Her şehrin bir ruhu vardır. Şehirlere ruh kazandıran tarihinden gelen zenginlikler olduğu kadar, yetiştirdiği kişiler ve oluşturduğu müesseselerdir. Trabzon bu anlamda şanslı şehirlerden sayılırdı. Binlerce yılı aşan tarihi yapısı ile günümüze kadar ulaşan şehre değer katan yapılar, Trabzon’u mazisini yaşatan kentler arasında ön plana çıkartıyordu. Bu zenginliğin içinde sadece kaleler, mabetler, tarihi yapılar yok. Kentte yaşayan insanların oluşturdukları marka kurumlar, sanatçılar, yetişmiş insan unsurları, geleneksel zenginlikler de şehre değer katan önemli varlıklardır. Uzunsokak Trabzon’un kalbidir. Tarihte de bizzat bugünkü ismi ile geçer. 15. Yüzyıl’da Papa’nın özel elçisi sıfatıyla Trabzon üzerinden Timur’un sarayına gitmekte olan İspanyol asilzadesi Ruy González de Clavijo, Uzunsokak’ı bugünkü haline yakın bir şekilde anlatır.
İSMİ SOKAK İŞLEVİ CADDE
Aslında ismi sokaktır ama cadde tanımlamasında yer alması gereken tüm özelliklere sahiptir. Oraya çıkıp iki tur atmak bizim gibi bu şehrin tılsımına kapılmışlar için tam bir rahatlama yeridir. İki dost görürsün, bir yakınının ile ayaküstü sohbet edersin. Esnaf arkadaşınla selamlaşıp senin “hayırlı işler” demeni beklemeden, “gel bir çay içelim” teklifindeki sıcaklıkla mağazasında dükkânında demli bir çayın eşliğinde sohbetini edersin. Sohbetin ana konusu Trabzonspor olsa da, geçimdi, siyasetti derken dünyanın gidişatına kadar uzar gider konuşmalar. Uzunsokak’ın ismine aldanıp çok ta uzun olduğunu sanmayın. Dostların muhabbetidir sokağı uzatan. Şimdilerde Uzunsokak’ta yüzler değişti. İnsan profili farklılaştı. Eski tanıdıklar azaldı. Öyle çay kahve içilecek esnaf dostlardan tanıdıklarımız da birer birer kendilerini emekliye ayırdılar. Zafer Sarı’yı Trabzon’da tanımayan yoktur. Başta Esnaf Odaları yöneticiliği olmak üzere birçok STK’da görev almış, sosyal hayatın içinde kamu işbirliği ile önemli görevler yüklenmişti. Hemen her resmi toplantıda kendisini gören, onu bir zamanlar kamu görevlisi bile zannediyordu. Kendisi de şaka yollu, “Ben de kamu görevlisi sayılırım. Artık emeklilik zamanı geldi.” derken, Uzunsokak’ın son kalan simgelerden Galip Temizleme ne olacak sorumuza da üzülerek, “Kapatıyoruz.” cevabını veriyordu.
KUMAŞLAR DA DEĞİŞTİ GİYİM TARZI DA
Galip Temizleme bir zamanların Trabzon’un en ünlü kuru temizleme fabrikası idi. Halen daha öyle.
Yeni yılla birlikte artık o da tarihe kavuşuyor. Zafer Sarı’ya, neden böyle bir karar aldınız diye sorduk, o cevapladı: “Bizim meslek artık eski cazibesini kaybetti. O eski beyefendi ve hanımefendilerin giysileri de kalmadı. Erkeklerde takım elbise, gömlek, kumaş pantolon, yün, kaşe orijinal palto giyen de çok azaldı. Bir kot pantolon, tişörtle yazı geçiren yeni nesil, kışı da naylon kabanlarla bitiriyor. Kadınların da giyim şekli tarzı değişti. Kumaş diye bir kavram kalmadı. Geçmişin o şık bayanların giydiği etek, döpiyes, manto gibi korunup sıkça temizlenmesi gereken giysiler de kullanılmaz oldu. Her şey hazır. Kuru temizlemeye getirilecek giysilerin giderek azalmasının ve müşterilerin de profil değişikliği nedeniyle mesleğimizin eski tadı kalmadı. Galip Temizleme 1967 yılında sadece Trabzon’un değil bölgenin en modern tesisi olarak kuruldu. Çevre illerden, çoğu üst düzey yöneticiler olmak üzere müşterimiz çoktu. İlk kuruluşumuz 1946 yılına dayanır. Babamın dayısı Emin Alibaş bu mesleğin Trabzon'daki öncülerindendir. Uzunsokak’ın aralığında şimdi işhanı olan As Sineması’nın yerinde bir dükkânda faaliyete başladık önceleri. Daha sonra yazlık Sümer Sineması yanındaki dükkânımızda işlerimizi devam ettirirken, 1967 yılında da bugünkü işyerimizde bölgenin en modern tesislerini rahmetli babam kurmuş oldu. Tüccar, bürokrat kesiminden oluşan önemli bir müşteri potansiyelimiz vardı. O yıllarda, yasak değildi ama insanların birbirine saygısı nedeniyle takım elbisesiz, özensiz giyimle Uzunsokak’a çıkılmazdı. Her evde özellikle şehrin önde gelenleri ve memur kesiminin en az iki takım kumaş elbisesi vardı. Kadınlar döpiyes takımları ve bluzları ile gelinliklerini getirirdiler temizliğe. Şimdilerde takım elbise, etek, ceket, döpiyes takım, manto giyen kadınlar da çok azaldı. Kılık kıyafette çok büyük değişimler yaşandı. Spor giysi ön plana çıktı. Babamın 1990’da vefatından sonra, birlikte çalıştığımız işletmenin sorumluluğunu ben yürütmeye başladım. Bu arada şehre karşı sosyal sorumluluklarımı yerine getirmek üzere Trabzon Esnaf ve Sanatkârlar Odası Yöneticiliği, Belediye Meclis Üyeliği, Elbise Temizleyiciler Odası Başkanlığı, İl trafik Komisyon Üyeliği, Kızılay Yöneticiliği, Denetimli Serbestlik Kurul Üyeliği gibi kamusal hizmetlerde bulundum. Artık yoruldum. Çocukluğumuzdan beri büyüklerimizle, esnaflarla birlikteyiz. Kuru temizlemecilik şimdi eski günlerini arar oldu. Kumaşlar bozuldu. Otokontrol sistemi vardı. Müşteri profili de, giyim tarzı da değişti. Naylondan kumaşlar her tarafı istila etmiş. Bugün dükkânımızda 100 parçadan fazla unutulmuş giysi var. Zaman zaman eşyalarını unutmuş müşterilerimizin sevabına ihtiyaç sahiplerine dağıtıyoruz.”
VE TARİHİ UZUNSOKAK’TA BİR RENK DAHA KAYBOLDU
Galip Temizleme bir marka olarak Trabzon’un önemli bir iş yeri idi. O da artık yerini bir başka iş yerine bırakıyor. Hani o unutulan eski elbiseler var ya, Galip Temizleme de Uzunsokak’taki unutulmuşların kervanına katılmış oluyor. Zafer Sarı diyor ki, kumaşlar değişti; sadece kumaşlar mı değişti sizce? Yaşı 60 ve üzeri olanlar eskisi gibi bir tur atsın bakalım Uzunsokak’ta, kadim kentin kültürel izlerinden neler bulabilirler? Çağın akışı içinde her şey nasibini alırken atadan dededen kalma aile şirketleri de varlığını sürdürmede zorlanırken, kentlerin ruhu da giderek zamana ayak uydurmakta. Sadece sinemaları hatırlayabilsek, Saray, AS, Yazlık Sümer ve Renk Sinemalarının yerinde olmadığını görürüz. Sadece sinemalar mı? Ya o eski insanlar? Zaman sen çok acımasızsın.
***
DOĞU ANADOLU TÜRSAB BAŞKANI’NIN YERSİZ ENDİŞESİ
Yerinde bir kararla 4 0cak 2022’den itibaren Trabzon-Van arasında karşılıklı olarak haftada iki gün uçak seferleri başlatılacak. Bu karar duyuruldu ve fiyatların 99 TL olduğu da belirtildi. İki kent arasındaki ulaşımın daha rahat ve zamandan tasarruf edilecek şekilde uçuşların Anadolu Jet tarafından başlatılması olumlu karşılanırken, Van turizmcilerinden ilginç bir tepki geldi. TÜRSAB Doğu Anadolu Bölge Başkanı Cevdet Özgökçe bu uygulamanın Van turizmine bir yarar sağlamayacağını belirtti. 17.12.2021 tarihli Vanhaber sitesinde Fatma Polatcan imzalı haberde TÜRSAB Başkanı Özgökçe, bilet fiyatlarının 200 TL’den 99 TL’ye çekilmesinin ardında Van’a gelen İranlı turistlerin Trabzon’a çekilmesi planının olduğunu iddia ederken, otel işletmecisi Resul Yeşilağaç’ta 7/8 saatlik karayolu yerine uçakla İranlı turistlerin daha rahat taşımaları için fiyatların düşük tutulduğunu ifade etmiş.
Bunca yıl turizmin içinde yönetici olarak bulunan bir kişi olarak Vanlı dostlarımızın endişelerini anlamış değilim. Bizzat kendim Doğu Anadolu turu kapsamında ailemle birlikte Van’a gittik.
Orada konakladık. Tarihi turistik yerlerini gezdik. İnsanının misafirperverliğini hissedip diğer kentleri gezmek için yolumuza devam ettik. Bugün olsa yine giderim. Ama bu sefer direk Trabzon’dan Van’a uçar, Van ve çevresini gezebilecek bir tura katılır dönüşte yine rahat bir şekilde Trabzon’a dönerim. 8 saat otobüsün üzerinde yolculuktan daha iyi değil mi? İranlı turistlere gelince, Van’a İran’dan turist geliyorsa, merak edip bir de Karadeniz’i göreyim derse bunda ne sakınca olur ki. Kaldı ki Van Seyahat Acenteleri Van’ı İranlı turistlere tanıtırken, yeni bir paket oluşturup, Trabzon uçuşlu Karadeniz turunu da ürün olarak sunabilirler.
Vanlı dostların unuttuğu bir konu da şu: Trabzon, Arap ülkelerinden önemli sayıda turiste özellikle yaz aylarında ev sahipliği yapmakta. Arap turistler de, İranlı turistler gibi Trabzon’dan havayolu ile Van’a gidebilir. Sadece Körfez ülkelerinden gelen turistler değil, batılı ve diğer ülkelerin turizm operatörleri de “Karadeniz ve doğu turu” olarak uçağı büyük bir imkân görüp tur planlayabilir. Bu, Van’dan Trabzon’a ya da Trabzon’dan Van’a da olabilir. Yeter ki yeni destinasyonlar ortaya koyulsun. Bütün bunlar plan program ve pazarlama işidir. Van gibi turizm açısından çok zengin doğası ve tarihi ile insanı kendine çeken bir kentimizin koyulan bu uçak seferlerinden yararlanmak yerine eleştiri getirmesi bana ilginç geldi. Hele bu eleştiriyi Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Bölge Başkanı yapmışsa daha da ilginç değil mi? Siz ne dersiniz turizmci dostlar? Bana sorarsanız Vanlı dostların endişeleri yersiz. Her yıl düzenlenen ve Trabzon başta olmak üzere Karadeniz illerinin de katıldığı Van Turizm Fuarı da bu mantığa göre gereksiz mi? Öyle ya turizmciler fuarlarda şehirlerine turist çekebilmek adına faaliyette bulunurlar da.
***
1940’LAR VE MODASI GEÇMEYEN HABERLER DENİZ, BOZTEPE, DEMİRYOLU
Şehrin sorunlarını konuşurken, birçok konu ön plana çıkar. Şehrin denize küs olduğu belirtilir. Boztepe’nin de şehrin terası olarak korunması gerektiği konuşulur. Demiryolunun halen niye gelmediği tartışılır. Bu sorunlar 1940’lı yıllardan beri dile getirilir. 1940’lı yıllardaki gazetelere göz attığımızda o gün büyük heyecan yaratan girişimler yatırımlar halen kentin sorunları arasında ilk sırada yerini koruyor. Lâkin hedeflenen, arzulanan hiçbir zaman gerçekleşmez. Denizle irtibat sağlamak adına 1940’larda yapılan yolların ana gayesi, kent merkezinden denize gidilecek bir yolun bulunmadığı üzerine kurulur. Akçaabat Trabzon bağlantısı henüz sağlıklı bir şekilde sağlanmadığı gibi, sahile ulaşmak da o günün şartlarında zordu.
Sonra ne oldu? Yol yapıldı. Sahil yolu adını aldı. Denizle buluşmak isteyen Trabzon iyice denizden uzaklaştı. Değirmendere, Çömlekçi, Ganita, Kemerkaya, Sotka, Faroz, Uzunkum, Akyazı, Söğütlü sahilleri yanlış planlama ile yok oldu gitti. Şimdi yeniden, sahil düzenlemesi yapılarak Trabzon’un denizle buluşması için çalışmalar yapılmakta. Ya Boztepe? İsmini ağaçsız, boz, toz toprak kayaç yapısından alan Boztepe Trabzon için bir “hayat sahası” olarak tanımlanır. 1941’lerde yapılıp ağaçlandırılma çalışmasına başlanmıştır. Yerel yönetimlerin gayretleri ile Boztepe ağaçlandırıldı. Halkın nefes aldığı bir mesire yeri haline getirildi. Peki, sonrasında ne oldu? Yapılaşmaya açıldı.
Yol geçirme adına Boztepe’ye tünel açıldı. Viyadüklerle birlikte, tarihe tanıklık eden Yenicuma, Boztepe, Arafilboy mahalleleri yok edildi. Bir de beklediğimiz tren yolu var değil mi?
Atatürk’ün bile en büyük arzusunun Samsun-Sarp arası tren yolunun yapılması olmasına rağmen bir adım atılmış değil. Şu anda trafiği tamamen felç olmuş, Trabzon’u rahatlatacak Çevre Yolu ile ilgili çalışmaların ne durumda olduğunu bilmiyoruz. Bilmiyoruz ama 2022 bütçesine Güney Çevre Yolu’nun programa alınıp alınmadığını merak edenlerin bütçe kanunun ilgili bölümüne bakmaları halinde durumu öğrenmiş olurlar. Neyse kendinizi yormayın, bütçede yer almamış. Dün sorun diye konuşulanlar bugün de tartışılıyorsa bir yerde sıkıntı var demektir. Üç ayrı gazete manşeti, üç ayrı konu. Üçü de bugün hâlen gündemde. Şehir denizden uzak mı? Uzak. Demiryolu geldi mi?
Hayır. Boztepe hayat sahası mı? Hayır. Güney Çevre Yolu’na başlandı mı? Hayır.
***