Ülkemizde medyanın yaygınlaşması ile özellikle aile içi, cemiyet hayatında ve sokaklardaki şiddet haberleri herkesi insan olarak rahatsız etmektedir. Bu konuda özellikle “kadın hakları” meselesi ön planda yer alırken bu konsepte destek vermenin gereğini düşünenler sadece kadınların değil erkeklerin de ve de hatta herkesin bir takım haklara sahip olduğunu unutmamalıdır. Burada bozulan Avrupa’nın kendi düştüğü ahlaki batağa bizleri de çekmeğe çalıştığına dikkat etmek gerekir.
Hanımına baskı uygulayan erkekler yanında, kocasına baskı uygulayan hanımları da atlamayalım. İlle de (dövmek) fiilini ön plana almamak gerekir. Meselâ bir erkeğin işsiz kalması halinde veya gelirinin tahditli olması durumunda onu habire harcamaya teşvik eden bir bayan unutmamalıdır ki erkeğine en büyük psikolojik baskıyı uygulamaktadır. Bugünlerde ne yazık ki özellikle orta eğitim kurumlarında öğretmenler öğrencilerine adeta mahkum edilmiş “dersini anlat çık dışarı” pozisyonuna düşürülmüş eğitim ve ahlak kurallarının uygulanması hepten pas geçilmiştir.
Günümüzde sokakları dolduran öğrencilerin halleri ve tavırları maalesef ortadır. Elbette öğrencinin aşırı şiddete maruz kalması, sebep ne olursa olsun çocukların evde şiddete maruz bırakılarak psikolojilerinin bozulur duruma gelmesi hiç kimsenin onaylayacağı ve takdir edeceği bir durum değildir. Fakat oğluna ve kızına disiplin getirmeye çalışan mantıklı ebeveynlere Avrupa ahlakını örnek göstererek set çekmek bizim ahlak kural ve anlayışımıza asla uymaz. Bendeniz geçen hayat dönemlerimde tanıştığım ve muhatap olduğum Avrupalı, Amerikalı ve diğer sözde modern millet mensupları ile yaptığım görüşmeler ve sohbetlerde onlar bizim aile, komşuluk, arkadaşlık ve vatandaşlık bağlarımıza hasret ve hayran iken ben Avrupa’nın “fifi” ahlakını almaya asla tevessül etmem ve de takdir de etmem. Bu denli oldum olasıya serbest ahlak(!) mantığı ile Avrupalının çocuklarının ve bizde onlara benzemeye çalışan ailelerin çocuklarının durumları ulu orta ayan ve beyan. Aile rahatsız, mahalle rahatsız cemiyet rahatsız. Hayır aile terbiye ve kuralları sınırsız olamaz.
Eşler birbirlerine saygılı olmak zorunda elbette, amma her hanım evinde istediğini yapar, istediği zaman sokakta, barda, kafelerde istedikleri ile gezer tozar(!) bize göre yok böyle bir şey. Ha, elbette erkeklerinde hanımlarına karşı da sadakatte vardır yükümlülükleri.

Ne dedik? Ailede karşılıklı saygı sevgi, sadakat ve kurallar vardır. Çocuklar da bu kurallara uymalı, uymayanları elbette uydurmak gerek. Mümkün ise önce nasihat ön plana alınmalı. Ne güzel demiş bizim eski bir şairimiz “Nush (nasihat) ile uslanmayana etmeli tektir(İkaz), tektir ile uslanmayanın hakkı kötektir.” Valla bu milletin Avrupalının dayattığı sözleşmelere falan ihtiyacı yoktur. Bizim ata yadigârı ve dinimiz kuralları bizim için yeterli ve gereklidir. Bu çizgilerin dışında kuralları kendi tarafına yontmaya çalışmak her iki taraf için de yanlıştır. Bir de “cinsel şiddet ve mağdurları” konusu var ki, kimse ile sözleşme yapmaya gereği olmadan bizim kültürümüzün reddettiği bir sorundur. Elbette bunlar da tembihat, telkin ve nasihat artı eğitim ile çözülebilir. Zorlama ve istismar durumlarında ortada kanuni mercilerin müdahalesi ile bu konulara el konulması elbette şattır. Bence burada nakıs ve zaaf içinde olan adli uygulamaların gevşek ve yetersiz olmasıdır.
Bu da elbette ayrı, üzerinde geniş olarak durulması gereken önemli bir konudur.