Tarih, iyi-kötü akıp giden zamanın tutanağa bağlanması anlamını taşır. Üzerinden zaman geçtikten sonra okuyanlar ders çıkarır kendilerine. Ama okuyup anlamaktır önemli olan...

Ülkemizde olagelen her olayın özünde az-çok tarih olgusu bulunur. Bu olguya göre değerlendirmede bulunulup doğru yaklaşımla karar verilir. O da verilirse...

Tabi ki bu; kültürel anlamda kalkınmış toplumlarda karar daha isabetli olur.

Her olaydan toplumsal anlamda bir ders çıkarılır.

Ama kimi olaylar vardır ki; yaşam sürecinde belki bir kez olur ya da olmaz.

Örneğin; nicedir ülkemizde uygulanan "Kentsel dönüşüm" uygulaması...

Rahmetli Başbakanlardan Adnan Menderes döneminde İstanbul'da imar açısından uygulamalar yapıldı. Yeni yeni caddeler açıldı. Yurttaşların istimlâk bedelleri ödendi, mağdur olanlar vardı.

Olan oldu, oluşan yaralar kapandı.

Bugünkü kentsel dönüşümü yapanlar Menderes döneminde yapılan istimlâk uygulamalarında hiç ders çıkarılmamış nedense...

O dönemde kentsel ulaşımdı dert...

Bugün kentsel dönüşüm... Yani, ulaşım yanında, kente yaşanılır alanlar kazandırmak, çağın kent kavramını gerçekleştirmek...

Gerçekleştiriliyor mu?

Bunu uygulamanın yapıldığı illerde muhataplarına sormak gerek.

Bir de, kent yaşamının bütünselliğini, kimliğini ve tarihi değerlerini önemseyenlere sormak gerekir.

Yıllar önce idi, Gaziantep'te Türkiye Gazeteciler Cemiyetimizin düzenlediği eğitim seminerine konuşmacı olarak katılmıştım. İlk kez gidiyordum Gaziantep'e... Bu kahraman il halkımızın Kurtuluş Savaşı'nda gösterdikleri fedakârlığı anlatmaya gerek yok. Herkes biliyor. Kentte yaptığımız gezide çok sayıda müzeyi gezme/görme olanağı bulduk arkadaşlarla...

Gaziantep mülki ve yerel yönetimi tarihi değerlerin il için ne denli önemli olduğunu bildikleri için; geçmişten bugüne gelen/kalan değerleri korumaya alıp müzeler oluşturarak sergilemişler.

Tabii ki, Gaziantep'teki müzecilik anlayışı ve uygulaması alkışlanır.

Bir de yaşadığım kente döneyim... Osmanlı döneminde yapılmış,  önemsenen,"cephanelik" olarak bilinen tarihi binanın hemen yanına turistik amaçlı tesis yapılmasına izin veriliyor.

Tıpkı "Perhiz ve lahana turşusu..." olayı.

Ama, şunu unutuyoruz hep... Kentsel dönüşümü uygulayanlar bu konudan sadece kendilerinin sorumlu olduğunu, anladığını sanıyorlar. Oysa, onlardan, onların uygulamalarından çok önde tarihi, yerel tarihi bilenlerin bu konuda konuşup, kararlaştırıp uygulamaya geçmenin zorunluluğu var.

Şimdi soralım: Kentler tarihleriyle yaşarlar, önem kazanırlar. Kentsel dönüşüm uygulamalarında bu kentlerin tarihinde yer alan, rol oynayan kişilerin oturdukları evlerden geriye ne kaldı?

Bu konu bir katliam olarak gerçekleşti maalesef...

Yerel tarih katliamı...

Keşke "Kentsel dönüşüm" uygulamalarında bu olguyu/gerçeği düşünerek yapabilsek...