Piyonlar istedikleri kadar göbek atıp, “yüksek yüksek tepelere” şatolar inşa etme yarışını sürdürmeye devam etsinler! Artık Şahlar bile “mızrağın çuvala sığmadığını” timsah gözyaşları akıtarak itiraf etmekten bir başka çözüm yolu göremiyorlar.

Bilmem farkında mısınız? Kapitalizmin ve onun gayri meşru çocuğu Neo-Liberal politikaların, milyonlarca insanı işsizliğe, yoksulluğa, açlığa ve sefalete mahkûm eden çürümüşlüğünü lanetlemek “Patronlar Kulübü” nün son dönem kreasyonlarında öne çıkar oldu!

Bu “moda” nın yeniden gündeme taşınmasının nedeni, kapitalizm krizinin giderek daha bir görünür olması ve artık çelişkilerinin yama tutmamasıdır. Örneğin Uluslararası Araştırma Kurumlarının verileri ekonomik sorunların daha da ağırlaşarak artacağını açıkça işaret ediyorlar.

Böyle bir ortamda, tepkilerin hem Siyasal İktidarlara hem de toplumun yüzde 1’ini oluşturan Süper Sermayeye yönelme olasılığı oldukça yüksek.

Sorunun Kapitalizmde olduğu yönündeki ardışık açıklamalar, teorik bir tespit yada çözüm önerisinin ilk adımı olmaktan öte, aktörlerin işleyişteki rollerini perdelemeyi amaçlıyor… Varsıllar sorumluluğu dışarıya aktörsüz bir sisteme atıyor!

Koç Holding Başkan Vekili Ali Yıldırım Koç’un G 20 zirvesi öncesi düzenlenen B 20 (Business 20) zirvesinde yaptığı aşağıdaki konuşmasında;

“Eşitsizliğin ortadan kalkması için Kapitalizmin ortadan kalkması gerekir. Ben en azından eşitsizliğin “minimum” seviyeye indirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Gerçek sorun kapitalizmdir” itirafında bulunmuştur.

Ali Yıldırım Koç’un bu eleştirisi saf ve vicdanlı kulaklara ne de hoş gelmiştir değil mi? Ama gerçek hiç de öyle değildir, bu sözler tahtların da sallantıda olduğu bir büyük sıkışmışlığın en yalın ifadesinden başka bir şey değildir. Tıpkı, Kale Grup Yönetim Kurulu Başkanı ve İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay’ın, Ali Koç’un kapitalizm eleştirisine destek vererek;

“Kapitalizmin insanileştirilmesi”   gerektiği yönünde açıklama yapma gereği hissetmesi gibi…

Ve bu günah çıkartma ayininin finalinde en son noktayı, “Patronlar Kulübu” olarak ta ünlenen TÜSİAD’ nın 48.Olağan Genel Kurulunda konuşan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan koyuyor. Özilhan özetle;

“…Adeta dünyanın ekonomik ve siyasi karkası değişiyor. Küresel sistem tartışmaları tüm ülkelerdeki ‘karar vericileri’ derinden etkiliyor.

-Liberal demokratik düzenin Eşitlik ve Adalet getirmediği, sadece batının emperyalist politikalarına hizmet ettiği iddiaları birçok ülkede güç kazanıyor.

-Dünyanın ağırlık merkezi batıdan doğuya kayıyor. Bu sadece ekonomik güç açısından değil, siyasi ve askeri güç açısından, hatta kültürel açıdan da geçerli.”

Özilhan, son bir yıl içinde büyüme sağlamış ülkelerin pek azında Liberal ekonominin hakim olduğunu ve Çin’in devlet güdümündeki ekonomilerin, bir gün mutlak çökeceği inancını yerle bir ettiğini belirterek;

Liberal demokrasi, hukuk devleti ve piyasa ekonomisinin tüm dünyaya barış ve refah getireceği beklentisinin boş bir hayal olduğunu itiraf etmek durumundayız.

-Dünyanın ekonomik ve siyasi güç dengelerinin yeniden oluştuğu, adeta tektonik değişimlerin yaşandığı bu çağda, , değişim hızına ayak uydurabilmek için ülkelerin hızlı ve etkin karar alması gerekiyor.

-Değişime uyum sağlamak ve değişimin geniş kitleleri etkileyen sonuçlarıyla başa çıkmak için birçok ülkede, güçlü liderler dönemine gidildiğini görüyoruz!”

Konuşmasının son bölümünde “Peki bu durum Liberal değerleri anlamsızlaştırıyor mu?” diye soran Özilhan sorunun yanıtını şöyle verdi;

“Eğer uzun dönem eğilimleri açısından bakıyorsak, ki sadece kendi çıkarımızı değil çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini düşündüğümüzde mutlaka uzun dönemli bakmamız gerekiyor.

-Çoğulcu, Özgürlükçü, Demokratik rejimler dünyada Refah ve Barışı sağlamada açık ara önde…”

Sıkışmışlığın dayattığı bu “günah çıkartma ayini”nin ardından pir-ü pak olup, sanırsınız Amerika’yı yeniden keşfetmiş haspalarım!..

Artık bundan sonrası, hakkında kararlar alınıp, hükümler kurulan toplumun büyük kesimini oluşturan Yüce Halkımın kendi geleceğine dair saf belirleme tercihine kalmıştır.

İkiyüzlülüğün her türünden arınmış güzel bir hafta dileklerimle.