TRİBÜN

YABANCI TRANSFERİ KÜLFET, ALTYAPI İSE NİMET..

AMA KİM ANLAYACAK?

Türkiye Futbol Federasyonu hemen hemen her yıl kulüplerin dayatmalarına karşı gelemeyerek yabancı transferini neredeyse sınırsız hale getirdi. Önce 1 yabancı ile başlayan düzen, 3 yabancı, ardından 5 yabancıya yükseltildi. Yetmedi 6 yapıldı ve sonra 6+2 ile rekor kırıldığı düşünüldü. Bu da yetmedi ve 6+2+2 ile 10 yabancı furyası başladı. Artık bir durulma bekleniyordu ki 14 yabancı kararı çıktı iki yıl önce..,. Aslında kulüplere bu da yetmez. Çünkü çok yanlış yabancı transferleri yaptıkları için her yıl 17-18 yabancı oyuncu ile yola çıkmak zorunda kalan birçok kulüp bulunuyor.

Bu 17-18 yabancıdan satabildiklerini satanlar kendilerini karlı hissediyorlar. Satamayanlar ya sözleşmelerini feshederken ceplerine para koyuyorlar, ya da lisans çıkarmayarak, ücretlerini ödeyerek tribünlerde oturtuyorlar. Buna da yönetim becerisi diyorlar. İnanın yabancı sayısı sınırsız olsa ve kadro 28 ile sınırlandırılsa kulüplerin büyük bölümü bu kontenjanı da doldurur ama bu kez kadro sınırlamasının kaldırılmasını isterler. Çünkü bu tüketim çılgınlığı içinde iş bilmez yöneticiler yaptıkları yanlış transferlerin farkına bile varmıyorlar. Aynı suda defalarca yıkanıyorlar.

HER YABANCI KULÜPLERİN SIRTINA EK BİR YÜK BİNDİRİYOR

Büyük zararlar ederek gönderdikleri işe yaramaz yabancıların yerine bu kez gelecekte yine hedefe uygun olmayacak oyuncuları alırken, taraftarlarına da büyük sükse yaptıklarını düşünüyorlar. Böyle bir sorunun çözümünün mevcut spor yasaları çerçevesinde mümkün gözükmüyor. Çünkü kulüpleri gerçekten duyarsız, bilgisiz hatta çıkarcı bir zihniyet yönetiyor. Sözde çok sevdiklerini söyledikleri kulüplerinin yaşadığı ekonomik buhran onları hiç bağlamıyor. Zaten yasalar da cezalandırmıyor ya istedikleri gibi at koşturuyorlar. Kendi şirketlerinde bu yaptıkları hataların milyonda birini bile yapmazlar. Ama yine de bu kesim sözde yöneticiler taraftarların büyük bölümünün gözdesi olmaya devam ediyorlar.

Gelelim asıl meseleye…

İki yıl önce 14 yabancı kuralı uygulamaya konulurken, yerli oyuncu kullanımını teşvik etmek için bazı kararlar da alındı. Yabancı oyuncunun gelmesini ise zorlaştıracak ekonomik yaptırımlar koyuldu. İlk yabancı oyuncu için TFF’ye 100 bin lira ödeme yapılırken,  bu sayı 14’e yükseltildiğinde toplam ödenecek rakam 6 milyon liraya çıkarıldı. Yani bir yabancı transferi yaparken, kulübüne, kendisine, menajerine verdiğiniz paralar bir kenara, bir de TFF’ye pay ödemek zorundasınız. Eğer bu yabancıların sayısı 14’ü aşarsa, her 1 isim için 1’er milyon lira daha ek külfetin kulüplerin kasasını vurması da cabası…

ALTYAPI VE YERLİ TRANSFERİ İSE PARA BASAN BİR MAKİNE

Buna karşılık özellikle altyapıdan oyuncu kullanmanın yanında, yerli futbolcular için de çeşitle teşvikler verilmesi de yeni uygulamanın önemli ayrıntılarından biri olarak öne çıkıyor. Buna göre altyapıya 15 yaşında girmiş ve 21 yaşına kadar burada olan A takıma çıkarılan her oyuncu için belli bir puan veriliyor. Bu futbolcuların 18 kişilik kadroya girmesi halinde puan artırılıyor. Bunun yanında sonradan oyuna girerse, puana ek yapılıyor. Şayet 11’de direk oynuyorsa puan katlanıyor. Böylece altyapıdan gelen oyuncunun kulübüne katkısı bir hayli yüksek oluyor.

Altyapıdan yetişmemiş olan ama yerli futbolcular için de önemli teşvikler uygulanıyor. Ancak bunlara uygulanan teşvikler altyapıdan yetişenlerin yarısı kadar… Bu oyuncular için TFF’ye her hangi bir fon parası da ödenmiyor. Ayrıca A Milli takıma çağrılan, 18 kişilik kadroya giren, sonradan oyuna alınan, ya da 11’de oynayan yerli ve altyapı oyuncuları için de kulüplere belli puanlar veriliyor. Aynı şey, daha düşük olsa da  A2,U21, U20, U19, U18 vs. milli takımları için de geçerli… Yani yerli ve altyapıdan yetişen oyuncu eğer milli takımlara da gidiyorsa, bunlar için de uygulanan puanlar var. Tüm bu puanlar toplanıyor ve sonuç olarak sezon sonunda fondan her kulübün hakkı olan pay dağıtılıyor.

YAPILAN YA DÜŞMANLIK, YA CEHALETİN DORUĞUNDA GEZİNMEK!

Düşünebiliyor musunuz yabancı oyuncu transferinden dolayı kasanızdan sürekli para çıkarken, altyapı ve yerli oyuncular için ise en azından verdiğinizin bir kısmı kasanıza geri dönüyor. Böyle bir sistemde Trabzonspor gibi inanılmaz bir borç yükünün altında ezilen kulüplerin ne yapması gerekir? Tabii ki tüm ağırlığını alt yapıya verirken aynı zamanda yerli yıldız adaylarının peşine düşmesi gerekmiyor mu? Ama tam tersi uygulanıyor. Yabancı oyuncuların peşinde adeta sersefil koşulurken, altyapı ya da yerli transferlerle ilgili neredeyse yönetenlerin kılı kıpırdamıyor.

Trabzonspor özellikle altyapısından yetişen ve en azından birçoğu tamamlayıcı olan futbolcuları da elden çıkarma çabası gösteriyor. Yazık değil mi bu kulübün paralarına? Bu kadar büyük bir ihanetin sebebi ne olabilir! Yani ya Trabzonspor kulübüne düşmanlık beslenmesi, ya da cehaletin doruğunda olmak gerekiyor. Bordo-Mavili kulübü yönetenlere seslenmek istiyorum bu noktada…

Bu kulübe düşman mısınız, yoksa  cehaletin doruklarında mı geziniyorsunuz?

Yanıtınız!!!

************************************************************************************

YUSUF KONUSUNDA GÜNEŞ’TE Mİ BİR ŞEY ANLATAMADI SİZE!

Trabzonspor taraftarları, yöneticileri, teknik kadroları ve medyası için en kolay harcanacak futbolcular genellikle altyapıdan gelenlerdir. Ne hikmetse onların hep eksikleri konuşulur. Artılarına bakılmaz bile… İyi oynarken alkışlanırlar ama kötü oynamaları dört gözle beklenir. Avına saldıracak aslanlar gibi pusuda beklerler. Sonra da azgın dişlerini geçirirler boyunlarına… Bu altyapı futbolcularının eksiklerinin, yanlışlarının nereden kaynaklandığı, çözüm yollarının neler olduğu konusunda kimse bir fikir yürütmek dahi istemez. Sadece saldırılacak av olarak görülürler. Son olarak Zeki Yavru, Mustafa Yumlu ve Yusuf Erdoğan’da olduğu gibi….

Zeki Yavru ve Mustafa Yumlu sonuçta kulübü batırmaya geldiğini yönetimin hala anlayamadığı, ya da amaç birliği ettiği Ersun Yanal harcadı. Maliyetleri düşük, en azından yüreklerini sahaya koyarak oynayan bu isimler artık başka takımlara hizmet ediyorlar. Mustafa Akbaş da bu akıbete uğrayacaktı fakat onun yerine bir alternatif oluşturulamadı ve kelleyi kurtardı. Şimdi Yusuf Erdoğan’ın harcanması mücadelesi veriliyor. Bizzat başkan Muharrem Usta, Asbaşkan Ahmet Çubukçu ve birlikte hareket ettikleri Teknik Direktör Ersun Yanal tarafından… Geçmişi şaibelerle anılan Yanal ile birliktelik konusunda hiçbir sakınca görmediklerine göre Usta ve Çubukçu’nun da Trabzonspor’un çıkarlarını koruma adına hareket etmeleri olanaklı bile değil..

GÜNEŞ HEPSİYLE DALGA GEÇTİ AMA ANLAYAMADILAR

Neyse, bu Ersun Yanal her geldiği dönemde Yusuf Erdoğan’ı yok etme çabası gösterdi. Tıpkı diğer altyapı ve Trabzonlu oyunculara yaptığı gibi… Geçen sezon da bu futbolcuyu sağ tarafa mahkum ederek yok etme işlevini en iyi şekilde yerine getirdi, ikinci yarıda da ya kulübeye, ya tribüne mahkum ederek değersiz kılma çabasında hedefine ulaştı. Sezon bittiğinde de Yusuf Erdoğan oynayamadığı için gitmek istediğini söyledi. Başta taraftar, büyük kesim Yusuf’a öyle önemli talipli çıkacağını düşünmedi. Ama başta 3 büyükler olmak üzere, Süper Lig’den tam 10 takım bu genç kanat oyuncusuna talip oldu. Bu bile yönetime hiçbir şey anlatmadı. Körleşmişlerdi çünkü…

Ama en son Şenol Güneş açıklama yaptı. Güneş ki, Trabzonspor tarihinin en önemli simgelerinden biri ve son iki sezon da Beşiktaş’ı şampiyon yapan bir teknik direktör.. Şenol Güneş diyor ki, “Yusuf Erdoğan yetenekli bir oyuncu… İki kanatta da oynayabiliyor. Bu oyuncu Trabzonspor’da oynadı mı, oynamadı mı, neden satılmak isteniyor bilmiyorum ama Beşiktaş alırsa onu çok isterim.” Aslında bu sözleriyle birlikte Trabzonspor başkanı Muharrem Usta, Asbaşkanı Ahmet Çubukçu ve Teknik Direktörü Ersun Yanal ile dalga geçiyor ama bu kesimin anlama yeteneği sanırım yetersiz… Fakat Şenol Güneş’in bu ifadelerinden sonra Trabzonspor’u yönettiğini sananların Yusuf Erdoğan konusunda bir U dönüşü yapmaları ve genç oyuncuyu kazanmak için tüm çabayı göstermeleri gerekir.

Tabii ki biraz olsun Trabzonspor sevdaları varsa!

Göreceğiz!