Ben gelmedim dava için,
Benim işim sevgi için,
Dost’un evi gönüllerdir,
Gönüller yapmağa geldim.

Bir kişinin kalbini kırmak Kabe’yi yıkmak gibidir.

Yere göğe sığmayan yaradıcının, kulunun kalbine sığdığını kabul eden bir inanca sahibiz.

Dost’un evi gönüllerdir derken Yunus Emre, kulun kalbinin Yaradıcının evi olduğunu vurgular.

Bu sebepten kalp kırmak yaradıcının evini yıkmak gibidir.

Gönül Calab’ın tahtı,
Calap gönüle baktı,
İki cihanı berbattı,
Kim gönül kırmış ise dizeleri de Yunus’a aittir.

Dünyaya kavga etmek, tartışmak, dava gütmek için gelmedik.

Kardeşlik, dostluk, iyilik ve sevgi duygularını yaşamak için geldik.

İyi insanı sevmek, hepimizin görevi. İnsan eşrefi mahlûkat yani yaradılanların en şereflisi ve en güzel surette yaradılmış olanı. İnsana bakıp onun sanatkârı olan yaradıcıyı görmek için bu dünyadayız. Yaradılanı, yaradandan dolayı sevmek bizi o yaradıcıya götürür.

Tıp insanı tüm yönleri ile inceler. İnsan sağlığına hizmeti esas alır. 

Doktorlar, insanın yaşaması için ellerinden gelen her şeyi yapmak zorundadır. 

Tüm insanlığın, insanın yaşatılması için seferber olması gereklidir. ‘Bir insanı kurtaran tüm insanlığı kurtarmış olur’ kutsal kitabımızdan bir ayettir.

Günümüzde insanlığın nüfusunun beşyüz milyona indirilme planları ancak insanlık düşmanlarının yazdığı bir senaryo olabilir. Komplo teorisi düzeyindeki bu düşünce, kötü ruhlu insanların hezeyanlarını yansıtmaktadır.

Tüm çabamız insanın iyiliği için olmalıdır. İnsanı tanımak ve sevmek esastır. 

Sevgi, mutluluğun da anahtarıdır. 

İnsanı severek mutluluğa çok çabuk ulaşırız.