ÇELİK KUBBE, BİR AY YILDIZ PROJESİ

27 Ağustos 2025... Tarihe not düşülecek bir gün. ASELSAN’ın geliştirdiği Çelik Kubbe sistemi Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslim edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan bizzat duyurdu, “gök kubbe artık bizim elimizde” dedi.

Peki bu adım ne anlama geliyor? Bu sadece bir silah teslimi değil. Bu, Türkiye’nin artık savunmada kendi kaderini tayin eden bir ülke olduğunun ilanıdır. Bugün göklerimizi koruyan bu sistem, yarın Türkiye’nin küresel masalarda daha dik oturmasını sağlayacak.

Burada bir gerçeğin altını kalınca çizmek lazım: Bu projeler yalnızca bugünkü iktidarın değil, milletin eseridir. Çünkü savunma sanayi yatırımları, kısa vadeli seçim hesaplarının değil, uzun vadeli devlet aklının ürünüdür.

Bugün Çelik Kubbe’yi konuşuyoruz ama unutmayalım; bu topraklarda milli savunmaya dair atılan her adım, iktidarlar değişse bile devletin sürekliliği sayesinde mümkün olmuştur.

O yüzden muhalefetin bu projelere mesafeli durması, hatta küçümsemeye kalkması, sadece iktidara değil, Türkiye’ye zarar verir. Milli savunma üzerinden siyaset yapmak, aslında kendi ayağımıza kurşun sıkmaktır.

Çelik Kubbe’nin en önemli mesajı, dışarıya verilmiştir. Türkiye artık kendi göklerini başka ülkelere emanet etmiyor. “Benim hava savunmam, benim mühendislerimin elinden çıkacak” diyor.

Bu mesajı iyi okumak lazım. Bugün Ortadoğu’dan Doğu Akdeniz’e, Kafkasya’dan Karadeniz’e kadar hiçbir denklem, Türkiye hesaba katılmadan kurulamaz. Çelik Kubbe, sadece bir savunma sistemi değil; jeopolitik bir manifestodur.

Asıl mesele burada başlıyor: Bu kazanımları kısır iç politika tartışmalarının malzemesi yapmak mı, yoksa milli bir uzlaşıya dönüştürmek mi?

Cevap nettir: Çelik Kubbe’nin gerçek sahibi ne Cumhurbaşkanı’dır, ne bir bakan, ne de bir parti. Gerçek sahibi millettir. O halde hem iktidar hem muhalefet, bu projelerin arkasında omuz omuza durmalıdır. Çünkü savunma sanayii, parti bayraklarının değil, ay yıldızın meselesidir.

Bugün Çelik Kubbe, Türkiye’nin göğüne kurulmuş bir kalkan. Ama aslında sadece göğümüzü değil, geleceğimizi de koruyor.

Soruyorum: Böyle bir kazanımı kim küçümseyebilir?

Kim siyasi çekişmeler uğruna bu başarıyı görmezden gelebilir?

Kim “milli” olanı, partisel çıkarların gölgesinde bırakabilir?

Bu ülkenin gücü, siyasi farklılıklarımızı aşarak ortak paydada birleştiğimizde ortaya çıkıyor. O yüzden Çelik Kubbe sadece bir savunma projesi değil; hepimize düşen bir milli sınavdır. Ve bu sınavı ancak birlikte verirsek, Türkiye yarınlara daha güçlü yürüyebilir.