Demokrasimizin ne badirelerden geçip bugünlere geldiğini bilmeyenler  -maalesef- çok... Hem çok, hem de kimi konular gündeme geldiğinde keser gibi kendine yontan tipler;  siyaset sahnesine çıkıp gerçekleri tahrif ettiği kadar, yalan konuşup seçmenleri kandırmayı da hüner sayıyorlar kendilerine...

Ama ne olursa olsun, "Güneş balçıkla sıvanmaz" gerçeği var.

İşte size tarihten ders alınacak bir gerçek: Sizler için ikinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü'nün Büyük Millet Meclisi'nin 8. Dönem son toplantısını açış konuşmasından bir bölüm bu sütuna alıyorum.

İnönü söyle demişti o tarihte:

"Ülkemiz dört yıldan beri demokratik yaşamın bol verimleri ve hastalıkları içindedir. Türkiye'nin tarihinde ilk kez çok partili yaşam normal şekilde kök salmaktadır.

Geçirdiğimiz üç yıl, tarihimizde belli başlı dönüm noktalarından biri olarak yer alacaktır.

Çok partili tartışma yaşamının ilk dönemlerine özgü hastalıklardan güven içinde geçmeye çalışıyoruz.

Özellikle siyasi düşünce ayrılıklarının, bazı politikacılarda, yurttaşlar arasında düşmanlık tohumları saçmak eğilimini artırması milletçe gösterilen direniş yürekten övülmeye değerdir.

Politik hayatta her türlü hastalık iyileştirilebilir.

Fakat aynı ulusun kişileri arasına sokulan düşmanlık, bir kez yerleşti mi Aksoy'un söküp atmak kuşaklar boyu sürebilir. 12 Temmuz Bildirisi bunun için yazılmıştır.

Yasaları savunmak ve ülkeye yönelecek tehlikeleri önlemek başlıca görevimizdir.

1950'de yapılacak ikinci tek dereceli seçimin geçen deneylerden yararlanılmış olarak bilimin ve ülke zorunluluklarının gerektirdiği yenilikleri kavrayan bir yasama ile yapılmasını sağlamak yüce kamutayın bu yılki en önemli işlerinden biri olacaktır.

İyi niyetli ve fakat vesveseli vatandaşların bile yüreklerinde seçimde hile olanağı bulunmadığı inancı yerleştirilmelidir. Bunun için ne kadar tedbir alınsa yeridir. Seçimde zor kullanma olasılığı kesinlikle önlenmelidir.

Haksızlığa karşı savunma kisvesi altında yurttaşın kendi hakkını kendinin almaya çalışmasının da ülkenin bu gününü ve geleceğini karanlık ve kanlı ihtimallere götürebileceğine Büyük Millet Meclisi'nin dikkatini çekmek görevimdir.

Bu dönemde dikkatimizi üzerinde topladığımız prensipleri özetlemek isterim.

BİRİNCİSİ, muhalefetin güven içinde çalışmasıdır. Bu kavram doğal bir anlayış olarak yerleşmelidir. Bu uğurda anlayış ve katlanma iktidara düşer.

İKİNCİSİ, siyasal çabalar yasaların sınırları içinde kalmalıdır.

ÜÇÜNCÜSÜ, dış tehlike karşısında ulusal birliği korumaktır."

Sadece bir değerlendirme yapmanız ricasıyla hemşerimiz yazar (Rahmetli) Mahmut Goloğlu'nun "Demokrasiye Geçiş" adlı eserinin 332-333'üncü sayfalarından kısa bir tarih dersi sundum sizlere...