Siyaseti, menfaat penceresinden okuyanlar asla Dr. Devlet Bahçeli'yi anlayamazlar. Sadece onlar değil, dar bir açıdan meseleye "koltuk" kelimesini özne yaparak bakanlar da "tarihe not düşen" bu lideri kesinlikle anlayamazlar.

AK Parti yıllarca milli meselelere derunî bir perspektifle bakmak niyeti taşısa da "içeriden kuşatıldığı" için çemberini kırıp kendini "niyetinin dünyasına" taşıyamadı. Kendilerine helezonik bir dizilişle yapışan o melun "ecnebi nuru" kurutulunca, kendisinin genetiğinde var olan ama bir türlü tabiatına uygun o fıtrî enerjiyi sergileme imkânı bulamayan prangalar o zaman yani 15 Temmuz'da kırıldı. Ne zaman ki böyle bir duruluk yakalandı işte o zaman da aralarında dağlar varmış gibi davranan iki müthiş lider bir araya geldi.

Şimdi televizyonlar, bu buluşmanın "istendik sinerjiyi" yakalamaya imkânı verip vermeyeceği noktasında tartışmalara yer veriyor. Kimi uzman, kimi kazman, kimi de yazman bir dizi insan anketlerden sızmalar başlığında bazı sızıntılar ortaya koyuyor.

Biz oysaki o sızıntı kelimesinden çok çektik. Bu buluşmanın yetmeyeceğine dönük analizler yapanlar az değil hani. Bence işin şekli netleşsin o zaman görülecek ki bu ittifak katlanarak büyüyecek nüveler barındırıyor.

Yıllardır iktidar nimetlerinden uzak kalan ülkücüler hakkaniyete uygun iş, ihale, mevki, makam, statü gerçekliklerine yaklaştırıldıklarında ne iyi şeylerin ortaya çıkacağı izlenebilecektir. Basit okul müdürlükleri bile ellerinden alınan bu insanlara yeniden imkân verildiği görüldüğünde kızgın gönüller partilerinin safında yürüyeceklerdir.

Kısaca şimdi fol yok yumurta yok, anketlerle bu sinerjinin çarpanlarını bulmak zannedildiği gibi öyle kolay değil.

Bir kere ülkücülerin değişmeyen karakteri sola oy verme kabiliyetlerinin olmayışıdır. Solun da ülkücülere oy verme yetenekleri söylem düzeyinden eyleme dönüşmüş şey değildir. Bugün İYİ Parti'ye teveccühle bakan solcular sandık başına gittiklerinde yine eski davranış biçimlerini sergilemekten imtina edecek değillerdir.

Batı'da bir nebze de olsa geçirgenlikler olsa da içeriye doğru geldikçe saflar hala pektir. Yani sözlerdeki yumuşaklıkların sandığa oy olarak düşmeyeceği malumdur.

Bahçeli, yaşayan liderler içerisinde siyaseti en uzun soluklu yapan liderdir. Hesapsız kitapsız iş yapmaz. "Bin düşünür bir yapar" derler ya öyle bir karakterdir. Hele "beka" meselesi söz konusu ise onun Ferdi Tayfur'u sevse de ferdi düşünmesi düşünülemez.

Recep Tayyip Erdoğan da siyasetin içinde pişerek geldi bugünlere.

Çok badireler atlattı.

Isırılmadık yeri kalmadı adeta.

Erkenden tıklatması gereken kapıyı çok geç çaldı.

O gecikmede kimlerin barikatı vardı onu da biliyoruz.

Şimdi yekvücut olma vakti.

Devlet "evet" dediyse bu devlete bir şey olmaz eyvallah.