TRABZON BATUM KÜLTÜR BULUŞMALARI VE PROTOKOL

Trabzon Batum/Batum Trabzon sanat buluşması kapsamında iki değerli sanatçının birbirinden özel 45 eseri Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde  Trabzonlu sanat- severlerle buluştu.
Malkhaz Koçalidze ve Ekrem Kutlu'ya bu güzel eserleri ile Trabzon Kültür Sanat hayatına sundukları katkıdan dolayı teşekkür ediyorum.
Trabzon Batum Kültür Sanat buluşmalarında önemli rolü olan Ekrem Kutlu hocamız bu ilişkilerin devamı için çalışmalarını sürdürmekte.

Önceki yıllarda iki komşu ülkenin iki güzel ili arasında başlatılan kültürel işbirliğinin daha da geliştirilmesi sanatçıların gayreti ile sürmekte.
Bu gayrete tüm kurumların da katkı vermesi lazım.
Açılışta dikkatimi çeken bir hususu dile getirmek istiyorum.
Ekrem Kutlu ile Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü bütün organizasyonu yapmış.
Sıra açılışa gelmiş.
Gürcistan Konsolosu sergiye icabet etmiş.
Sanatseverler sanatçılar salonu doldurmuş.
Fakat ilin yetkilileri nedense gözükmüyor.
Tamam vali bey gelemedi yardımcısı yok mu?
Büyükşehir Belediye Başkanı gelemedi vekili ya da Kültür Sanat Daire Başkanı yok mu?
Mesela Ortahisar Belediye Başkanı yoktu ama çiçeği ve Kültür Müdürü Sadettin Bey ordaydı.
Sergiyi organize eden sanatçımız Ekrem bey öğretmendir, Milli Eğitim Müdürlüğü bir şube müdürü ile temsil edildi.
Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanımız Raif Kalyoncu hocamız ordaydı Trabzon Üniversitesini temsilen.
KTÜ’den bir temsilciyi de gözler aramadı değil.
Bunu niçin yazıyorum?


Biz öyle gördük ve bu işlerin öyle yürümesi gerektiğini biliyoruz da ondan.
Üstelik bu bir uluslararası sergi.
Trabzon'da görünürde her şey turizm için planlanıyor.
Şunu unutmamak lazım, turizmin varlığı kültürel zenginliğe bağlıdır.
Kültürel etkinlikler de bu alt yapının kaynaklarından biridir.
Protokolün ilgisizliği karşısında Gürcistan Konsolosu'nun bu durumdan hoşnut olmadığı da fark ediliyordu.
Neyse biz bu konulardan bir şey anlamayız da, temeli önceki yıllarda yapılan binanın üzerine eğreti yapılar konulması da hiç hoşumuza gitmiyor.
Umarım daha duyarlılık gösterir tüm ilgili ve yetkililer.

TARİHİ BİNA GENÇLİK   KÜTÜPHANESİ OLDU

Geçtiğimiz hafta Trabzon'da önemli bir kurumun açılışı gerçekleştirildi.
Pazarkapı Mahallesi’nde sahile yakın surların bulunduğu bölgede daha önce kamulaştırılan tarihi geleneksel Türk Mimarisi özelliklerine sahip bir bina restore edilerek kültürel hizmet amaçlı kullanılmaya hazır hale getirildi.
Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç tarihe kültür ve sanata öteden beri değer veren bir yönetici.
Tarihi binaya fonksiyon verilerek gençlerin kültürel anlamda hizmeti, bilgiye erişimi dijital kütüphane yoluyla sağlamak noktasında hizmete sunuldu.
Şehrin kültürel yapısına katkının  yanı sıra hizmete sokulan binanın restore edilerek yeniden işlev verilmesi için yaptığı çalışmadan ötürü Ortahisar Belediye Başkanı sayın Ahmet Metin Genç'e teşekkür ediyorum.


Yakında Basın Müzesi de yine Ortahisar'da bulunan restoresi tamamlanmış tarihi bir yapının içinde açılacak.
Trabzon bir tarih ve kültür kenti olmasını bu tür hizmetlere borçludur.
Yeni kütüphanenin Trabzon'a hayırlı olmasını diliyorum.
Başta Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç olmak üzere emeği geçenleri kutluyorum.
Kütüphanede araştırmacı ve okuyucuların her türden kitabı bulabileceklerini belirten Başkan Ahmet Genç Kütüphaneye ait bilgiler şöyle açıkladı: “Pazarkapı mahallesinde estore edilen üç katlı tarihi binada hayata geçirilen dijital kütüphanede 26 bin adet elektronik kitap (e-kitap) ile 11 bin adet normal kitap bulunuyor. Kullanıcılar e-kitaplara, kütüphanedeki ekranlardan, cep telefonlarından ya da kişisel bilgisayarlarından ulaşabiliyor. Dijital kütüphane, elektronik kitap veri tabanı sözleşmesinin imzalanmasının ardından 1 yıl süreyle kullanıcıların erişimine açılacak. Kullanıcılar elektronik kitap veri tabanına 7 gün 24 saat erişim imkânı bulacak. Elektronik kitap veri tabındaki yayınlar PDF ve UPUB formatında yer alıyor. Dijital kütüphaneye kullanıcılar cep telefonlarına indirdikleri mobil uygulama üzerinden ulaşabilecek. Sistem aynı anda bütün kullanıcılara hizmet verecek şekilde dizayn edildi. Dijital kütüphanede, 6 adet okuma salonu, teknik birim odaları, danışma, idari bölüm, bir adet genel amaçlı salon ile iki adet kafeterya bulunuyor.”

BOZTEPE SIRTLARINDAKİ İLK HASTANENİN HAZİN ÖYKÜSÜ

Hüzünlü bir hastane öyküsü.
Boztepe sırtları bomboş.
Ağaç da yok, binalar da bugünkü gibi.
Dönem Osmanlı zamanı.
İki çocuk anne ve babasıyla mutlu bir hayat sürdürüyordu.
Henüz küçüktüler.
1900'lü yıllardı.
Trabzon'da insanlar dini ve geçmişi ne olursa olsun birlikte yaşıyorlar, komşuluk yapıyorlardı. Bu kent de de öyleydi köyde de.
İki kardeştiler. Henüz çocukluklarını  yaşarlarken, dünya da çok çok olaylara doğru hızla yol alıyordu. Nitekim küçük kıyamet 1914 de kopacaktı.
Ve 1. Dünya Savaşı insanları evlerinden edecek sürecin başlangıcıydı bu tarih.
İki küçük çocuk da mutlu bir şekilde Trabzon'da yaşayıp duruyordular.
Bu mutluluk uzun sürmedi.


O iki küçük çocuk akrep zehirlenmesi ile dönüşü olmayan yola çıkar.
Akrep, sanki birkaç yıl sonra dünyayı zehirleyecek birinci büyük harbin öncüsü gibi kıskacına aldığı çocukları öldürmüştü.
Çocukların babası Panagiotis Akritas çok üzgündür.
İki evlâdını gözlerinin önünde çaresizliğin hüznü ile kaybetmiştir.
Akritas bu üzüntüden yola çıkarak, bir nebze olsun acısını dindirmek için çocuklarının anısına Trabzon'a bir hastane yapmaya karar verir.
Bu bir bağıştır.
Ve çocukların hastalıklarında hemen müdahale edilmesi ve tedavilerinin tam donanımlı bir hastanede yapılabilmesi içindi bağışı.
Boztepe sırtlarında yükselmeye başlayan bina artık hastanenin inşaatıdır.
Olan olmuş akrebin soktuğu çocuklar ölmüştür.
Çaresiz baba evlatlarının hatırasını yaşatmak adına günün şartlarına göre çok modern araç gereçlerle donattığı hastaneyi Trabzon'un hizmetine sunar. (1910)
Dr. Akritas hastaneyi tamamlar.
Binanın önemli bir bölümü ahşaptı.
Sağlık hizmeti vermeye başlayan hastanenin bahçesine iki çocuğunu da resmeden bir anıt diktirir.
Anıt dört köşe bir sütun gibidir.

Akrep zehirlenmesi ile ölen çocuklar ve aile kabartma olarak bu sütunlara işlenmiştir.
O sütunlar bugün Ayasofya'nın bahçesinde bulunmakta.
Aile  savaş ve işgalin bitişiyle, mübadele sonucu Trabzon'dan göç ederler.
Hastane askeri yapı olarak kullanılır bir müddet.
Sonra Kemik Verem Hastanesi olarak hizmet verir.
1970 yıllarında yangın geçirir.
En sonda da 1985 yılında yeni bir hastane yapılarak hizmete açılır.
Bu yeni hastane bugünkü haliyle Yavuz Selim Rehabilitasyon ve Kemik Hastanesi olarak hizmet vermeye devam ediyor.
Boztepe sırtlarında babaları tarafından yaptırılan hastaneden geriye iki küçük çocuğun taşa işlenmiş anıtı kalır.
Ayasofya'ya ziyarete gittiğinizde bahçesindeki iki çocuğun resmedildiği bu anıtı görmeden geçmeyin.
O anıt hüznün, sevginin, acının, merhametin, iyilikseverliğin kaybedilişin bir anıtıdır.
Ve aynı zamanda, topluma hizmet adına yapılan bir hastanenin de günümüze kalan simgesidir.
Boztepe'nin yamacında hizmet veren o eski hastaneler yoktur ama halen Yavuz Selim Kemik Hastanesi bugün sadece ilimize değil tüm bölge halkına sağlık hizmetini başarıyla vermekte.

 

Prof. Dr. Alper DEMİRBAŞ: ORGAN NAKLİ BİR MUCİZEDİR

Bir insanın hayatına dokunmaktır hekimlik.
Bazen öyle olur ki dokunduğum hayatlar, size sadece bir başarı öyküsü olarak değil de mutluluğun resmi olarak döner.
Hem de aile boyu.
Organ Nakli alanında ülkemiz ve dünyanın önde gelen hekimlerinden biri olan Prof. Dr. Alper Demirbaş yapmış olduğu böbrek nakli ameliyatıyla bir ailenin hem yaşama tutunmasına hem de hem de mutluluklarına vesile olmuş.
Bakın kendisini ziyarete gelen ve gelmişken bir de kontrolden geçen ailenin sağlıklı durumları karşısında mutluluğunu nasıl ifade etmiş Alper hoca:
“Organ bağışı Hayat Kurtarır...”
Prof. Dr. Alper Demirbaş, kronik böbrek rahatsızlığı genetik olarak ailesinde bulunan dört kişiyi böbrek nakli ile yıllar öncesinde sağlığına kavuşturur.
Aile birlikte hem kontrol hem de ziyaret amacıyla topluca hocayla buluşup kendisine teşekkürler iletir.
Bakın Alper hoca o buluşmayı nasıl anlatıyor:
“Ortadaki benim. Diğer insanlar kim olabilir sizce?
Hepsi aynı aileye mensup. Ailede genetik bir böbrek hastalığı olan Polikistik Böbrek hastalığı var. Dördüne 11yıl, 7yıl, 6yıl ve bir yıl önce, eşlerinden böbrek nakli yaptık. Ailecek toplanıp kontrole gelmişler. Hepsinin sağlığı yerinde. Dolayısıyla bizim de keyfimiz yerine geldi.


#OrganNakliMucizedir
MP Antalya Organ Nakli Mrk. Prof. Dr. Alper Demirbaş.