TURİZM VE TURİST TRABZON’A NE KAZANDIRIYOR?

Günümüzde şehirlerin ekonomik kalkınmasında turizmin rolü artık tartışılmaz bir gerçek. Doğal güzellikleri, tarihi dokusu ve kültürel zenginliğiyle öne çıkan şehirler, turizm sayesinde istihdam yaratıyor, gelir sağlıyor ve uluslararası alanda bilinirlik kazanıyor. İşte bu noktada Trabzon’un adı, Karadeniz’in incisi olarak ön plana çıkıyor.

Trabzon, özellikle son yıllarda; Körfez ve Ortadoğu ülkelerinden, Azerbaycan ve İran ile diğer Türk cumhuriyetlerinden gelen turistlerin ilgisiyle önemli bir turizm merkezi hâline geldi. Yaylaları, yeşili, denizi ve tarihi mirasıyla her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Bu ziyaretler bölge ekonomisine doğrudan katkı sağlıyor: Oteller doluyor, restoranlar iş yapıyor, yerel ürün satışları artıyor. Kısacası turizm, Trabzon’da birçok sektörü besleyen canlı bir damar hâline gelmiş durumda.

Ancak turist sadece para getiren biri değildir. O aynı zamanda kültürel bir elçidir. Gittiği yere kendi değerlerini taşırken, bulunduğu yerin kültürünü de öğrenir. Karşılıklı saygı ve anlayışla bu kültürel alışveriş her iki taraf için de bir zenginliktir. Önemli olan, bu sürecin sağlıklı yürütülmesini sağlamaktır.

Bazı çevrelerde turistlerin sosyal yapımıza olumsuz etkileri olabileceği yönünde endişeler dile getirilmekte. Bu kaygılar tamamen yersiz değil. Ancak burada mesele turist değil, turizmi yönetenlerdir. Yerel yönetimlerin, mülki idarenin ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte çalışarak bir “turizm kültürü” oluşturması şarttır. Özellikle gelen turistlerin şehirle uyumlu bir şekilde vakit geçirmesini sağlayacak rehberlik ve bilgilendirme hizmetlerinin artırılması önemlidir.
Bir diğer önemli mesele de fiyatlandırma politikaları. Aynı mal ve hizmetin yerliye ayrı, turiste ayrı fiyattan sunulması hem adil değildir hem de şehir imajına zarar verir. Turist, kazıklanmayı unutmaz. Güvenini kaybettiği bir şehre bir daha dönmez. Dolayısıyla kısa vadeli kazanç uğruna uzun vadeli turizm potansiyelini riske atmamalıyız.

Peki şehirdeki resmi kurumlar ve sivil inisiyatifler bu konuda yeterince etkin mi? Ne yazık ki hâlâ eksikler var. Turizm sadece tabelayla, birkaç broşürle yönetilemez. Turizmin her aşamasına profesyonellik hâkim olmalı. Yerel halk bilinçlendirilmeli, altyapı hizmetleri güçlendirilmeli, turist rehberliği mesleği ciddiyetle ele alınmalıdır.

Bir diğer dikkat edilmesi gereken nokta ise turistlerin çevreye duyarlılığı. Evet, bazı turistler doğaya gereken hassasiyeti göstermiyor olabilir. Ancak burada asıl sorumluluk ev sahibine düşer. Şehir olarak çevre kurallarımızı net biçimde ortaya koymalı ve uygulamalıyız. Denetim ve yaptırımlar caydırıcı olmalı; doğamızı, yaylalarımızı, sahillerimizi korumak zorundayız.

Son olarak, hem turizm gelirlerini artırmak hem de turistlerin gönüllerini kazanmak istiyorsak; güler yüzlü hizmet, dürüst ticaret, temiz çevre ve kültürel zenginliğimizi doğru anlatan tanıtım çalışmaları yapmalıyız. Trabzon’un güzelliğini ve misafirperverliğini hissettiren her detay, şehre yeniden gelişin en güçlü nedenidir.

Turist kazanmak, sadece ekonomik değil, aynı zamanda kültürel bir başarıdır. Bu başarının mimarı olmak için hepimize görev düşüyor.
Bu görevi gereği gibi yerine getirdiğimiz sürece, Trabzon’umuzu gerçekten sevmiş olacağımızı her zaman hatırlamalıyız.