Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Konsolosluk’a girdikten sonra sır kayboluşu, sır olmaktan çıkıp bir cinayete doğru gittiği süreç çözülmeye başlandı.

Türk polisi başarılı bir işe imzasını atıyor.

Her şeyi, her ayrıntıyı tek tek değerlendirip kısa sürede sonuca gittiler.

Bir kere gazeteci Kaşıkçı’nın öldürüldüğü kesin lik kazandı.

Nasıl öldürüldüğü, nasıl ortadan yok edilmeye çalışıldığının da ayrıntıları ortaya çıkmaya başladı.

Bundan sonraki süreç yargının işi.

Türkiye, üzerine yıkılmaya çalışılan bu kamburdan kurtulmayı başarıyor.

Ve sonunda da başaracaktır.

NEDEN ACABA?
Ben de herkes gibi merak ediyorum.

Neden gazeteci Kaşıkçı Türkiye’de öldürüldü?

Neden eylem için Türkiye seçildi?

Neden bir başka yer değil de Konsolosluk’ta olay gerçekleşti?

Falan, filan.

Bu sorular mutlaka cevap bulmalı.

Yaşananlar açık seçik şunu gösteriyor, Türkiye üzerinde yeni bir oyun kurgulanmak isteniyor!

Ülke olarak hepimiz oynanan ve oynanacak olan oyunların karşısında tek vücut durmak zorundayız.

Dış güçler kırılganlığımızı anladıkları anda peşinen söyleyeyim hepimize geçmiş olsun.

KÜÇÜK AMA YANSIMASI BÜYÜK
Küçük dokunuşların bile çok önemi vardır.

Hele de yerinde dokunuşlar.

Aynı Akyazı’da Ortahisar Belediyesi’nin diktiği bayrak direği gibi.

Diyeceksiniz ki altı üstü bir bayrak direği.

Evet biz de size diyeceğiz ki ‘altı üstü bir bayrak direği ama o direkte al yıldızlı bayrağımız ve Trabzonspor bayrağı dalgalanırken, ruhumuzda ve kalbimizde ne fır tınalar yarattığını bir bilseniz.’

Ne diyoruz?

Vatan, bayrak, toprak, millet.

Var mı bundan ötesi?

Trabzonspor da bizim olmazsa olmazlarımızdan birisidir.

Ortahisar Belediyesi tarafından Akyazı’ya dikilen bayrak direği küçük bir dokunuştur ancak ruhumuza ve gönlümüze yapmış olduğu etki çok büyüktür. Belediyecilikte yapılan bu dokunuşlar o belediye ile ilgili şehirde veya ilçelerde yaşayan insanlarda mutlaka bir iz bırakır.

KİME İNANALIM? 
Ben söylemiyorum?

Kim söylüyor?

Oda başkanları.

Ne söylüyorlar?

İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Gülcemal ile ilgili söyledi, “Yapılan dolgu bilimsel olarak yapılmıyor.”

Makine Mühendisleri Odası Başkanı Şaban Bülbül de şunları söylüyor: “Trabzon doğal gazda sınıfta kaldı.”

Diğer taraftan Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu doğal gaz gitti diye billboardlara afiş astırıyor.

Sahi biz neye inanalım?

Kimin dediğini kale alalım?

Büyükşehir Belediye Başkanı yalan söyler mi?

Söylemez.

Peki oda başkanı yalandan açıklama yapar mı?

Yapmaz.

Şimdi gelin de çıkın işin içerisinden.

YAPANIN YANINA KAR KALIYOR
Ne bekleniyordu ki?

İmar Barışı çıkınca olan oldu.

Yaylalar adeta mahallelere döndü.

Neredeyse ilçeye dönüşüverecekler.

Buradan yazıyorum.

Bakın görün zaman içerisinde yapılaşma daha da çok artacaktır.

Kimse bunun önüne geçemeyecektir.

Her geçen gün o güzelim yaylalarımıza yeni yeni binalar ve evler yapılmakta.

Ne diyoruz?

“Gardaş, yapanın yanına kar kalıyor, siz de yapın.”

ÇOK ZOR MUYDU? 
Beşirli sahilindeki koku nihayet giderildi.

Vatandaşlar rahat bir nefes aldı.

Çok önemli bir iş de yapılmadı.

Biriken pis su kanal açılarak denizle buluşturuldu.

O su sirkülasyon yani devir daim olunca koku da böylelikle gitmiş oldu.

Bu kadar basit bir işlem yapıldı.

Bunu orada çalışanların, oradan sorumlu olan birim amirlerinin, orayla ilgili makam ve mercilerin neden yapmadıklarını, neden görmediklerini hala anlamış değilim.

Ondan sonra, Büyükşehir’e eleştiri getirilince ‘vay efendim bunda kasıt var’ deniliyor.

Halbuki en doğru yol eleştiriyi yapana değil, eleştiriyi getirtene bakmak değil midir?

Demek ki iyi bakınca iş çözülüp yapılıyormuş.

HER ŞEY BİTTİ DE!
Ülkede o kadar sorun var ki.

Hangisini sayalım?

Hangisine yorum getirelim?

Her şeyi bir kenara bıraktık.

Hurra diyerek Andımız’a yöneldik.

Tek sıkıntı Andımız oldu!

Andımızla ilgili önüne gelen konuşuyor.

Önüne gelen açıklama yapıyor.

Yahu bir durun!

Şimdi de Andımız yüzünden mi bir ayrışma yaşayalım.

Yazık, günah ya.

Var mı bize benzer böyle bir başka ülke?