldığı esnada Sefer Özgür (Torun) ‘’Asker ağabey büyükbabamın yüzünü görebilir miyim, derken yaşlar bu kez 10 yaşındaki Sefer’in gözlerinden boşalıyordu.’’ Torunu Erzurum’da doğduğunda O’nun kucağına vermiştik ve gözlerinden yaşların döküldüğünü hiç unutamadım.
Paylaşımcı ve merhametli idi, parayla hiç işi olmadı. Ekonomi yönetimi annem Sebahat (Eyüboğlu) Özgür’de idi. Maaşını alınca anneme verir ve her gün bir miktar alırdı. Tabii o paraları Belediyeye makamına gelen muhtaç insanlara verdiğini annem de bilirdi.
Ali Savaş ‘’Özgür’ün döneminde yerel basın şimdiki gibi güçlü değildi. Özgür belediye hizmetlerini kahvehane toplantılarında anlatırdı. Bu toplantılar otokontrol gibiydi. Böyle bir toplantı esnasında özellikle imar ile ilgili bazı hataları ateşli bir şekilde bildirmiştim. Sefer Bey ateşli konuşmamı dikkatlice dinledi. Fuat Eyüboğlu çok sert cevap vermeye hazırlanırken onu susturdu. Saygılı, sakin, doyurucu ve üstelik ikna edici konuştu.’’
Metin Bahçekapılı ‘’1977 yılının ocak ayı, Van Tugayında bir anons, Metin Bahçekapılı Tugay binasına. Apar topar kendimi Paşanın karşısında buldum. Az önce Sefer Özgür Komutanım aradı ve harçlığı var mı diye sormamı istedi, rahmet olsun.’’
Aysen Çakıroğlu ‘’Yaşadıklarını anlatırken can kulağı ile dinlerdim, akıl alayım diye. Eşiyle bir gün geldi ve ben de ellerimle çay yaptım, beni gerçek emekçi diye tanıttı Sebahat teyzeye, ruhları şad olsun.’’
Mahmut Semiz ‘’İşçinin yanında olan biriydi. Onun işi sulandı. Herkesin evinde su akacak. Gece gündüz çalışacaksın. Ama nasıl çalışıyoruz. Ekmeğimizi, yemeğimizi getirirdi, sırtımıza meşin montlar almıştı.’’
Orhan İlarslan ‘’Belediyeciliğe onunla başladım, yapı kullanma kaçak inşaat şefi yapmıştı beni, çok doğru ve dürüsttü. Çok hümanist bir yapıya sahipti. Sokakta kimi görse oturur derdini dinlerdi, lüksü sevmezdi.’’
Hami Öztürk ‘’Düğünüme yetişemedi, akşamüstü geldi, zarf içinde hediyesini sundu, saygıdeğer insandı.’’
Osman Çavuşoğlu ‘’Trabzon beyefendisi, ince ruhlu asker, aynı zamanda zarif bir insandı. Bahattin Özgürbüz Binbaşı 12 Eylül’den sonra Belediyeye atandı. Belediyeye girdiğinde Sefer Başkanın ısrarına rağmen makama oturmazdı.’’
Aydın Durmuş ‘’Rahmetli babam zabıta müdürüydü, Sefer Başkan zamanında Komiser Yardımcısıydı. Sefer Başkan otoriter, disiplini seven fakat halkçı başkandı.’’
Kadir Yeter ‘’Sabah teslim ettiğim elbiseleri giyerek belediyeye giden Gazi Reis Bey’in elbiselerinin aynı gün saat:11.00’de tekrar bana, kuru temizlemeye gelmesini hiç unutamam. Moloz sahil yolundaki çalışmada belediyenin dozeri çökük içine batmış ve öyle yakından takip etmiş ki üstü başı çamur içinde kalmış. Teslim ettiğim elbisenin üç saat sonra tekrar temizliğe gelmesi meslek hayatımda ilk olmuştu.”
Osman Lakutoğlu ‘’Bir akşam evde oturuyoruz, dış kapı açıldı, bir üst katta oturan Sefer Amca salona girdi ve oturdu, hiç bozuntuya vermeden hoş geldiniz dedik. Sonra olay anlaşıldı, anahtarı bizim kapıyı da açmıştı, Atasu projesi ile yatıp kalktığından yorgun tabii ki… Son derece zarif ve sakin bir yapıdaydı.’’
Sebahattin Bayrak ‘’O bir dürüstlük abidesi, o iyi bir beyefendi, o iyi bir aile babası, o iyi bir ordu mensubu, o iyi bir belediye başkanı ve iyi bir adam gibi adam. İşte bu özellikleri taşıyan ender mütevazı insanlardandı.’’
Faik Ahmet Akıncı ‘’Babam gemici Faik Akıncı Sefer Amca ile çok iyi arkadaşlardı. İkisinin de eşi Eyüboğlu olduğu için birbirine ‘’Bacanak’’ derlerdi. Hürriyet Lokantasında saatlerce sohbet ederlerdi. Sefer Amca hepimizin amcasıydı.”
Fahri Çelik ‘’Trabzon Lisesinde Milli Güvenlik Öğretmenimizdi, başka bir öğretmeninden öğrendiğim kadarı ile derslere ücret almadan giriyormuş, gördüğüm nadir beyefendilerdendi.’’
Ahmet Kula ‘’Hey gidi koca çınar, senin gibi lider kalmadı. Çalışkanlığı en belirgin özelliklerindendi, bu yüzden hiç boyun eğmedi, hakkını savunmaktan da geri durmadı. 1970 yılında General olacağına herkesin kesin gözüyle bakmasına rağmen İran’a gönderilerek 1 yıl sonra emekli edildi. Döndü ve 15 Mart 1971 tarihinde emekliliğinin iptali için Danıştay’a dava açtı. Aldığı 4 yıl kıdemi cezalandırılırmışçasına devrelerinden 4 yıl önce emekliye sevk edilişi hukuksuzdu. Olmadı…’’
General olamadı ama Belediye Başkanı olarak herkesin Paşası oldu. Salih Çamoğlu ölümünden sonra ‘’Sefer Özgür’ün ardından’’ başlıklı yazısının sonunu ‘’Daha çağdaş bir Türkiye için hep üretti. Ruhun şad olsun Paşam’’ ile bitirmişti. O’na da rahmet diliyorum.
Çakma partili değildi, çakma demokrat değildi, çakma Atatürkçü değildi, çakma Başkan değildi, mış gibi hiç yapmadı, her şeyi bilirim ukalalığında hiç değildi, sevgi ve saygıyı hep korudu, kimseye kötü söz söylemedi, hiç çıkarcı değildi, siyaseti zenginleşme aracı olarak değil hizmet alanı olarak gördü ve kişisel menfaatine dair hiç kullanmadı.
Layık olmaya çalıştığım Rol modelim, Komutanım, Başkanım, Babam ruhun şad olsun, Trabzonlular, Maçkalılar canlı veya ölü mutlaka Sevdasının kucağına, toprağına döner, yanınızda yerim hazır…