TRABZONLUYUM ÇÜNKÜ VATANIM


Bu ve buna benzer sorulara cevap olsun diye sizlere duygularımı açmak istiyorum.
Trabzon her yönüyle milletine ve devletine şartsız şurtsuz bağlanmış insanların şehridir. Bize şunu verirseniz, şunu şunu yaparsanız aidiyet duygularımız pekişir gibi isteklerle adresli bir sevgi burada sözkonusu olmadığı için bu şehri seviyorum. İse ile başlayan ama ile biten bir sevgi buralara uğramayan sevgidir. Tam, kararlı, berrak bir vatan sevgisi siyasi bakışı ne olursa olsun bu şehrin sokaklarında akar. Cami cemaatinde veyahut cami bilmez insanında ortaktır bütün hissedimler.
Başka şehirlerde lakin, velakin, zira gibi edatlarla sevilirken vatan, burada edatsız bir aşka dönüştüğü için güzeldir bu şehir. Lişer Yaylası'ndaki Aslan amcadan Fatih'te oturan Mustafa Bırasoğlu'na; Vara'dan Hasan Acer'den havaalındaki Hüseyin Aydoğdu'ya; Demirkapı'dan İsmet Mollamehmetoğlu’ndan Mersin'deki Aydın Serin'e; merkezden Recai Saka'dan Maçkalı Enver Çolak'a veyahut Ali Yocuoğlu'na; Haçkalı Farhat'tan Borçkalı Turgut'a uzanan çok sıkı bir vatan sevgisi dağ bayır demeden devrialem yapar bu topraklarda. Çok yer gezmiş birisi olarak bu büyük sadakatin kıskanıldığını biliyor, böyle gıpta edilecek bir duruş gösterdiği için seviyorum bu bu şehri.
Burada gördüğüm en önemli diğer bir özellik tutkudur. Bütün manevi değerlerden tutun da takımlarına tutkuyla bağlı insan deryasının dalgalandığını görürsünüz anbean. Başarısızlığı asla semtlerine uğratmak istemeyen dirayetlerinden dolayı eşsizdir bu insanlar. Yakalarında asılan Türk Bayrağı onlar için hergün onlarla sohbet eden bir dosttur. Böyle hissettikleri için seviyorum bu şehri benzersiz bir iştiyakla.
Allah'tan gelen her şeye boyunlar iplik, kuldan gelen şeylere ise kınından çıkmış kılıç gibidirler. "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" şiarını benimsediğim için seviyorum bu şehri ve insanlarını.
Büyüklük hastalığına tutulmuş bazı kirli kodomanları hiçe sayan yiğitliği gösterdiği için seviyorum bu beldeyi, bölgeyi.
Küçük kızım Samira'nın doğduğu şehir olduğu için değil onun karakterinde şehri seyrettiğim için seviyorum bu güzide yeri.
Oğlum Muhammet Ülkü'de Bursa'yı; diğer kızım Gazel'de Artvin Arhavi'yi seyredişimden daha munis bulduğum için seviyorum bu şehri. Oralar da değerlidir ama Trabzon başka be kardeşim...
Bu şehir, silinmez izler bırakan çok cevval duyguların hamurunun yoğrulduğu, kendine has bir vilayettir. Hafızalardaki büyüklüğüyle paralel olmasa da nüfusu ve coğrafyası ile de müstesna bir yerdir.
Bursada öğrencilerime Trabzon'un nüfusunu sorduğumda 4-5 milyonun altına düşüremiştim tahminlerini. Zihinlerdeki büyüklük sayısal verilerle örtüşmese de bu büyüklük tarihi donelere muhalif değildir. Hafızalarda büyümüş olduğu kadar hakikaten büyüktür Trabzon.
Başbakan Trabzon'u bir dönem kaybettiğinde annesine 'Trabzon'u kaybettik' deyişindeki önemle müsavi bir yerdir Trabzon. Çünkü Diyarbakır'ı, İzmir'i kaybetmekten daha ağır gelir insana... Zira Trabzon kaybedilmemesi gerekendir. Bunu bir de Bahçeli anlasa...