Çocukluk yıllarımızda Bal Mahmut adında bir radyo programcısı vardı. Her hafta Çarşamba akşamları bir saatlik program yapardı. Güzel Türkçemiz Bal Mahmut’un ağzında daha da güzelleşirdi. Hani ağzından “ bal akıyor “ derler ya işte öyle bir şey… Uzun kış geceleri yakın komşularla birlikte radyonun başına toplanırdık. Aman Allah’ım o ne tatlı konuşurdu. Kendimizden geçerdik. Sobanın söndüğünü neden konuşurdu. Kendimizden geçerdik. Sobanın söndüğünü neden sonra anlardık. O yıllarda Türkçe’yi çok güzel kullanan insanlar vardı. Zeki Müren, Adnan Pekak, Prof. İsmet Giritli, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Halit Kıvanç ama Bal Mahmut bir başkaydı. Üniversite sınavlarında Edebiyat Bölümünü tercih edişimin nedeni belki de Bal Mahmut sevgisidir.

Günümüzde, özellikle seçim ariflerinde çevremizde yüzlerce Bal Mahmut oluşuyor. Ağızlardan bal akıyor. Beyefendiler, Hanımefendiler… İsabet buyurdunuz. Çok haklısınız. Sevgili kardeşlerim. Ellerinizden öpüyorum. Canların canı… Sevgili bacım ne tatlı konuşuyor. Ben böyle seçmenlere bayılıyorum. İşte ben bu yüzden Beşikdüzü’nü, Beşikdüzü’nün güzel insanlarını çok seviyorum. Parti farkı gözetmeksizin her partinin aday adayları daha çok bu cümleleri kullanıyorlar. İnsan, ister- istemez şunu düşünüyor: Bunlar seçilene kadar çok kibarlar. Seçildikten sonra mı gerçek kişiliklerine dönüşüyorlar. Sözlüğümüzde bulunmayan çok kibar! Sözcükleri vekil seçildikten sonra mı öğreniyorlar: “ Arsız, hırsız…” Anana saygılar! Bilmem daha neler… Bugün Beşikdüzü’nün haftası. Adı geçen laf cambazları yine ilçemizi onurlandıracaklar! Amaç Allah’ım o ne kibarlık! o ne incelik!.. Yüzlerce Bal Mahmut karşımızda… İnsanın aklına kendilerine bir iyilik yapma geliyor. Kişiliklerini, inceliklerini, kibarlıklarını koruma adına onlara oy vermeyelim. Onlara kötülük yapmayalım. Onların Bal Mahmut misali yaşamlarını sürdürmelerini sağlayalım. Nice Bal Mahmutlar’ın yetişmesi dileğiyle…