Seçim heyecanı gümbür gümbür...
Seçime bir yıldan daha fazla zaman var ama, işini bilen için her dakika seçim yapılacak gibi tetikte olmak var. AKP'nin önce ilçe kongrelerini, ardından gençlik ve daha sonra da kadın kolları kongrelerini yapması neyin işareti olabilir.

Bu bir heyecan mı, yoksa korku mu?

Seçimlerin zamanında yapılacağını söyleyen bir partinin böyle bir sınava bir yıl varken kongrelerini tamamlayıp "tam siper seçim" yapmasını muhalefet taktik olarak yorumlayıp erkenden de erken bir "baskın seçim" olacağı yorumunu yapıyor.

AKP'nin işi sağlama alma anlamında MHP lideri Bahçeli'nin "Seçim ittifakı" çağrısına da  "Hadi olsun..." nazını yaparak evet demiş bulunuyor. Siyaset kulisleri bu seçim ittifakından MHP'nin mi, yoksa AKP'nin mi karlı çıkacağı konusunda şimdiden yorum üzerine yorum yapıyorlar. Ama siyaset rüzgarının seçime kadar daha nice siyasal olaylara gebe olduğunu bilenler "Gün ola, harman ola" yorumunda bulunuyorlar.

ABD kıvırıyor!
Türkiye'nin güney sınırına yuvalanmak isteyen PYD/YPG terör gruplarını önce silah ve savaş araç/gereci vererek açıkça destekleyen ABD, şimdi dansöz kıvırması yapıyor. Türkiye'nin kararlı tutumu karşısında ne diyeceğini unutan Coniler, şimdi de dondurmayla çocuk kandırır gibi, kırk dereden su getirip konuyu kapatmaya çalışıyorlar.

İnanırsam ne olayım. ABD'nin niyeti kıvırıp kıvırıp kafamızı karıştırmak ve Suriye'de törer  gruplarını yerleştirmek... Çocuk mu kandırıyor bu ABD?

Anayasa mahkemesi hava aldı!
Vallahi, şu ülkenin hukuk düzeni nereye gitti? Ya yok mu gören? Birisi bulup da sahiplense...

Anayasa Mahkemesi'nin kararını tanımayan yerel mahkemesi de var bu ülkenin.

Bir kavram kargaşası içinde kim ne diyeceğini bilmiyor. Hukuk düzeninin işlerliği, hukukun yerleşmesi, hukuksuzluğun olmaması için kurulan Anayasa Mahkemesi'ne verdiği kararıyla karşı duran yerel mahkeme hukuk tarihinde de yerini aldı. Peki, iki mahkemenin böyle birbirini tekzip eden kararlarına kim işlerlik getirecek. Yani bu hukuksal kördüğümü kim çözecek.

Valla biri çıkıp da  "Eeyyyy!.." çekemiyor mu bu hukuksuzluğa.

Bu keşmekeşin sona erdirilmesi için halkoylamasında mı yapsak acaba?

Gaaaaak!.. Gaaaaak!.. Ne oluyor yaa?
Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararı  yerel mahkeme  dinlemiyor, yani dikkate almıyor.

Görülmüş iş değil... Olur iş de değil. Hani, Anayasa Mahkemesi hukuk düzeninin en üst  kuruluydu? Ne oldu da kararı dinlenmiyor? Peki,  Hakimler Savcılar Kurulu kendisinin atadığı bir hakimin (aslında yargıç) verdiği kararı yerinde bulmayan Anayasa Mahkemesi'ni tanımazlığına niçin susuyor anlaşılır gibi değil.

Acaba bu denli bir direniş karşısında şaşkınlıktan dilini mi yuttu, diye düşünenle de var bu arada.

Şimdi ayıkla pirinçsin taşını, ayıklayabilirsen...

Peki ne olacak?

Şaşılacak şey, her olayda olduğu gibi bunda sırıtıyor.

Eğitimi yerine oturmamış, tarımı ihmal edilmiş, sanayisi gelişmemiş, son olayda olduğu gibi hukuk alanında uygulamalarıyla zayıf almış bir ülkenin bu durumuna hiç de şaşmamamız gerekir.

Çünkü, bizim demokrasimiz de gelişip rayına oturtamamış bir türlü...

Yani, yukarıdaki olayı doğal sayıp, herşey gibi hukuk düzeninin de zamanla gelişip yerleşeceğini mi düşünelim şimdi.

Valla, düşün-düşünme... Mandıracı amcanın dediği gibi, "Bu yayığun ayranı böyle olıyı..."" deyip konuyu kapatalım isterseniz.

Hoppalaaa!...
Temel tanık olarak mahkemede yemin ettikten sonra dinleniyordu. Hakimin, anasının adını sorması üzerine o da hakime sorar;

- Benım anamun adıni mi soraysın hakim bey?  Hakim biraz bozulur ve;

- Yok benimkini... der. Bunun üzerine Temel rahatlar;

- Haçan hakim beyim, ben senın anağın adıni nasi bilecoğum? deyince mahkeme salonunda hahkaha tavan yapar.

Beni etkilemeyi...
Enflasyonun iki rakamlı olup üçlü rakamları zorladığı dönemler..

Herkes akaryakıta yapılan dizi zamlardan yakındığı günlerde Şoför Temel'e sordular:

-Ula sen da bişe de!..

Temel her zamanki gırıgırıyla bakar olaya;

-Ula diyecek bişe yok ki... Ben enflasyon mu nedur bilmeyrım. Her zaman 100 liraluk alıydım. Habunın neresunde hau deduğuz?