Bugün yaklaşık iki yıl çalıştığım Sonnokta Gazetesi’nden ayrıldım ve 1461 Trabzon’da yeni bir göreve başlıyorum..
Ancak her şeye rağmen hayat devam ediyor...
Bazen tatlı bir koşuşturmaca, bazen hep güzellikler bir arada...
Ama hep öyle kalsa “Pembe bulutlar” diye iç çekerken, bir bakıyorsunuz, rüzgar...
Ardından da apansız bir fırtına!..
Bulutlar kararmış...
Hem de; kapkara...
Gerçekte yaşam böyle...
Madalyonun diğer tarafı da bu...
İnsanoğlu; doğduğu günle, ölüm arasındaki “kısa yaşam”ında neler görüyor değil mi?
“Siyah” ve “Beyaz” ve ikisinin karışımındaki grilik kaçınılmaz olanı değil midir sizce?
Hiç beklenmedik bir anda, her şey değişiveriyor...
Zirve...
Düşüş...
Aniden çıkış...
Nasıl; “Her çıkışın bir inişi...”  varsa; “Her inişin de bir çıkışı” oluyor...
Bugünü yaşa...
Geleceğinle avun!..
Ama “Bugün ne oldum...” değilden çok, “Yarın ne olacağım” de...
Haber, röportaj,
Nerede varsa, orada olduk bu zamana kadar...
Sonnokta’yı şimdilik koydum..
Ama yine hep birlikte olacağız...
Camia o kadar büyük ki...
Geriye baktığımda Sonnokta Gazetesi’nde çok şey yaşamışım diyebiliyorum..
Ne mutlu bana, başta da dedik ya birlikte olacağız yine..
Sonnokta Gazetesi’nde geçirdiğim yaklaşık iki yıl içerisinde acı ve tatlı günlerimiz oldu..
Belki yine bir yerlerde buluşuruz...
Hakkınızı helal edin...