Benim tarih ve kültür araştırmacısı olarak Dünya olaylarında en çok şaştığım şey; İngiliz Yahudilerinin (Büyük Britanya İmparatorluğunun) Osmanlı imparatorluğunu çökertmesine rağmen; İsrail’in kurulduğu Ortadoğu’da 2 milyon 150 bin kilometrekare Arap Yarım Adası toprağını Suudilere bırakması; Dünyanın Petrol Zenginliğinin yüzde 20’sini elinde tutan Suudi Arabistan devletine diğer Arap devletlerini yıkmaları gibi yıkmaması, İsrail’in burnunun dibinde saklamasıdır. Üstelik Arap Yarım Adası toprakları 2 milyon 240 bin kilometrekaredir. Yani adanın tamam Suudi Arabistan’ın elindedir. Meğer dünya kamu oyunun halâ anlamadığı ve bilmediği gerçekler var. Bu hususu araştırınca onlar da birer birer ortaya çıktılar. Meğer Suudi Arabistan’ı Arap Baharı aldatmasıyla (Cehennemi ve kışıyla) perişan ettikleri diğer Arap devletlerinden beter hale getirdiler. Onun çatırdaması daha korkunç ses çıkartmak üzeredir.Şöyle ki:

1-İslâm Hilâfeti’ni yıktıktan sonra yerine İngiliz krallığının simgesi ve yönetim adı olan Suudi Arabistan krallığı yönetimini getirdiler. İslâm’da krallık var mı? Hz. Peygamber Medine’de kurup başına Halife olarak geçtiği devletin adı Medine Cumhuriyeti idi. Çünkü: İslâm’da devlet Başkanının adı Halife amma yönetim şekli Cumhuriyet. Çoğunluk idaresi. Bu nedenle Mustafa Kemal Atatürk de hilâfeti şahsen kaldırmamış o zamanki TBMM’nin yetkisine bırakmıştır. Çünkü: Demokraside halk ne isterse o olur. Halk istediğine göre Cennetlik veya Cehennemlik olur. TBMM’de bu yetki halâ devamdadır. Bu husus Genel Kurmay Başkanlığında ki mahfuz ,henüz açılmamış sandık da Atatürk’ün vasiyeti olarak da durmaktadır. Buna rağmen Suudi Arabistan İslâm yönetiminden çıkarılarak İngiliz Krallığı’nı Mekke’de ilân etmiştir. Atatürk bu ilânı da kabul etmemiştir.

2-Suudî Arabistan Krallığı yönetimini bütün Suudi Arabistan adası halkına vermemişler sadece Suud ailesine, bir zümreye vermişlerdir. Zira bu sülâle bayraklarına “LÂİLÂHE İLLELLAH MUHAMMEDÜN RASÜLELLAH” diye yazmalarına ve yanına bir peygamber devleti kılıcı koymalarına rağmen,bu küfrün bir aldatma metodudur; 18.asırdan sonra bu kılıçlı ve kelime-i şehadetli devlet Hz. Peygamberin sünnetinden çıkarak İngilizler’in Abdulvehhab isimli ne idüğü belirsiz bir araba kurdurttukları Vahhabî mezhebine geçmişlerdir. Kral ailesi hep bu mezheptendir. Atatürk Türkiye Diyaneti’ne bu mezhebi de sokmamıştır. Bakınız yeni nüfus kağıtlarımızdaki ‘Dini: İSLÂM’ veya ‘Uyruğu T:C.’ yahut ‘Medenî hali’ kelimeleri bile yeni kaldırılmıştır. Eleştirilen Atatürk Cumhuriyeti’nde bu gaflet olmamıştır. Efendim kutucukta saklıymış. Geç onu geç… Domatesin tohumunu bile İsrail’den alıyor bu yeniciliğin Tarım Bakanlığı…  Yerli malı haftaları bile kalktı. Yabancı malı haftaları geldi. Suudi Arabistan bu yüzden bizden daha beter oldu. Çünkü: Osmanlıyı da İngiliz Yahudileriyle birlikte arkadan hançerlemişlerdi. Bu nedenle Vahhabiler Türkleri hiç sevmediği kayıtlara da geçmiştir. Üstelik Kasım sonu–Aralık 2017 başı Suudi Arabistan müftüsü “İsrail’e karşı çıkmak caiz değildir” şeklinde fetvalar yayınladı. Suuddiyye dış İşleri Bakanı ise İsrail ile işbirliği içinde olduklarını belirterek ABD devlet başkanı Trump’u övmüştür. Nasreddin hoca böylelerine “Eşekten yana mısın; yoksa Nasreddin Hoca’dan yana mı?” uyarısını yapmıştır.

3-Sadece İsrail, ABD veya İngiltere değil, bütün AB ülkeleri bile Suudi Arabistan’ı sömürmektedir. Ocak 2017’de bizzat Mekke’ye giderek gördüm. Mekke çevresinde bulunan bütün vinçler, şantiyeler, iş makineleri hep İngiliz şirketlerinin. Veya İngiliz taşeronlarının. Suudi Arabistan zemzemine rağmen, petrolden daha pahalı olan suyunu her gün uçakla Fransa’dan getirtmektedir. Suudi Arabistan’ı anlaşmayla ABD AVAC radar uçakları korumaktadır. İranlı Şiiler birkaç sene önce Kâbe’yi işgal ettiğinde Fransız komandoları büyük paralar alarak İranlılar’ı dışarı atmıştır. Zira; Suudi Arabistan’ın nüfusu 33 milyon civarındadır; yüzde 25’i Şii’dir. İsrail, İngiltere ve ABD İranla, Irak’ı nasıl on sene savaştırarak zayıflattıysa, Suriye, Libya, Mısır, Irak ve Tunus’un başına ne büyük belâlar açtıysa Suudi Arabistan’ı şimdi İran ve Yemenle birbiriyle savaştırıp çökertmek istemektedirler.Üstelik bu sömürgeciler birçok borçlarını Suudi Arabistan’a ödetmektedirler. Bin Ladin’i onlar yetiştirdiler. DAEŞ,YPG ve PKK’yı onlar kurdurdular. Suriye’nin işi bitince de sıra İran’a, Arabistan’a ve Türkiye’ye gelecektir. Osmanlı İmparatorluğu’nu çökertenlerin hesapları böyle. Suudilere de mühlet vermediler. Suudilerin fark edemedikleri cihetten çökertmen istemektedirler.

4-Bu kadar büyük petrollü Arap toprakları Osmanlıya bırakılır mı? Önce İslâm’ın önderliğini, hilâfetini ve cumhuriyetini yürüten Osmanlı çöksün, Suudi Arap topraklarını parçalayıp yutmak kolaydır .Şeklinde plânladılar. ”BİP”, yani “Büyük İsrail Projesi”ni sonraları Türkiye’yi de kendilerine hizmet eden “Eşgüdümcü başkanlık” vererek “BOP” yani, “Büyük Ortadoğu Projesi” ne çevirdiler ve Dünya İslâm âleminin, dünya insanlığının başına Filistin’den sonra Kudüs felâketini de getirdiler. Türkiye’yi Ermeni Soykırımcı ilân ettiler. Yetmemiş gibi bir de başına “FETO” isimli bir CIA ‘ÇETE’si musallat ettiler. O da yetmemiş gibi Türkiye’nin Güney doğusunda Kürdistan, Van’dan Yukarı Karadeniz’e ulaşan bir Ermenistan haritası çizip Sivas’ı ve Rize ve Trabzon’u da içine dahil ettiler. Bu da yetmezmiş gibi; şimdi Suudi Arabistan’ı beşe böldüler. Doğu Arabistan, Batı Arabistan, Güney Arabistan, Kuzey Arabistan, başkent Riyad civarı ise “Vahhabistan” ilân edildi ve bu bölünmüş Suudî Arabistan haritası da dünya basınında yayınlanarak herkes buna alıştırılmaya başlandı amma; Kur’ân-ı Kerime göre kâfirlerin kendilerine göre bir plânı varsa Yüce Allah’ın da kendine göre bir plânı ve tuzağı var. Hodri meydan. Yeter ki İslâm âlemi birleşsin. Onların haritalarını başlarına çalsın. Biz araştırmacı olarak bu BİP ve BOP’u tâ 1966’lı yıllarda Kayseri’de Yüksek tahsilde iken sekiz sene İsrail’de kalan ve iki Cilt halinde “YAHUDİLER VE TÜRKLER” adlı çok önemli araştırma kitabını yazan Prof.Dr.Hikmet TANYU adlı dinler tarihi hocamızdan öğrenmiştik. Fakat çokları hayal sandı. Şimdi ise herkes uygulanışını görmektedir. Bu uygulamaya mutlaka “DUR” demeliyiz. Zira İslâm aleminin beyni ve kalbi parçalanmak istenmektedir. İşte o Şeytan Haritası.

Haritanın Kuzey doğusunda bir de “Şiistan” görülmektedir. Yani İran’ı da Filistin topraklarını alanlar vaktiyle Hz. Osman ve Hz. Ali devrinde “Hariciler” ismi altında saptırarak bugünkü Ehli Sünnet dışı Şiiliği ortaya çıkarmışlar; Ortadoğu haritasında da Onu göstermektedirler. Buna rağmen İran’a karşı çıkmalarının ve de Araplarla çatıştırmak istemelerinin asıl sebebi İslâm âlemini zayıflatmaktır. Çünkü: Mekke ve Medine’yi de ele geçirmeye çalışmaktadırlar. İleride bütün İslâm aleminin Hac parasını da Siyonistler ele geçireceklerdir. Müslümanlar Hacca gidebilse dahi ABD ve İsrail izniyle olacaktır. Geçici de olsa dahi şimdilik tehlikeli durum budur. İslâm Âlemi tek güç olursa bu kötü amaçlarına bu zalimler asla ulaşamazlar. Asıl sorun ve asıl düşman İslâm âleminin nefsi gafletidir. Halbuki Hz. Peygamber nefisle savaşın Bedir savaşından daha önemli olduğunu vurgulamıştı. Buna rağmen Sıffın ve Kerbelâ vakalarında Siyonistler Müslümanları birbiriyle çarpıştırarak on bin Müslümanın birbirini katlini uygulatmışlardır. Hep Hz. Peygamberin Cihat metodlarına uymadıkları için. Sonra olanlar malum. Şimdi de aynı gaflet var İslâm âleminde. Düşmanları yenmek için önce bu gaflet, cehalet ve dalaletten kurtulup Tevhîde Kur’ân ve Sünnete tam uyup gereğini yapmaları gerekmektedir.

Şimdi anladınız değil mi İslâm âleminin başına geçirilmeye çalışılan çuvalı. Dünyada oynanmakta olan bâtıl senaryoyu... Zaten İsrail’in başkentini Telaviv’den Kudüs’e nakletme olayından sonraki Filistinli çocukları dahi gözü bağlı hapse tıkamaları da göstermiştir ki; Yahudiler büyük bir korku içindedirler. Zaten bu oyunlara girişmeleri cesaretlerini değil; İslâm âleminin Tevhîd dinine rağmen birlik olamayışlarındandır. Bu birlik temin edilirse hepsi kaçışacak ve tepe taklak olacaktır. Yeter ki Selâhaddin Eyyübi ve de Yavuz ve Kanûnî Devleti ve birliği ortaya çıksın…

İşte diğer PKK kökenli Ermenistan Kürdistan haritaları…

Trump ve İsrail Ortadoğu topraklarının dört yüz senelik yönetimimizdeki Osmanlıca haritalarını da bilmezlikten ve görmezlikten geliyorlar. Fakat, başlarına gelebilecekleri bir bilebilseler…Bir görebilseler….

Bu konuyu İstiklâl Marşı şairimiz rahmetli Mehmet Âkif Ersoy’un tembihlediği tarihî sözüyle noktaladım:

“SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR. SEN SAHİP OLURSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR”