Trabzon’un Turizm Diplomasisi: Umutla Başlayıp Sessizce Biten Hikâyeler

Son yıllarda Trabzon’un turizm diplomasisinde dikkat çeken bir yönelim var: Hedef, yeni pazarlara açılmak, farklı coğrafyalarla iş birlikleri kurmak. Tiflis’ten Soçi’ye, Özbekistan’dan Azerbaycan’a kadar pek çok ülke ile masaya oturuluyor. Her görüşmeden sonra umut verici açıklamalar yapılıyor; ortak turizm rotalarından, kardeş şehir projelerinden, karşılıklı tanıtım programlarından söz ediliyor.

Fakat gelinen noktada, bu görüşmelerin hiçbiri kalıcı bir başarıya dönüşmedi. Şimdi de benzer bir tablo, Suudi Arabistan ile kurulmakta olan yeni temaslarda karşımıza çıkıyor.

Peki neden?

Neden her defasında büyük umutlarla başlanan bu girişimler, sessiz sedasız rafa kaldırılıyor?

Turizm diplomasisi, sadece iyi niyetli görüşmelerle yürüyen bir süreç değildir. Her ülkenin kendi öncelikleri, turizm altyapısı, ulaşım ağı, tanıtım politikası, hatta kültürel beklentileri vardır.

Biz çoğu zaman bu tabloyu bütüncül okumak yerine, tek bir ziyaret ya da imza töreni üzerinden sonuç bekliyoruz.

Oysa turizm sektörü, sabır ister; plan, koordinasyon ve istikrarlı tanıtım stratejisi ister.

Tiflis, Soçi, Azerbaycan… Başarı Neden Gelmedi?

Tiflis ve Gürcistan’la yapılan görüşmelerde, Karadeniz hattında ortak turlar konuşulmuştu. Ne yazık ki bu fikir, ulaşım bağlantıları sağlıklı olarak güçlendirilmeden, bölgesel tanıtım kampanyaları planlanmadan hayata geçirilmeye çalışıldı.

Düşünün sadece iki üç sürebildi Tiflis’le karşılıklı uçuşlar. Plansızlığın sonucudur bu durum. Havaya uçup gidin milyonlar sadece kaldı hafızalarda!

Aynı şekilde Azerbaycan’la yapılan görüşmelerde “tek millet, iki devlet” duygusu öne çıkarıldı ama ortak tur güzergâhı veya tanıtım dili üzerine derinlemesine bir çalışma yapılmadı.

Soçi’de amaca halen ulaşılamadı, Özbekistan’da ise altyapı ve vize süreçlerinin zorluğu nedeniyle ilerleme kaydedemedi.

Turizm sadece otel, uçak ve denizden ibaret değildir; bir hikâyedir, bir markadır.

Biz hâlâ bu hikâyeyi anlatma noktasında tutarlı bir strateji oluşturamadık.

Her ülkeye aynı broşür, aynı sunum, aynı söylemle gidiyoruz. Oysa Gürcü turistin beklentisiyle Suudi turistin ilgisi aynı değildir. Birine doğa ve gastronomi gerekirken, diğerine güvenlik, lüks ve mahremiyet ön plandadır.

Bu farkı analiz edecek bir araştırma ekibi kurulmadan, pazarlama verileri toplanmadan, sosyal medya kampanyaları hedef kitleye göre uyarlanmadan yapılan görüşmeler, ancak diplomatik bir jest olarak kalır. Turizm ekonomisine gerçek bir katkı sağlamaz.

Bugünlerde yeni bir umut kapısı olarak Suudi Arabistan gündemde. Ancak geçmiş örneklere bakıldığında, kaygı duymamak elde değil.

Eğer bu kez de sadece fotoğraf kareleriyle yetinirsek, sonuç değişmeyecek.

Suudi pazarına açılmak istiyorsak, bu ülkenin tatil anlayışını, dini ve kültürel hassasiyetlerini, seyahat alışkanlıklarını iyi anlamamız gerekir. Lüks otel yatırımı kadar, destinasyonun doğru anlatılması da önemlidir.

Turizmde başarı, masa başında değil, sahada kazanılır.

Bir protokol imzalamak kolaydır; zor olan, o protokolü hayata geçirecek adımları sabırla atmaktır.

Şimdi bir de Afrika ülkeleri ile iletişim kurulmak isteniyormuş!

Allah aşkına yanı başımızdaki ülkelerle bu işi başaramamışken, Afrika ülkeleri hangi aklın ürünüdür! Bunun sebebi net şekilde açıklanmalıdır.

Bu işleri sadece “gezi” olarak görüyorsanız size diyecek bir şeyimiz yok.

Ancak istediğiniz gerçekten turizme ve Trabzon’a katkı sunmak ise bu işler böyle olmaz!

Planlama yapılmadan, görev dağılımı netleşmeden, ortak bütçe ve tanıtım stratejisi oluşturulmadan hiçbir iş birliği uzun ömürlü olamaz.

Eğer gerçekten yeni bir sayfa açılmak isteniyorsa, öncelikle geçmişteki hatalar masaya yatırılmalı. Her başarısız girişim, doğru okunursa bir ders niteliğindedir.

Turizm, anlık bir kazanç değil, uzun vadeli bir yatırımdır. Ve bu yatırım, ancak planlı, programlı, istikrarlı bir vizyonla meyve verir.

Son söz olarak şunu da sormadan geçmeleyim; İl Kültür ve Turizm Müdürü Tamer Erdoğan’ın bu girişimlerle ilgili bir değerlendirmesini duyan var mı, bu konuda bilgi sahibi olan varsa bize de anlatsın.