Milli kültürü böylesine şumullü inceleyen bir akademisyene minnettarlığımızı belirterek yazımıza başlayalım.

Yrd. Doç. Dr.Dursun GÖK gerçekten birçok kaynağa başvurarak milli kültür meselesini liyakatli münevver payesini alacak derecede ele almış.

Biz sözü uzatmayalım, sahibine verelim.

Devletimizin ve milletimizin geleceği, genç kuşaklarımızın Millî kültür ile donatılması ve yetiştirilmesiyle mümkündür. Millî kültürümüzün genç kuşaklara aktarılması ve onların millî-tarih şuuru ile yetiştirilmesi, ilk okuldan üniversiteye kadar bütün eğitim-öğretim kurumlarımızın ana hedefi olmalıdır. Türkiye'nin son yıllarda içine sürüklendiği durum kültürün millet hayatındaki önemini bir daha gözler önüne sermiştir. Millî kültürün önemini açıklamaya geçmeden, "Kültür" kavramı üzerinde açıklama yapmak konunun aydınlatılması yönünden faydalı olacaktır . Antropolog R. Thurnwald'a göre; "Kültür, tavırlardan, davranış tarzlarından, örf ve adetlerden, düşüncelerden, ifade şekillerinden, kıymet biçimlerinden, tesislerden ve teşkilattan mürekkep ahenkler bütündür". E.Sapir'e göre ise "Atalardan gelen manevî değerler yekunü" kültürdür. Ziya Gökalp Kültür (Hars) kavramını "Bir milletin dinî, ahlâkî, hukukî, mukalevi (intellektüel), bedii (estetique), lisanî, iktisadî, fennî hayatlarının ahenkli mecmuası"  olarak tanımlanır ve bu tanımını biraz daha genişleterek Hars'ın halkın an'anelerinden, teamüllerinden, örflerinden, şifahî veya yazılmış edebiyatından, lisanından, musikisinden, dininden, ahlâkından, bediî ve iktisadî mahsullerinden ibarettir." diye devam eder.

Mustafa Kemal Atatürk kültür konusundaki görüşlerini şöyle açıklar: "Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden mâna çıkarmak, düşünmek ve zekâyı terbiye etmektir."Atatürk'e göre kültür ve medeniyet kavramlarını ayırmak zordur. Her milletin ayrı bir kültürü olmasına rağmen, medeniyetlerin daima birbirine tesir ettiği ve büyük kıtalara yayıldığı malumdur. Bundan dolayı daha sonra kültürü şöyle tanımlar; "Bir insan cemiyetinin hayatında, fikir hayatında, ilimde, içtimaiyatta ve güzel san'atlarda, iktisadî hayatta, ticarette yapabildiği şeylerin hepsi kültürdür." İbrahim Kafesoğlu ise Kültürü maddî ve manevî açıdan değerlendirerek şöyle tanımlar: "Bir toplumun yaşaması için gerekli maddî ve manevî unsurlar, teknik, iktisadî, içtimaî, siyasî ve fikrî yapı, o milletin kültürünü meydana getirir. Demek oluyor ki kültürde insan emeği vardır. İnsanlar tarafından korunan, geliştirilen her kurum kültürdür."

Kültürü oluşturan unsurlar toplumun vazgeçilmez değerleridir. Kültür değerleri insanlar için birtakım vecibeler ortaya koymaktadır. Fertler kültür varlıklarına bağlı kaldıkları müddetçe şahsiyet sahibi olurlar. Toplum içinde yerlerini muhafaza ederler. Tarihte ün yapmış kişilerin hayatları incelendiğinde görülür ki, bu şahsiyetler her zaman kültür değerlerine bağlı kalmışlar ve onları yüceltmişlerdir. Fertlerdeki tarih şuuru millî kültürü meydana getiren önemli bir faktördür. Bir milletin yaşayışını etkileyen dil, din, ırk, hukuk, düşünce ve ahlâk ve diğer sosyal unsurlar kültürün kimyasını oluşturur. Bu unsurlar asırlardır fertleri birbirine bağlar ve diğer milletlere karşı millî birliği meydana getirir.