YOK KARDEŞİM YOK MİSYONUMUZ YOK

Her maç, her takım için farklıdır. Şu anlarda Trabzonspor için de daha farklıdır. Trabzonspor, Ankaragücü maçına ya varım, ya yokum düşüncesi içerisinde sahaya çıkarken yine de taraftarların yani bizlerin endişelerimiz vardı.

Şimdi benim kanım şudur ki Trabzonspor adına değerimiz Özkan Sümer’in bir kelimesine saygı ile maça başlamak isterim ki, o demiştir ki; Türk Futbol Federasyonu bir gün gelecektir ki Trabzonspor’dan özür dileyecektir.

Çok eleştirdiğim ve saygı duyduğum hocama saygı duymamak elde mi?

Şimdi baktığım zaman TFF’nin tüm kurulları, başındakiler, dibindekiler her biri kanaviçe örer gibi tığı ellerine almışlar.

Geçmişte de böyle idi.

Olmaz diyorduk, Trabzonspor kulübüne yakışmaz diyorduk, hele ki başkanlar böyle yapmamalı diyorduk…

Ben şimdi tüm Trabzonsporlulardan özür dilerken, İbrahim Hacıosmanoğlu’ndan da özür diliyorum.

Şimdi anladım ki doğrusunu yapmış!

Demek ki ne kadar bunalmış. Dünler, bugünler olduğuna göre, Ankaragücü maçında tabi ki misafir takım sahada olduğuna göre mücadele edecektir.

Küme düşmemek için onun da oyuncuları giydikleri formanın tarihine yakışır mücadele içerisinde olacaklardır.

Futbolculara saygı duymak gerekir. Çünkü futbol meslek onuru gerektiriyor.

Ankaragücü’nü kutlarım. Oysa bu yana bakıldığında güneşe değil gümüşe biat edenleri kutlamak mümkün değil.

Yaşamın tabiatına aykırı.

Trabzonspor sezon başından bugüne gelene dek hakemlerin psikolojik tavrından ötürü her maça yapacak olduğu mücadelenin yanında stresi ekleyince, işte dakika 55 Ankaragücü başa baş mücadele ediyor ve direniyor.

Trabzonspor’da Ekuban’ın yokluğu veya başkasının yokluğu önemli değildir.

Tabi ki Ekuban’ın yokluğu kayıptır. Eğer şampiyon olacaksak küme mücadelesi veren Ankaragücü’nün tabii ki yeneceğiz.

Yetmiyor arkadaşlar yetmiyor. Hakemi yenemiyoruz, bu trioyu geçemiyoruz.

İşte bir penaltı. Trabzonspor futbolcusunun iki ayağı da havada, el kendi konumunda, penaltı! Yani hakem takdirinde. Ne yapacaktı futbolcu elini neresine sokacaktı?

Artık kızmıyorum, bağırmıyorum, küfürlü hiç konuşmuyorum.

Anladım ki misyonumuz yok.

Anladım ki geniş platformda Trabzonspor’u temsil edecek ne bakanlarımız, ne vekillerimiz var.

Ne de bürokratlarımız var.

Kimse kimseyi kandırmasın.

En iyi kandırılan Trabzonsporlulardır.

Efendim kalabalık meydanlarda, toplantılarda boğazımıza Trabzonspor kaşkolü takmakla Trabzonsporlu olunmuyor.

Öyle bir hale getirdiler ki bizi ne kadar doğru karar verseler bile hakem oyunları ile kaybettiğimiz puanların yokluğudur bizi bugünkü hallerimize getiren.

Hiç kimse Trabzonspor’un sezon başından bu yana bu duruma geleceğimizi düşünmüyordu.

Bu yönetim elinden geleni yapmıştır. Bunu yaparken de yiğidin hakkını yemeyeceğiz, yönetim başarılıdır.

Lakin bir kulüp başkanı da Alanya maçında olduğu gibi sahaya inip de be olduğu bir şahsı kovalamaya da yetkili değildir.

Kendimiz ettik kendimiz bulduk demeyeceğim. Oyunu bozmak için kalem tutan eller bazen masaya vuracaklardır. Oysa hepimiz biat kültürü altında kaderimize mahkum edilmiş bir haldeyiz.

Yok, yok arkadaşlar Trabzonspor’un misyonu yok.

Gerçek sahibini arayan bürokrat varsa ben söyleyeyim o da var yemeye, yok vermeyen bu takımın peşini bırakmayan taraftarlarımızdır.

Gerisi yalandır.

Nanaydan yere Trabzonsporlu olunmuyor. Bu takımın akilleri kendi hayatlarını, yaşamlarını güzelleştirmek için Trabzonsporluyum diyorlarsa ben böyle Trabzonsporlu değilim arkadaşlar. Güneş değil gümüş kazandı.