BRÜKSEL - Ekmek kavgası vermeyen var mı? Herkese göre farklı bir algı, her keseye göre de farklı bir savaşım yapılır ekmek için.

Hani, "Büyük denizin fırtınası büyük olur" gibi..

Herkes bütçesine/cüzdanına göre düşünür/harcar ya, onun gibi.

Ekmeği hepimiz kutsal bilir, baştacı yaparız.

Yere düşmüş bir küçük parça ekmek görsek, öper, alnımıza değdirir, yüksek bir yere koyarız/bırakırız.

Bu düşünce, bu davranış bizim kültürümüzde asırlardır yaşaya geliyor.

Bundan sonra da devam edecek.

İnsanlığın ekmekle tanışması çok eskilere, tarih öncesine çıkıyor. Hitit uygarlığının başkenti Hattuşaş'da  (Çorum ili Boğaz köy) bulunan çivi yazısı tabletlerde 180 tür ekmek üretildiğinden söz ediliyor. Bu türlerden özellikle buğdaydan yapılan ekmeklerin daha çok tercih edildiği, beğeni kazandığı da belirtiliyor.

Hititler dinsel yaşamlarında Tanrılara sunulan armağanlar arasında ekmeği de unutmuyorlar.

Diyeceğim o ki; ekmek biz Ortadoğu coğrafyası insanınca her çağda önemsenip kutsal bilinmiş...

Bugün de öyle.

Ancak, günümüzde sofralarımızdan eksik etmediğimiz her tüketim maddesi gibi ekmek üzerinde de sonradan yaratılan sakıncalar var.

Geleneksel ekmek tüketimimizde "köy ekmeği"nin ayrıcalıklı yeri olduğunu biliyoruz.

Kimi yerde fırında, kimi yerlerde de sac üzerinde bazlama şeklinde pişirilen bu tür ekmek buğday unundan yapılır. Kendine özgü esmerdir. Kırsal kesimin bu esmer buğday ekmeğini tüketme alışkanlığı kentlere doğru yaşanan içgöçmenlik nedeniyle bugün unutulmuş görünüyor.

Büyük-küçük kentlerde hep "beyaz francala" ya da "beyaz somun" ekmeği tüketimi giderek artıyor.

Bu alışkanlık, beyaz ekmeğin aromasından/tadından, besleyiciliğinden değil, beslenme bilgisinin eksikliğinden/noksanlığından kaynaklanıyor.

Tüketenlerden yüzde kaçı "beyaz ekmek"te beyazlığı sağlayıcı "katkı maddesi" bulunduğunu biliyor?

Bunun insan sağlığına ne gibi olumsuz etkilerini olduğunu, yapılacak ekmek için bu katkı maddesinin una yüzde kaç oranında katıldığını bilen tüketici var mı?

Bir buçuk ay oldu Brüksel'deyim. Sağlıklı, kontrollü ekmek tüketmenin güvenini ve huzurunu yaşıyorum.

Burada çoğunlukla "esmer buğday ekmeği" tüketiliyor.

"Beyaz buğday ekmeği" de var, ama beyazlatıcı katkı maddesi Türkiye'ye göre çok az. Ekmek tüketenler aldıkları ekmeklerin ambalajında tüm besin değerlerini görüyor ve ona göre tercihlerini yapıyorlar.

Biz de; "ekmek mi, ne olursa olsun!.." kutsallığından gelen güvenle;  bırakalım  ekmeğe tarihten gelen saygımızı, kendi sağlığımızı da dikkate almıyoruz.

Türkiye, bir tarım ülkesi ama ne yazık ki; tüketeceği buğdayı yakın yıllara dek üretip fazlasını dışarı satarken; şimdi ithalat yoluyla buğday alıyor. Onu da GDO'lu mudur, korkusuyla yiyor.

Türkiye katkısız "esmer buğday ekmeği" tüketimine yönlenmeli...