Onu yazma, bunu yazma...

Hayat pahalılığından, zamdan söz etme...

Savaştayız, barışı konu alma...

Kentsel dönüşüm rezaletini görme...

Siyasetin kokuşmuşluğunu dikkate alma... Varsın ne yaparsa yapsınlar.

Eğitimdeki tutarsızlıkları dikkate alma...

Hak, adalet, hukuk... Boş ver sana mı kalmış?

TV'lerdeki kimi dizilerinin aile yaşamına hançer gibi saplanışını görme...

Toplum önünde gerçeği ifade edecek olan medya dünyasının içine düştüğü duruma üzülme...

Emeklinin, dulun, yetimin, işçinin memurun, çalışanın, iş bulup çalışamayanın derdinden söz etme...

Canın sıkıldı, gidip bir kupa bira, bir duble rakı içeyim...

Aman, aman... Sakın haa!..

Sokaktasın, caddesin... Yaşlısın, yaya yürüyorsunuz kendi temponuzda... Aman karşıdan gelen gençlere yol ver.

Kafanızı dinleyecek sakin bir yere gidip gazete-kitap okumak istiyor canınız... Aman ha!.. Okuduğuna dikkat et!..

Tanımadığın, bilmediğin ortamlarda ileri-geri konuşma!..

Facebook'ta ve benzer sanal ortamlarda yakının dahi olsa; olur-olmaz mesajlar yazma!

Siyasetçiyi eleştirip başına dert alma!..

Adliye, polis kapısına düşme!..

Çocuğunun sokağa/caddeye çıkmasına sakın izin verme!..

Telefonda siyaset, hükümet, ekonomi vb. eleştiri konuşmaları yapma!..

Bir yere yalnız başına gitme!..

Üzerinde fazla para bulundurma!.. Nüfus cüzdanın, banka kartın, yakınlarının telefon numaraları yazılı bir kart hep cebinde bulunsun.

Marketten dikkat çekecek şekilde arabalar dolusu alış veriş yapıp dikkat çekme!

Yerel yönetimle iyi geçin, başına  dert açma!..

***

İçimde bir dürtü... "Dur!.. Daha sayma!.." diyor.

Sağduyum bu...

Ülke olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Böyle bir ortamın güncel yaşamımıza yansıyan yanlarını, yönlerini sağlıklı şekilde, sağduyu ile değerlendirmek durumundayız.

Yani, hepimiz bireysel olarak demokrat olmak, düşünmek, davranmak zorundayız.

Demokrasimizi, Cumhuriyetimizi, ülkemizi her şeyin üzerinde görüp/değerlendirip baş tacı yapma dönemindeyiz.

Akıllı olmalıyız, akıllı!..