Beşiktaş-Trabzonspor maçının hakemi Mete Kalkavan İstanbul medyası da dahil her yazarın gündeminde ki as solist gbiydi. Ama bir dönemler Gar  ve Maksim Gazinosu'nun as solisti değil de Beyoğlu’nun  en ücra ve pespaye barlarının solist altı bile olmayan acemi şarkıcısı gibiydi. Maç sonrası çeşitli spor sayfalarında  yer alan yazılarda verdiği kararlarda haklı bir kararı yoktu. Bir tek eleştirmenden bile övgü alamamış, çok keskin eleştirilmişti. Ben de  internet sayfasına girip çok merak ettiğim konuya ilişkin çok güzel kaynaklar buldum! Sahanın tek hakimi yani hakem nasıl biri olmalıydı. Kara vermede büyük takımlara karşı etki altında kalabilirmiydi? Düdüğünü cesurca oyun kaideleri ışığında  yorumlayabilir miydi? Bir görelim bakalım hakemlik kıstasları nasıl olmalıydı? Futbol Hakemleri; spor karşılaşmalarını uluslararası kurallara uygun olarak yetki ve otoritesiyle yöneten kişidir. Karşılaşma süresince uluslararası kuralları uygular, oyunun centilmence ve kurallar içinde oynanmasını sağlar. Karşılaşma öncesi takımları ve oyuncuları kontrol eder; sahanın, kalenin, diğer filelerin, topun durumunun, ölçülerinin uluslararası standartlara uygunluğunu denetler. Karşılaşma süresince uluslararası oyun kurallarına aykırı olan davranışları saptayarak tarafsızca ceza verir. Karşılaşma sırasında hatalı davranan veya centilmenliğe aykırı hareket eden oyuncuya ihtar verir, bu tutumun tekrarı halinde oyuncuyu oyun dışı bırakır ve bu durumu yetkili makama raporla bildirir. Gelelim mesleğin gerektirdiği özelliklere;
  - Spora karşı ilgili,
  - Bedence güçlü ve dayanıklı,
  - Gözleri iyi gören,
  - Tutarlı, güvenilir,
  - Oteriter, disiplinli,
  - Tarafsız, dürüst..
  - Kesin, çabuk ve baskı altında doğru karar verebilme..
 - Başkalarını etkileyebilme yeteneklerine sahip kimseler olmaları gerekiyor.
   Mete Kalkavan, bu verilerin ışığında kaybolan, hakkaniyet ölçülerini sahaya yansıtamayan,  gözleri görmeyen, dürüst davranamayan aciz biri olarak anılacaktır. Erman Hocanın eleştirilerini burada tekrarlamaya elim varmadı. Oysa her şey çok güzel başlamıştı. İki takım da maç  boyunca  taraftarlarına hoşa giden güzel bir görsellik sunmuşlardı. Hakemin ısrarla bir tarafı kollamasına da gerek yoktu. Her iki takımın da bu sahiplenmeye ihtiyacı yoktu. Oyunu kesti,oyuncuların sakatlanmalarına,dirsek yemelerine adeta şapka çıkardı.
Hakemler bu hale nasıl geldi?
Hakemler neden Trabzonspor'u sevmiyorlar adeta yolunu kesiyorlardı. Neden! Sayın Başkan Muharrem Usta isterseniz eski başkanların neler yaptıklarını Trabzonspor'u Türkiye'nin arması, haline nasıl getirdiklerini birileri size anlatsın. Bir döneme damga nasıl vuruldu! Gerçekten çok ihtiyacınız olacak.
Eh biraz da zülfü yare dokunalım dedik.İğneyi önce kendimize batıralım,sonra da çuvaldızını karşımızdakine. Acılar ve yapılan yanlışlıklar insanın içini acıtıyor,hem de çok... Hele de cesur yüreğini evde bırakan hakem müsveddeleri...