SİYASET ISINIYOR!

Türk Siyasi tarihinde görülmemiş gelişmeler yaşanıyor. Cumartesi günü altı siyasi partinin liderlerinin, Ankara da bir araya gelip, Ahlatlıtepe tesislerinde  “Demokrasi ittifakı” anlamı etrafında buluşmuş olmaları, yakın gelecekte siyasette önemli gelişmelerin habercisi olarak değerlendirilebilir.


On yıllardır, ayrı siyasi partiden olmanın siyasi kavga için yeterli sebep görüldüğü ülkemizde, aslında; Türk devlet geleneğine çok da yabancı olmayan Başkanlık Sistemi’nin kendisini toplumsal ve hukuki beklentilere uyarlayamaması neticesinde, yeni yönetim anlayışlarının gündeme taşınması anlaşılabilir bir gelişme olarak değerlendirilmektedir.


Cumhurbaşkanlığı Külliyesi; başarılı bulmadığı için görevden aldığı bakanlarını, yeniden başarısız gördüğü bakanlarının yerine atayarak aslında kendi kendisinin çaresizliğini ilan etmiş olmanın farkında olabilecek adımları henüz atmış görülmüyor! Bu kısır döngüyü iyi, yakalayan muhalefet, hiçte beklenilmeyecek bir hamle ile bir araya gelerek, Külliyenin birçok alternatifi olmasına rağmen, dönüp dönüp görevden aldığı bürokratları yeniden göreve getirerek ortaya koyduğu performans kaybına karşı, halkta karşılığı olan yeni ve yerinde bir hamlede bulundu.
Çünkü halk içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıları Külliyenin atadığı bürokratların görmediğini ve önemsemediğini, iddialar doğru ise birden çok yerden dolgun maaş alan bu insanların, kendi problemlerini çözemeyeceğini defalarca seslendirmesine rağmen, algı yönetimiyle ve aynı yetersiz savunmalar ile halkın oyalandırıldığı kanaati, artık herkeste yeni arayışlar fikrinin gelişmesine sebep oldu.


Bir süreden beri, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” söylemi ile ittifak arayışı içerisinde olan muhalefet; iktidarın bu söylemi ciddiye almaması ve halkın pahalılıkla ilgili şikâyetlerine kulaklarını tıkamasını önemli bir fırsat görerek bunu değerlendirme becerisini göstermiştir. Görünen o dur ki; iktidar mensupları muhalefetin bu çıkışı karşısında, aynı hatalarını tekrarlayarak, gelişmeleri ve bu ittifak hamlesini hafife ve hatta alaya alarak sonuca varabileceklerini düşünüyorlarsa, çok yakın bir gelecekte büyük bir hayal kırıklığı uğrayacaklarını göreceklerdir! Ama ne yazık ki, o zaman da, kendileri için iş işten çoktan geçmiş olacak.
“Bay Kemal” ifadesi ve söylemi ile halk nezdinde aslında Bay Kemal’in zaman içinde kazançlı çıktığına inananların sayısı tahminlerin üzerine çıktı. Türk toplumunun psiko-sosyal yapısını bilmesi gereken devlet yöneticileri, mağdur olan ya da mağdur edilen insanların Türk milleti tarafından her zaman sahiplenildiğini bilmeleri gerekirdi! Muhalefet partisi lideri için aslında itibarsızlaştırma amacına yönelik bir hamle olarak anlaşılan bu söyleme karşı da Bay Kemal’in mağdur ve mazlum konumunda kendisini tutması kendi lehine önemli bir kanaat değişiminin gelişmesine sebep oldu.


Aynı Bay Kemal, son seçimlerde iktidarın çeyrek asırdır yönettiği Ankara’yı ve dahi Türkiye ye denk görülen İstanbul’ Belediye başkanlıklarını alarak; ikisi iktidar partisinden kopmuş, beş ayrı siyasi partiyi hesap edilemeyen becerisiyle bir araya getirince, tek renkle resim yapılamayacağını, tek kanatla kuşun uçamayacağını iktidar mensuplarının anlamış olmalarının çaresizliği içerisinde kalmış olduklarını görülmektedir.


Ahlatlıtepe toplantısında kaleme alınan bildirgeyi iktidar mensuplarının iyi değerlendirmesi gerekmektedir. Kendi içinde tıkanan, sadece Cumhurbaşkanının söylem ve eylemleri ile sınırlı bir iktidar anlayışının sürekli olamayacağı aşikârdır. İktidara gelirken AB kriterleri ile barışık, Türkiye’deki vesayet odaklarının şerrinden, Brüksel’in anlayışına sığınan yaklaşımlardan güç alan iktidar, bugün altında imzası olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Avrupa Parlamentosunun Türkiye ile ilgili aldığı bütün kararlara karşı çıkarak geçmişini unutmaktadır. Bizim için de Avrupa Birliğinde Türkiye için bir ikbal ve istikbal aramak her zaman için karşı çıkılmış ve çıkılacak olan yanlış bir yoldur. Alternatifimiz; “Türk Birliği Ekonomik İşbirliği İttifakı” olmalıdır. Bizim neyimiz eksik.


Refah ve huzur parolası ile 28 Şubat gibi kritik ve anlamlı bir tarihte tekrar toplanacaklarını ilan eden muhalefet partilerinin bu ciddi hamlelerine karşı, bakalım iktidar, alışılagelmiş her zamanki itham edici, hafife alıcı, kirli ve sakıncalı odaklarla işbirliği yakıştırması ile mi yoluna devam edecek, yoksa aklı başında bilimsel ve gelişmeleri doğru okuyup, doğru hamleler yaparak mı hareket edecek. Bunu iktidar mensuplarının bu günden itibaren sergileyecekleri tutum ve hareketlerinden anlayabileceğiz. Aslında iktidarın varlığını da bu gelişmelere karşı oluşturacağı sağlıklı yeni siyaset söylemleri belirleyecektir.
Türkiye’de siyaset ısınıyor, bizden hatırlatması.