Sosyal medyada paylaşımlara konu olan Çeltikçi Kuşu’nun göçü yarım kaldı. Maçka ilçesinde ağaçlara takılı halde bulunan ölü Çeltikçi kuşunun ölüm nedeni ile ilgili bir bulguya rastlanılmazken, kuşun göç yorgunluğu, zehirlenme, çarpma veya silahla vurulma nedeniyle ölmüş olabileceği belirtiliyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Şağdan Başkaya, Çeltikçi kuşunun il genelinde, genellikle göç zamanlarında, küçük gruplar halinde, sahil kesimlerinde, sulak alanlarda, akarsu boylarında ve yaylalarda gözlenen bir tür olduğunu söyledi. Vatandaşlar tarafından genel olarak az tanınmasına rağmen en az zarar verilen türlerden biri olduğunu kaydeden Başkaya “Çeltikçi kuşu, Avrupa, Afrika, Orta ve Güney Asya, Okyanusya, Güney Amerika’nın kuzeyi, Orta Amerika ve Kuzey Amerika’nın güneyinde yayılış göstermektedir. Dünyada geniş bir yayılış alanına sahip olan Çeltikçi kuşu, ülkemizin de hemen her bölgesinde rastlanılan bir türdür. Dünyada nesli tehlike altında olmayan, yaygın türler arasındadır. Ülkemizde ise nesli tehlike altında olmasa da, popülasyonları düşüş eğiliminde olan türler arasındadır. Ülkemizde koruma altında olan bir türdür” dedi. Çeltikçi kuşunun görüntüsü ile dikkat çekici bir tür olduğunu ifade eden Başkaya “Gaga ucundan, kuyruk ucuna kadar olan uzunluğu, yani boyu 48-66 cm, kanat açıklığı ise 88-105 cm arasında değişmektedir. Uzun boyunlu, uzun bacaklı, uzun kıvrık gagalı bir göçmen su kuşudur. Türkiye’de ilkbahar yani kuzeye göçü; Mart-Haziran arasında, sonbahar yani güneye göçü ise; Temmuz-Kasım ayları arasında gerçekleşir. Ülkemizde genel olarak ilkbahar, yaz ve sonbaharda rastlanan Çeltikçi kuşu, kış aylarında da, nadir de olsa gözlenmektedir. Ülkemizde birçok alanda, küçük koloniler halinde yuva yapar ve yavru büyütürler. Sulak alanlarda, kurbağa, balık, sucul canlılar, omurgasızlar, böcekler, kertenkele, küçük yılan ve yuvadaki kuşlarla beslenirler” diye konuştu. “Popülasyonlarını tehdit eden en büyük etmen sulak alanların yanlış yönetilmesi sonucu oluşan tahribattır” diyen Başkaya “Genel olarak türü tehdit eden başlıca tehditler; sulak habitatların değişik yollarla tahrip edilmesi, sulak alanların kurutulması, imara açılması, aşırı yeraltı suyu kullanımı, artan tuzluluk, kirlilik, zirai ilaçlar, istilacı ve yabancı bitkilerdir. Kuş gribine karşı duyarlı olduğu için, ileride sıkıntı yaşayabilecek türler arasında sıralanmıştır” ifadelerini kullandı.