THE END…

“Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir” derler ya…
Gençlerbirliği – Trabzonspor karşılaşması, bu sözü tamamlayan nitelikteydi.
Her zaman söylerim:
Trabzonspor bu ligde her takımı yenebilir, ama her takıma da yenilebilir.
Dümende olanlar da bu gerçeği, en az benim kadar görüyordur diye düşünüyorum.
Futbolda değişmez bir kaide vardır:
Bir takım, her galibiyetten sonra takım birlikteliğine bir adım daha yaklaşır.
Üst üste üç maç kazanabiliyorsanız, bu yalnızca birliktelik değil; aynı zamanda elinizdeki oyuncu grubuyla takımın iskeletini belirlediğiniz anlamına gelir.
Demek ki teknik ekip, yarı sezonun son maçına kadar bu gerçeğin farkına varamamış.
İşte karşımızdaki tablo bunun en açık örneği.
Gençlerbirliği karşısında ilk yarıyı 2-1 geride kapatıyoruz.
“Buna da şükür” diyenler mutlaka olacaktır.
Nitekim Trabzonspor’un bu sezon yaptığı transferlerin büyük bir kısmı, Süper Lig seviyesini kaldırabilecek durumda değilken;
nasıl alındıkları hâlâ bir muamma iken;
teknik yönetim de bu transferlere sessiz kalmışken…
Eğer “Ligin üst sıralarındayız” düşüncesiyle hareket edildiyse,
“Her takımı yeneriz, her takıma da yeniliriz” anlayışı kaçınılmaz olarak tavan yapar.
İşte Trabzonspor…
Üç orta saha yok.
Arif oyunda yok.
Musavi ise fiziksel yapısıyla sahada ne verebilir, belirsiz.
Bu hâliyle Trabzonspor’u bırakın Gençlerbirliği’ni, bu ligde her takım yenebilir.
İlk yarı, direnen değil; gücü kadar mücadele eden Gençlerbirliği karşısında “bir puan alıp çıkalım” demek belki kabul edilebilir.
Ama asıl sorulması gereken soru şudur:
Kulübemizde bu maçı çevirecek bir oyuncu var mı?
Ağustos’un golüyle beraberliği yakaladık derken, yediğimiz golle yeniden geriye düştük.
Yetmedi…
Kalemizde bir gol daha gördük.
Gençlerbirliği gibi sıradan bir takım, kalemizde adeta şov yapar hâle geldi.
Oysa Trabzonspor’un her dönem rakipleri;
Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş olmuştur.
Adı futbol…
Oynamadan, mücadele etmeden hiçbir takımı yenemezsiniz.
Bu ligde kimin nasıl oynadığını bilmeden, sormadan, üst seviye analizler yapılmadan transfer yaparsanız;
işte sonucu, küme mücadelesi veren Gençlerbirliği maçında karşınıza çıkar.
Yarışmacı takım hüviyetine büründüğünüzü fark ettikten sonra,
böylesine havlu atıp sahnenin perdelerini bu şekilde indirirseniz;
bu mağlubiyet, karanlık bir tünelin kapısında olduğumuzun açık göstergesidir.
Devre arasında gidecek ve alınacak futbolcuların önemi tartışılmaz derecede büyüktür.
İkinci yarı başlamadan, yarışmacı takım kimliğimizi kaybetmeden doğru hamleler yapılmalıdır.
Çünkü bu kadroyla, bu anlayışla bu ligde kimseyi yenemeyiz.
“Bitti” demeye ramak kalmışken;
yönetimin ve teknik heyetin yapacağı hamleler, sezonun kaderini belirleyecek niteliktedir.