Dünyanın neresinde olursanız olunuz “TRABZON” denilince bu isimi herkes hatırlar. Çünkü: Uluslararası şöhrete sahip bir şehir ismidir. Dahası var. Şöyle ki;

1-Bazı tarihî bilgilere göre; Trabzon Dünyanın en eski sekiz şehrinden biridir. Ancak M.Ö.  2000 ‘li yıllardan önceki tarihi bilgileri bilinmemektedir. Çünkü: yok edilmiştir. Buna göre yaklaşık dört bin senelik tarihi bilinebilmektedir. Halbuki bilinen tarihi altı bin sene olan Urfa’dan ve sekiz bin sene olan Mardin’den daha eskidir. Çünkü: Bolu tarihinde Hz. Nuh’un ailesinden olan YAFES’in eski Trabzon ve Karadeniz bölgesin geldiği kayda geçmiştir. Yafesin sekiz oğlunun olduğu ve en büyük ve en iyi oğlunun adının da TÜRK olduğu genel eski tarih kitaplarında mevcuttur. Bu sınırlı sayfamızda bunların ayrıntılarına giremeyiz. Demek ki Yafes devrinden beri Trabzon’da kültür ve Turizm mevcuttur. Trabzon vardır.

2-Milâttan önce “Küçük Asya” denilen ANADOLU’NUN başkentinin Trabzon olduğunu; M.S. Doğu ve Orta Karadeniz’in merkezinin Trabzon olduğunu bütün Dünya tarihçileri bilmektedir. Kitaplarında yazmışlardır. Meselâ Charles Texier(Şarl Teksier). Bu Fransız’ın bu kitabını Atatürk Osmanlıcaya çevirtmiş olup Trabzon İl Halk kütüphanesinde mevcuttur. Buna göre Trabzon Anadolu’nun Kültür ve Turizm başkentidir. Ya şimdi?

3-  17. Yüzyıla kadar bir milyon iki yüz bin nüfusla Dünyanın en birinci büyük şehri İstanbul, ikinci en büyük şehri yine bir milyon iki yüz bin nüfusla 2. İstanbul olarak Trabzon idi. Ne zayıflama olduysa Trabzon Kültür ve Turizmine hep bu tarihten sonra olmuştur. Demek ki 17. Yüzyıla kadar Dünyanın en büyük Kültür ve Turizm şehri yine Trabzon’du. O zamanlar Tokyo bile yoktu. Bugün nüfusu otuz milyondur. İstanbul on sekiz milyondur. Beş milyonu Karadenizli, yani eski Trabzonludur. Bugünkü Trabzon köyleriyle birlikte 750 bin civarındadır. Tarihte 2.İstanbul sayıldığına göre bugün İstanbul Avrupa’nın Kültür-Turizm başkenti oldu. Trabzon neden Avrupa’nın 2.Kültür ve Turizm başkenti değil?

4- Eski Trabzon’da tam on sekiz konsolosluk vardı. Bunlar 20. Yüzyıl başlarına, savaş yıllarına kadar gelmiştir. Sonra sekize düşmüştür. Bugün Trabzon’da sadece üç konsolosluk vardır. Konsolosluklar Uluslararası Kültür ve Turizmi güçlendirirler. O zamanları anlatan T.B.M.M. kütüphanesi kaynaklarında şöyle yazılmıştır: “İSVİÇRE’YE GİTMEYİNİZ. TRABZONA DOĞU KARADENİZE GELİNİZ. TRABZON VE KARADENİZ İSVİÇREDEN DAHA GÜZELDİR.”

Bu nedenledir ki  eski Trabzon’un en birinci Kültür ve Turizm muhatabı  sadece Hac Sebebiyle  Mekke ve Medine ve o zamanlar Dünyanın beynelmilel lisanı Fransızca olduğundan batı şehirlerinden Paris idi. Paris’te Kültür ve Turizm üzerine ne  yayınlanırsa  Trabzon’a gelirdi. Kitabi Hamdi kütüphanesinde bulunurdu.O zamanki yabancı dil bilen Trabzon bey efendileri, İstanbul  Beyoğlu beyefendilerini bile bastırırdı. Yani eski Trabzon’da  kültür ve Turizm için turist lisanlarını bilenler de çok idi. Trabzon’daki arşivlerimizde Osmanlıca -Fransızca kitaplar halâ mevcuttur.

5- Eski İPEK YOLU denilen Roma’dan Pekine gidip gelen, yılda 250 bin devenin gelip geçtiği tarihî yol Trabzon’dan geçiyordu. Batılılar Fâtih’in İstanbul ve Trabzon’u almasına kızarak bu yolu Güney Afrika’dan giderek Baharat yoluna çevirdiler. Bu nedenle Trabzon Kültür ve Turizmi ile Ticaret ve Sanayisi kasıtlı olarak zayıflatıldı. Trabzonlu Cihan hükümdarı bunu tekrar Trabzon’a çevirmek için kapitülasyonlar verdi ise de kapitülasyonları almasına rağmen Trabzon’dan yine gelip geçmediler. Bu durum Trabzon Kültür ve Turizmini baltalamıştır. Bunun için bir kurnazlık düşünen Atatürk Samsun Demiryolunu Trabzon üzerinden Erzurum ve Erzincan’a bağlayarak yine Roma’dan ve Pekine ulaştırmayı planladıysa ve bunu vasiyet halinde Trabzon Nutkunda da söylediyse de yeni yönetimler bu vasiyeti unuttuklarından Trabzon Kültür ve Turizmini zayıflatmaya devam etmişlerdir. Bu nedenle Trabzon il Kültür ve Turizm müdürlüğü bu İpek yolu güzergâhını bir tarihi GEZERGÂH olarak yeniden Kültür ve Turizm yoluna çevirmelidir. Zira, bugünkü İtalya ve Çin daha güçlüdür. Bu ticaret yine Trabzon’dan geçmelidir. Ne var ki batılılar Dünya Bankasına bu Trenyolu için yapım parası vermemektedir. Sahil yoluna vermişlerdir. Çünkü: İzmit’teki fabrikalarından çıkan arabalarını bu yol sayesinde pazarlamaktadırlar. Bir de 19. Yüzyılda Süveyş kanalının açılması Trabzon Kültür ve Turizmini perişan etmiştir. Öyle ki, bugün Trabzon denizi ve Limanı Turizm için hiç kullanılmamaktadır. Denizde gemi gitmez olmuştur. Yolcu gemisi yoktur. Hâlbuki eski Trabzon Kültür ve Turizminde Antalya’ya bile gidip gelen Trabzon vapurlarının Osmanlıca bilet koçanları bile arşivimizdedir. Üstelik Trabzon Molozda bulunan iki bin senelik Roma Limanı da yok edilmiştir. Eski Trabzon’da İpek yolu nedeniyle İpek böcekçiliği bile yapılıyordu. Dut ağaçları da bu yüzden çok idi. Bizim Akyazı da bizim aile bile İpekçilik yapmıştır. Bu bilgiler hem Trabzon Türk Ticaret Salnamesinde, hem İl yıllıklarında, hem Seyri Sefain (Gemicilik) İdaresi kayıtlarında, Osmanlıca olarak mevcuttur. Hatta Prof. Candan Nemlioğlu’nun Araştırmacı Osman TOKGÖZ beyin  yeni yazılı kitaplarında bile yayınlanmıştır.

6-Eski Trabzon’un hudutları Batum’dan Kastamonu’ya kadardı. Bu kadar geniş bir coğrafyadaki Kültür ve Turizm elbette daha işlek olurdu. Çünkü Sinop müzesi bile Trabzon’undu. Gümüşhane altın ve gümüşü bile Trabzon’undu. Bu durumda böylesine zengin şehre  hangi turist gelmezdi? Bu konuda Santa ve Sümelâ Tarihi bile kaynaktır. Ancak bugün Kültür ve Turizm yerine Misyoner propagandaları ve ayinleri haline getirilmiştir. Trabzon Kültür ve Turizmi bu siyasî tutumlardan bir kuruş gelire sahip değildir. Birkaç sene öncesine kadar İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün resmi arabası bile yoktu. Güzel Sanatlar Galerisi bile yoktu. Eski Trabzon’da turist gemilerinde bile Kültür ve Turizm sergileri açılırdı. Bugünkü Kültür ve Turizm müdürlüğünün her konuda yetkisi yoktur. Birçok yere Vakıflar karışır. Şehir Planlamacıları karışır.

7-Eski Trabzon Kültür ve Turizminde Roma’dan Pekin’e giden Turistlerin ve tüccarların Trabzon şehrinde kalacakları Hanları, yıkanacakları hamamları, turistik konaklama yerleri vardı. Yılda iki yüz elli bin deveyi gelip geçerken konaklatacak sosyal mekânları vardı. Bugün Ortahisar Büyük Fatih Camiini gezmek için gelen veya Sümela’ya giden veya yazın Yayla Şenliklerine gelen Turistlerin arabalarını Park edecekleri bir Otopark yeri veya galerileri bile yoktur. Turistik Otelleri bu eserler yakınında yoktur. Yazın Ortahisar’ın minibüs ve dolmuş yolu son teknikle yapılmış büyük otobüslerle kesilmekte ve kapanmaktadır. Zira, konaklama sahası yoktur. Böyle Kültür ve Turizm geliri olur mu? Her turist koşar adım geçiyor Trabzon’dan. Zira Turizm mekânları berbat haldedir. Bir Turistik teleferik bile yoktur ki şehre kuş bakışı bakabilsinler. Tepede bir şehir kulesi yoktur. Kaleler üzerinde çıkıp gezilmez. Fotoğraf çekilmez. Her taraf mezbelelik. Denizsiz Denizlinin Trabzon kadar Turistik Parkı vardır. Teleferiği vardır. Trabzon bu kültür ve Turizm nadasa kalmışlıktan kurtarılmalıdır.

8-Trabzon’un tarihî, tabii, coğrafi ve turistik güzellikleri korunmamıştır. Yerli yabancı birçok tarihi eseri yok edilmiştir. İşgallerde Trabzon dışına kaçırılmıştır. Uluslararası bir Kültür ve Turizm Müzesi de yoktur. Son zamanlarda bazı kıpırdamalar olmuştur. Ortahisar, Büyükşehir ve Ticaret Odası yöneticileri bazı yeni müze mekânları sağlamıştır. Fakat yeterli değildir. Trabzon’da henüz arkeolojik bir tarihi eserler müzesi hiç yoktur. Yer altı geçitleri bile turizme kazandırılmamıştır. Daha çok örtbas edilmiştir.

9-Trabzon Dünyaya üç yerden açılır. Dünya Trabzon’a üç yerden gelir. Havalimanı, Deniz Limanı ve de Otogar’dan. Bugün burası Değirmendere Vadisidir ki hep hurdalıktır. Paris’ten gelen bir turist bu üç kapıdan Trabzon’a gelince çok çirkin bir Trabzon’la karşılaşmaktadır. Henüz Atatürk köşküne çıkmadı. Ayasofya’ya gitmedi. Yaylaları görmedi. Elinde eski Abdulhamid albümlerindeki dünyaca güzel Trabzon var. Şaşırıyor. Yanlış mı geldik acaba? Diye soruyor. Bazıları Tren garı arıyor. Olmayışına şaşıyor. Böyle Trabzon’da Kültür ve Turizm olur mu? Bu üç kapının sahası bu hurdalıktan kurtarılmalıdır. Trabzon evlerine de Hollanda, Avusturya ve de İsviçre’deki gibi tek çatı güzelliği getirilmeli. Şehrin evleri hep  güzel boyalı olmalıdır. Şehir tertemiz tutulmalıdır. En güzel Maraş caddesi minibüs garajı olmuştur. Moloz Dünyanın en güzel yeri iken en çirkin hale getirilmiştir. Bu sahillerdeki halı sahalar dağlara, kırlara kaldırılmalıdır. Egzoz gazıyla dolu yerde çocuklara sağlık kazandırılamaz. Buralar Beşirliden Ganita’ya kadar PARK olmalıdır. Yeşillendirilmelidir. Trabzon’un Kültür ve Turizm bilinci de arttırılmalıdır. Eski Trabzon nüfusunun üçte biri daima öğrenci idi. Bugün bu başarı Isparta’ya kaptırılmıştır. Üniversiteye giriş başarı sırası 44.cüdür. Eski Trabzon’da Eğitim ve öğretim birinci idi. İstanbul ve Trabzon en başta idi. Trabzon Lisesi mezunları bile Yedek subay olurdu.

10-Eski Trabzon Kültür ve Turizm sorumlulari bütün İlin  Kültür ve Turizminden sorumlu idiler. Bugün ise  sadece kendilerine verilen on aded civarında konudan sorumludurlar.Onun dışında hiçbir Kültür ve Turizm işine karışamazlar.Trabzonda tarihi eserler günden güne yok edilmektedir.Trabzon Belediyeleri çok beceriksiz.Buna rağmen Kültür ve Turizm birimini kültür ve turizm eserlerine dokundurmazlar.Eleştiri yapınca “Efendim bu benim sorumluluğunda değil “diyor İl Kültür ve Turizm müdürleri haklı olarak.Ben Ortahisardan bir örnek verecğim.Bu örnek herkese bir Kültür ve Turizm gafleti ve cehaleti olarak ders vermeye yetecektir.

Trabzonda şimdiye kadar  TRT -1,Uydu televizyonları da dahil yerel televizyon ve radyolar geleliden beri bin adedden fazla TV. Ve radyo programı yaptım.Birçoğunu saklamaktayım.Yaklaşık otuz senedir Trabzon Valilerimizi,Belediye başkanlarımızı;İl Kültür ve Turizm Müdürlerimizi,Vakıflar Bölge Müdürlerimizi,Yazarlarımızı,sanatçılarımızı ,kültür adamlarımızı konuk ettim.Bu konularda konuşturdum.Sonunda  Trabzondaki çirkinleşme ve tarih tahribatının iç yüzünü resmen anladım.Şimdi bu örnekten sizler de hemen anlayacaksınız

Bir gün baktık ki Ortahisar Büyük Fâtih Camiinin  doğu duvarındaki ve batı duvarındaki  altın yazıların şapkaları birileri tarafından alınmış.Şapkasız kalan yazıların yaldızları akmış,Osmanlıca kitabeler simsiyah olmuş.Bence  gaflet ve cehalet değil,ihanet..Gazetelerde yazdık eleştirdik.Radyolarda söyledik.Konuk ettiğimiz Vali,Belediye Başkanı,İl Kültür Turizm Müdürleri,Vakıflar Bölge Müdürleri,Müftüleri başta olmak üzere şöyle dediler:Vali beyin biri dedi ki:”bu kitabelere İl Kültür ve Turizm  müdürü bakar.”İl Kültür ve Turizm Müdürü dedi ki:”Vakıflar Bölge müdürü bakar”;Vakıflar Bölge müdürü dedi ki:”Camidir müftü bey bakar”;Müftü bey dediki:”Caminin Derneği bakar”;Cami Derneğinin başkanı dedi ki:”Mülki âmir Vali bey bakar.Belediye bakar”Belediye ise bir şey diyemedi.Hepsi bakara getirdiler.Hiçbiribakmadı.İşte Trabzonun sorumsuzluğu.Perişanlığının asıl sebebi bu.Süner davası.Gerçekte herkes cebine bakıyor.Metal yorgunu.Buna  zaman zaman   Şehir planlamacıları ve tarihi eser korumacıları da ekleniyor.Gerçekte hiçbiri tarih-kültür- sanat ve şehircilik bilmiyor.Milletvekilleri zaten tarih hiç bilmezler.Demiryolunu bile getiremediler.Onlara duyurduğumuzda “ben bu işten anlamam” diyenler olduğu gibi çoğu “yahu ben burda,bu tarihi binada  böyle yazı olduğunu ilk defa duydum” derler.Savcıya suç duyurusu yapılmıyor diye Trabzon böyle mi çekecek.?Aldıklaraı paralara yazık..Şimdi de Ayasofya ve Ortahisar Camii  Fatihin vakfı ve camisi olma  özelliklerini de kaybetti.Ben Ayasofyada papazlarla da çalıştım.Benim tecrübeme göre bu şekilde Trabzona turist değil,gelse gelse ancak papazlar,metropolitler ,Patrikler ve keşişler gelir.Yazıklar olsun.Trabzonda gizli hain değil belki amma gafil ve tarih cahili bir gizli el ve kadro var. Türkiyenin yedi kültür şehrinden biri olan Trabzonu önce bu zihniyetten kurtarmalı.Tek bir el Trabzonda Trabzonu düzeltmeye yetkili olmalı.Bunun hesabını da Sayın Valilerimiz,Başbakanlarımız,Başbakanlarımız ve Sayın Cumhurbaşkanımız sormalı artık.Trabzonu Dünyanın en birinci şehirlerinden iken böyle çirkinleştirmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.Trabzonda böyle nice tarih-kültür ve sanat eserleri katlıamı var.Kültür Araştırma Kurulları asıl Valilik bünyesinde olmalıdır.Büyükşehir Belediyesinin 45 kişilik kurulu ne yapıyor?Ortahisar belediyesinin ise Kültür Araştırma Kurulları hiç yok.Kent Konseyleri bile etkisiz.Zaten Trabzon Valiliği kale içinde asıl Trabzonda yönetim olarak olmalıydı.İki Belediye  ayrımı ve oluşumu da çok yanlış oldu.Büyükşehir belediye binası kale içinde olmalıydı.Tarihi Trabzonu temsil etmeliydi.Birimleri başka yerde olabilir.Yeni yapılan Ortahisar binası bile Ortahisar dışında.Böyle tarihi belediyecilik olur mu?Trabzonda  hiç kimsenin O Dede Korkud destanlarından bile haberi yok.Halbuki Trabzon Kaleleri bile TEOMAN kalesi olduğu dstanda yazılıdır.Fâtihin ve Atatürk’ün Trabzon nutukları bile levhalıyla Trabzondan kaldırılmıştır.Biri Ataparktan ,biri Zağnos burcu dibinden.Kimin haberi var?

Bu şekil kültürcülük-Turizmcilik olmaz.İl Kültür ve Turizm müdürleri bütün ilin İl Kültür ve turizm müdürü olmalıdır.Öyle sadece on binaya bakan değil.Vali ve Belediye başkanları bu gaflet ve cehalete,yanılgılara “DUR” demelidirler.Farabi İDEAL DEVLET(EL MEDİNETÜ’L-FAZILA) yani “ERDEMLİ ŞEHİR” adlı kitabında derki:”BİR ŞEHRİN GÖRÜNTÜSÜ  O ŞEHRİ YÖNETENLERİN GÖRÜNTÜSÜDÜR.BİR ŞEHİRDE CEHALET VARSA ,CAHİLLER ÇOKSA ORADA CAHİL(ŞEHİRCİLİK BİLMEYEN) YÖNETİCİLER VARDIR.ÇÜNKÜ:ŞEHRİ YÖNETENLER BİR VÜCUTTAKİ BEYİN(AKIL) VE KALP(GÖNÜL) HÜKMÜNDEDİRLER) Şimdi bana belki bazıları kızacaklar amma  Trabzon yöneticileri  Akıl ve kalp hükmündeki görevlerini yapıyorlar mı?Yoksa Sn. Cumhurbaşkanımızın tabiriyle  metal yorgunu mu oldular?Bu nedenle bu haftaki konumu  Fâtih ve Atatürk’ün sözleriyle sonuçlandırdım:

“TRABZONUN FETİH ÇİLESİ TOPRAK KAZANMAK İÇİN DEĞİL;TRABZONU İSLÂMA AÇMAK İÇİNDİR..AKSİ HALDE BİZE GAZİ DEMEK YALAN OLUR”( FATİH SULTAN MEHMED HAN)

“ASIL UĞRAŞMAYA MECBUR OLDUĞUMUZ ŞEY,YÜKSEK KÜLTÜRDE VE YÜKSEK ERDEMDE DÜNYA BİRİNCİLİĞİNİ TUTMAKTIR.KÜLTÜRSÜZLER KÜLTÜRLÜLERİN AYAKLARI ALTINDA KALMAYA MAHKÛMDUR”( MUSTAFA KEMAL ATATÜRK.) Trabzonda bunların yazılı olduğu bir daire gördünüz mü?