Trendyol Süper Lig'de 37. hafta heyecanı Trendyol Süper Lig'de 37. hafta heyecanı

Halil Kurnaz gençliğinde Trabzon Tekel Bölge Müdürlüğü’nde işçi olarak çalışırken, bir yandan da amatör olarak futbol oynuyordu. Forvet oynarken daha sonra solbeke evrildi, etkili şutları ve asistleri olduğu, zaman zaman da güzel goller attığı için ona ‘Müller’ lakabı takılmıştı. 29 yaşındayken Yolspor’dan Sebatspor’a transfer olarak profesyonel sözleşmeye imza attı.  

Şöhreti artmaya başladı ama o Tekel’deki işini bırakmadı. Öğlene kadar tütün balyalarını sırtlayarak taşır, öğleden sonra da o dönem 2. Ligde mücadele veren kırmızı-beyazlı takımla antrenmana çıkardı… Bu ilginç futbolcu yaşam öyküsünü, arkadaşımız Kamil Anahar tam 39 yıl önce haber yapmış, Karadeniz gazetesinin spor sayfalarına manşet olmuştu.Kurnaz ve Anahar, tekrar buluştu.

NECMİATİ’DE BAŞLANGIÇ 

“1954 Trabzon doğumluyum. Zor bir çocukluk yaşadım. Ortaokul 2. Sınıftayken okulu bırakmak zorunda kaldım. Çeşitli işlerde çalışırken 16 yaşında Necmiati’de futbola başladım. Eski adıyla Karayolları Sahası, şimdiki adıyla Ahmet Suat Özyazıcı Stadına yakındı evimiz. Arkadaşlar ile sürekli bu sahada futbol oynardık. Bir gün Necmiati’de oynayan Hatay Yurdakul abi maçımızı izlemiş, beni beğenmiş. Geldi konuştu, hemen bana lisans çıkardı. Bu takımda gerçekten güzel günlerimiz oldu.” 

GERD MÜLLER MEŞHURDU! 

“Amatör oynarken çok güçlüydüm, iyi de çalışırdım. Zaten hayatım boyunca hep çok çalışırım. Amatördeyken forvettim. Çok gol atardım.. O dönemde Almanya’da meşhur bir santrfor vardı; Gerd Müller. Herkes onu ve gollerini konuşurdu. Ben de çok gol atınca arkadaşlarım Müller aşağı, Müller yukarı, bana öyle seslenmeye başladılar. Sonra o lakap üzerime kaldı, sürekli kullanıldı. Daha sonra solbek oynattı hocalarım beni. Savunmaya oyuncusuydum ama hücuma çıkmayı çok severdim. O mevkide de asistlerim, ortalarım, zaman zaman da gollerim vardı.” 

22 OLMADI, 29 YAŞINDA GERÇEKLEŞTİ 

“Necmiati’den sonra Tekelspor’a geçtim, o dönemde sosyal güvencemiz gerçekleşti. Ardından Yolspor’la Trabzon 1. Amatör Küme şampiyonu olduk. Samsun, Erzincan ve Elâzığ gruplarında mücadele ettik ve Türkiye dördüncülüğünü kazandık. Yolspor’un unutulmaz yöneticisi Osman Saka abi, benim Yolspor’da futbola devam etmemi istiyordu. 22 yaşındayken Sebat beni istemişti ama vermemişti. Ama 1983 yılında Sebatspor yine istedi, efsane Başkan Kazım Kolot bu kez ısrar etti ve 29 yaşındayken profesyonel oldum.” 

Müller Halil: Çok yoruluyordum ama rahmetli Temel Barutçu beni dinlendirirdi 

ÖNCE TÜTÜN BALYALARINI TAŞIR, SONRA ANTRENMANA ÇIKARDIM! 

“Artık profesyonel olmuştum, ama Tekel’deki işimi bırakmak istemedim. Bir yandan ekonomik durumumuz kötüydü, diğer yandan da iyi arkadaşlık vardı orada ve o işi seviyordum. Sabah işe gider, öğlene kadar tütün balyalarını sırtımda taşıyordum. Gerçekten çok yoruluyordum ama futbolu da çok seviyordum ve büyük bir heyecanla öğleden sonraki antrenmana giderdim. Teknik Direktörümüz rahmetli Temel Barutçu idi, durumumu bildiği için beni dinlendirirdi, fazla yüklenmezdi. Allah razı olsun ondan.” 

HAYALİMİ GERÇEKLEŞTİREMEDİM! 

“Sebatspor’da aslında başarılı idim, takıma çok katkı verirdim. İyi de oynardım. Her Trabzonlu gibi benim de tek hayalim Trabzonspor’da oynamaktı. İyice yaklaşmıştım aslında ama bu işte bana yardımcı olacak çok çevrem yoktu! Ayrıca yaşıma da takılmış olabilirler halbuki çok dinç ve güçlü bir oyuncuydum. Ne oldu tam olarak anlam verememiştim ama o büyük hayalimi ne yazık ki gerçekleştiremedim.” 

TEKMEYE KAFA ATAN ÇOKTU! 

“Giresunspor ile oynuyoruz. Bir orta geldi, ben topa uçarak kafa vurdum. Rakip oyuncu da hamle yapmış, sert bir şekilde kafama vurdu. Bir süre adeta dünyadan koptum, küçük bir sarsıntı geçirmişim. Sonradan kendime gelince arkadaşlarım gol attığımı söylemişlerdi. Maçta kazanmak için çok mücadele verirdim ve hiçbir şeyden kaçınmazdım. Çok canım yanmıştır maçlarda, çok darbe almışımdır ama kolay kolay pes etmezdim. Sadece ben değil, tekmeye kafa atan çoktu bizim dönemimizde!”

ZİNCİR DEĞİŞTİRMEK BANA KALDI! 

“Tekirdağ’a deplasmana gidiyoruz, hava çok kötü, kar yolları kaplamış. Otobüs şoförümüz rahmetli Özdemir abi. Yavaş yavaş gidiyoruz ama yollar kar buz, otobüs kaymaya başladı. Zincir takılması gerekiyor, koca otobüste anlayan kimse yok, iş bana kaldı. Kalecimiz Erdoğan’ın eldivenlerini alıp lastiklere zincir sardım, hayatımda o kadar üşüdüğümü hatırlamam. Ama sonrasında o sayede rahat bir yolculuk yaptık. Kulübün malzemelerine aşırı değer verirdim, zaten herkes öyle olmalı. Mesela maçların devre arasında herkes dinlenirken, ben rahmetli malzemecimiz Ayaz Salih abimizin yanında getirdiği aletlerle kramponları tamir ederdim.” 

YABANCI ÜZÜNTÜSÜ 

“Trabzonspor’un başarılı olması için ilk 11’nin 5-6’sı Trabzonlu olmalı. Veya onlara, burayı tamamen benimseyen yerli futbolcular eklenmeli. Başkan ve yöneticiler bu futbolculara yönetici gibi değil, ağabey veya bir baba gibi sarılmalı. Maalesef Trabzonspor’a alınan yabancı futbolcular nedeniyle üzüntü içindeyim. 50 yabancı geliyor, 2’si başarılı oluyor, onunla avunuyoruz. Yazık günah değil mi?” 

AT ŞURAYA İMZA! 

“Bizim nesil, transferde fazla konuşmazdı. Biz pazarlık nedir bilmezdik. Başkana ya da ilgili yöneticiye güvenirdik. Bize bir kağıt getirirler, ‘at şuraya imza’ derler, ses çıkarmazdık. İmkanlar ölçüsünde bizim hakkımızı verirlerdi, inanırdık onlara. Kazım Kolot abimiz ücret olarak ne biçmişse onu alırdık mesela. Az diye hiç itiraz etmezdik. Büyük bir sevgi, kulübe bağlılık vardı. Şimdiki oyuncular çok farklı, onlarca kat fazla para kazanıyorlar!” 

MONTELLA İYİ ÖRNEK 

“Kardeşten daha öteydi takımdaşlık. 40 yılık arkadaşlarımızla yine aynıyız. Takım olmak zaten birlik ve beraberlikten geçer. Teknik direktör tabi ki çok önemli. Mesela rahmetli Temel Barutçu abi için her şeyimizi ortaya koyardık. O da bizi aynı duygularla severdi. Teknik direktör oyuncusuna yukarıdan bakmamalı, kibirli olmamalı. Bunun örneğini milli maçlarımızda gördük. İtalyan Teknik Direktör Montella en güzel örnek. Futbolcusuna nasıl sarılıyorsa futbolcu da ona öyle karşılık veriyor. Böyle teknik adam için futbolcu kazanmak için her şeyini ortaya koyar.’’

Kaynak: Kamil Anahar - Karadenizde Sonnokta