Düşünüyorum da, siyasi kadroların delege seçimlerine dolayısı ile yaklaşan kongre süreçlerine endeksli, göz yaşartan temposu!.. keşke diyorum yurttaşlarımızın sorunlarının çözümü noktasında da aynı duyarlılıkla dönüştürülüp, halka ulaşmanın kanalarının açılmasına katkı yapabilseydi.

Tabii ki benimkisi ütopik bir avuntu… siyasete türlü çıkarımlar uğruna katılan, özenle seçilmiş kadrolardan! böylesi bir özveri ve toplumsal vefa beklentisi içinde olmak, günümüzde ham hayalden öteye varmıyor bile…Taaa uzaklardan, geniş bir zaman dilimi içinden gelen bir  çığlık apansız uyandırıyor beni: “Güzellik bir başka geceye saklar köklerini ve başka bir günde yeniden doğar…”

Nasıl ki Sokrates’in ünlü “Oyları saymayınız, tartışınız.”  nitelemesi, bir avuntu olarak, zaman zaman sığınılacak bir liman olma özelliğini koruyor halen, benimkisi de işte öyle benzeri bir beklenti! Zira içinde bulunduğumuz sürecin dayatmaları ve siyasette nitelik olgusunun giderek belirleyici faktör olmaktan uzaklaşması karşısında, siyaset bilimiyle uğraşanlar bile bu koşullarda bir siyasi partide değil çalışmaya, kapısının önünden geçmeye dahi  cesaret edemiyorlar!..

Bu güvensizliğin kuşkusuz çok çeşitli nedenleri vardır. Ama siyasetçiye güvensizliğin temelinde yatan en önemli neden…  Fransız düşünür Jean Bonnet’in; Siyasette “bir şeyler yapmak isteyenler” ve “bir şeyler olmak isteyenler” in varlığıdır ve bir şey olmak için siyasete soyunanların “bir şey yapacaklarına ilişkin” güvence yoktur… tespitinde net bir şekilde ifade bulmaktadır.

Şişkin egoları, İş ilişkileri, Kimlik beklentileri ve tüm bunlardan öte özel görevlendirilmeler gereği yapılan siyaset! Kuşkusuz kirlidir, bataklıktır… Böyle bir kavrayışa saplanmış kişinin savrulması, yalpalaması, ilkesizleşmesi kadar doğal bir şey olabilir mi? Kişi mücadelesini öznel beklentilerine dayandırdığında hatalar ardı sıra gelecektir. Tersinin olabilmesi (Her ne kadar figüranlarla idare ediyor olsak bile) ancak çok iyi aktör olabilmesiyle doğrudan orantılıdır.

Bu sorunun panzehiri, siyaseti bir toplumsal sorumluluk olarak içselleştirmektir. Böylesi bir siyaset kültürüne toplumumuzun ziyadesiyle gereksinimi söz konusudur. Kişiselliklerinden arınmış siyasetçiler mücadeleyi belirlediklerinde, şimdiki hastalıkların önemli bir kısmı sağaltılmış olacaktır.

Kimlik beklentileri, İş ilişkileri, egoları, çıkarları ve tüm bunlardan öte özel görevlendirmeler gereği! Yapılan siyaset kuşkusuz kirlidir ve her tür tutarsızlığı üretecektir.

Siyasette erdem sorunu, günümüzün temel sorunlarının başında gelmektedir. Bu sorun yalnızca ülkemizle ilgili bir sorun da değildir; erdemsizliğin temel dayanaklarından birisi, siyasal mücadelenin, temelde, seçilme yarışına indirgenmesidir. Bunun için her yolun mubah sayılması… gerçekçi olmayan propagandalar, hamasete evrilmiş söylevler, mesnetsiz vaatler siyaset kurumunun genel özellikleri olarak karşımızda durmaktadır.

Tüm bunlar ve benzeri olumsuzluklar bir yandan insanları siyasetten soğuturken, diğer yandan ise siyasetin erdemli ellerde yükseltilmesi gereğini pekiştirdi… Yani anti-tez ile tez bıçak sırtında buluşmuş haldedir. Bugün neredeyse öyle bir noktaya gelindi ki, dürüst ve erdemli olmak, çıkara bulaşmama, kucaklayıp kapsayıcı olmak tüm ideolojik tercihlerin önüne geçer oldu…

İnsanlar artık siyasetçinin ne dediğinden ziyade, bu özelliklere sahip olup olmadığın araştırılmasına yoğunlaşmış durumdadırlar.

Bu nedenle erdemli insanların siyasette çoğullaşmaları, etkin ve yetkin kişilerin öncelikle yeterli olmaları siyasal tercihlerimizin öncelikleri arasında başat yer almalıdır. Bu amaca ulaşılabildiği ölçüde demokrasimizin güçlenmesi ve sürdürülebilir olması olanaklı olacaktır.

Siyasetten çıkarım, geleceği bugünkünden daha özgür ve eşit kılmayı hedeflemek olmalıdır. 21.yüzyılın mucizesi; iletişim teknolojilerinin tavan yapmasında değil, insan olmanın ne anlama geldiğinin kavranması sayesinde gerçekleşecektir.

Bu haklı ve zamanlaması da doğru talebin, ülke ve toplum çıkarları bağlamında bir kez daha değerlendirilmesinin zamanıdır dostlarım.

Gönlünüzce değerlendireceğiniz bir hafta sonu dileklerimle…