Tarihte at üzerinde zaferden zafere koşan bir ulusuz. Zaman öyle gerektiriyordu. Fen, çağdan çağa gelişirken bizler at üzerinden inip, dünya yüzünde neler oluyor diye merak etmemişiz. Zamanı böyle ucuz harcamışız...

Atın değerini bilmişiz o kadar...

Orta Asya'dan çıkıp iki kıta Asya ve Avrupa'yı birbirine sınır yapan Ural dağlarını at üzerinde aşmışız. Fütuhatlar yapmışız, şan kazanmışız, topraklar işgal etmişiz  at ile arkadaşlık yaparak.

Bana sorarsanız başka da çaremiz, çıkar yolumuz yoktu. Elbette Orta Asya'nın step ortamında kalamazdık ulus olarak. Hatta bunun ilk denemelerini Sarı Deniz kıyılarına inmek istediğimizde önümüze "Çin Setti" ni yapanlar ulusumuza en büyük engeli, kötülüğü yaptılar diye düşünürüm hep.

Öyle ya; o zamanlar Sarı Deniz kenarına ulaşabilseydik, bugün hiç Avrupa kapılarında "Bizi de AB'ye alın" diye yalvar, yakar olur muyduk?

Kim bilir, nasıl bir dünyamız olurdu?

Haa böyle düşünürken bizi kıtadan kıtaya taşıyan yaşam arkadaşımız atı mı suçlayalım?

Öyle bir düşüncem yok. Onu da yönlendiren bizler olduk.

***

"Avrat"a sıra gelince; akan sular durur bizim dünyamızda...

Dünyamızın temel direği, yaşamımızın anlamı, onurumuz, güvenimiz, sevgimiz, sevgilimiz, yoldaşımız, yastıktaşımız, herşeyimiz...

Ne denli övücü, ne denli anlamlı ve de güzel cümleler düzenlesek, söylesek yetersiz olduğumuzu biliriz bu konuda...

Orta Asya'dan yol arkadaşı olmuş  her adımımıza...

Kavgada yanıbaşımızda...

Sevdada... Vefada...

Yaşamda ...

Her yerde ve her zaman omuz başımızdır "avrat."

***

Silaha gelince, biraz durmak gerek...

Yiğit Köroğlu'nun "Silah icat oldu, mertlik bozuldu" dizesini  önemsiyor, dikkate alıyor ve düşünüyorum.

Köroğlu'nun silahtan yakınması/şikayetçi olması çok haklı...

Biz ki, Orta Asya'dan çıkmışız at üzerinde...

Terkimizde avrat, elimizde sadak ve ok...

Gelmişiz Anadolu'ya...

Akınlar yapmışız Avrupa içlerine...

Ama barutu silahta kullananların önünde yenik düşüp;düşürülmüşüz yollara...

Kimi zaman ağlaya ağlaya... Kimi zaman kaça-kaça...

Demek ki silahın önünde "gez-göz-arpalık" hedefinden kurtulmayı kaçmakta bulmuş, ona da "mertlik" yakıştırmasını yapmışız.

***

Türkiye Spor Toto Süper Futbol Ligi başladı... Ama ne başladı.

İlk hafta yapılan sekiz karşılaşmada 160 yabancı/ithal  futbolcu yer aldı.

Karşılaşmalarda ki yerli/Türk futbolcu sayısı ise 90...

Bir şey daha var. Karşılaşmalarda galip gelen takım taraftarları mutluluklarını havaya tabanca ile ateş ederek kutlamışlar.

Evcil hayvan olarak atı seviyorum. Avrat başımın tacı, onurum, herşeyim.

Silah mı?

Yiğit Köroğlu'nun sevmediği şeyi bizler çok seviyoruz. Ama maalesef nerede ve ne zaman kullanmasını bilmiyoruz.