1970 li yıllardan2000’lere değin Küresel İmparatorluğa! ekonomik Tetikçi olarak sadakatle hizmet veren John Perkins;

“ Beni motive eden, dünyayı keşfetme arzumdu. Güçlü bir adam olmak istiyordum. Ama ekonomik tetikçiyken hayatımı şekillendiren sadece güçlü olma arzum değildi, temsil ettiğim büyük

firmaların AÇGÖZLÜLÜĞÜYDÜ!” diyerek kendince günah çıkarmaya çalışan John Perkins’ in ibretlik itiraflarını sizlerle paylaşmak istiyorum;

“ Ekonomik tetikçi dediğim kişiler, bir çok ülkeyi trilyonlarca dolar dolandıran yüksek ücretli profesyonellerdir. Bu kişiler, Dünya Bankası, Birleşik Devletler Uluslararası Kalkınma Ajansı ( USAID ) ve diğer yabancı “YARDIM” kuruluşlarından büyük şirketlerin kasalarına ve gezegenimizin doğal kaynaklarını kontrol eden birkaç varlıklı ailenin! Ceplerine para aktarırlar.

Kullandıkları araçlar arasında;

Sahte finansal raporlar … Hileli seçimler …Rüşvet,

Zorbalık … Seks ve Cinayet vardır …

Nerden mi biliyorum ? Ben de bir ekonomik tetikçiydim.”

“Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları” kitabının yazarı John Perkins,  görevli bulunduğu yıllar içinde; Latin Amerika ve Ortadoğu’yu birbirine kattı.”ununu eleyip eleğini asmasının ardından!” 24 yayınevinin yayınlamaya korktuğu, 5 kez yazmaya karar verip rüşvet ve tehditlerle vazgeçtiği “itiraf” anılarının; yani içinde bulunduğu “kirli düzeni” ; kara para, rüşvet ve tehdit “ operasyonlarını” yazdı. Kitap 40 dile çevrildi.

Bence okunması gerekenden öte, sayfa sayfa irdelenip, kavranması, anlatılması gereken bir kitaptır. Gelişmekte olan ve geri kalmış ülkelerin borçlandırılarak sömürülmesi gerçeğini tüm yalınlığı ile okuyucunun gözleri önüne serer.

John Perkins kitabında; “Kendi otomobilini üretemeyen ülkelere borç verip otobanlar yaptırırız. Sonra onlara arabalarımızı satarız. Sonra bankalarını satın alırız. O bankalardan halka ucuz krediler verip daha çok araba almalarını sağlarız. Böylece verdiğimiz o krediyi arabamızı satarak geri alırız, hem de faiziyle.

O ülkeye dünya bankası ya da kardeş kurumlardan kredi ayarlarız. Ayarlanan kredi “ASLA” o ülkenin hazinesine gitmez. O ülkeye PROJE yapan bizim şirketlerimizin kasasına girer. 

Enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar, dev havaalanları yapılır.

Aslında insanların işine yaramayan bir yığın beton. Bizim şirketlerimiz kazanır o ülkedeki birileri de nemalandırılır. Toplum bu düzenekten hiçbir şey kazanmaz. Ama ülke büyük bir borcun altına sokulmuş olur. Bu o kadar büyük bir borçtur ki ödenmesi imkansızdır. Plan böyle işler!

Sonunda ekonomik danışmanlar/tetikçiler olarak gider onlara deriz ki;

Bize büyük borcunuz var ödeyemiyorsunuz. O zaman petrolünüzü satın … Doğal gazınızı bize verin … Askeri üslerimize yer gösterin … Askerlerinizi birliklerimize destek olmaları için savaştığımız bölgelere gönderin … Birleşmiş Milletler de bizim için oy verin! Elektrik su kanalizasyon sisteminizi özelleştirin!.. Onları Amerikan Şirketlerine  ya da diğer çok uluslu şirketlere satın…

Sosyal hizmetleri, Teknik sistemleri, Eğitim kurumlarını, Sağlık kurumlarını hatta adli sistemleri ele geçiririz!

Bu, ikili, üçlü, dörtlü bir DARBELER serisidir…”

Sonuçta Dünyayı Şirketlerin yönettiğine vurgu yapan John Perkins ; Devlet başkanları büyük şirketlerin desteği olmadan seçilemez diyerek bir büyük gerçeğin altını kalın çizgilerle çizdi. Eski bir “economic hitman” 0larak anlattıkları bazı çevrelerce inanılmaz ve ürkünç bulunsa da, yazarın anlattıkları birçok kişi ve kurum tarafından doğrulanmış durumdadır.

Emperyalist kuşatmanın Anadolu coğrafyasından “Ya İstiklal Ya Ölüm” denilerek sökülüp atılmasının İlk Adımı olan 19 Mayıs 1919’un yıldönümü Kutlu Olsun.

www.economichitman.com

www.johnperkins.org.