Fatih'in fethettiği, Yavuz'un valilik yaptığı, Kanuni'nin doğduğu, kadim şehir ünvanlıyla ilişkilendirilmiş olması bakımından, önemli bir şehir olan Trabzon'un, bugününü arayacağız dersem, yanılmış olmayız.

Bu şehirde, neler oluyor ile her gün kendimizi sorguluyor, ertesi günü olunca, aynı düşünce ile sorgulama içine giriyoruz.

Millet olmanın, toplum bilincindeki yeri hiç kuşkusuz, geçmiş ile ilintili olduğu gibi, geleceğin de bu şekilde oluşum içine dahil olacağı kuşkusuzdur.

Dört bin yıldır, bilinen tarihi ile geçmişe sahip bu ildeki çok sayıda ecdat yadigarları yok edilmekte, ettirilmektedir.

Bu açık ve net gözlem ile Trabzon karanlığa itiliyor dersek, yanılmış olmayız. Bu gerçekler ışığında, yok edilmesi için açık ve örtülü ecdatlarımızın eserlerini yok etme faaliyetleri, bu özelliği yüksek ilde açıkça gözlenmektedir.

Trabzon'un yüksek misyonu, ecdadımızın eserleri, camiler, mescitler, çeşmeler, hanlar, hamamlar, su kemer ve köprüleri, tarihî eser özelliği yüksek evler ve konakları çok itinalı onarmak, koruma ortamına almak varken, ilgisiz bırakıp kaderine terk ettirilmesi ciddiyetsiz bir durumdur.

Aksine, bu ildeki tüm kilise ve manastırları çok büyük paralarla, en ince ayrıntısına kadar onartıp, ilavesiyle ve yer genişlemesi sağlamanın, akılda ve mantıkta yeri yoktur.

Kendi geçmişini unutanın, geleceği olmaz düşüncesiyle mutlaka ve mutlaka ecdatlarımızın eserlerini gün yüzüne çıkarmak için çok çaba sarf edilmesi gerekiyor.

Bir diğer önemli husus ise, milli ve maneviyatımızı derinden yaralayan, Sümela Manastırı’nda 15 Ağustos’ta yaptırılacak 9’ncu ayin, vicdanlarda yaralar açmıştır.

Evet, bu kadim kentin müstesna insanlarının gözünün içine baka baka, çok büyük paralar harcanarak ve aslından uzaklaştırılan Sümela'nın, tarihsel özelliği bilinçli olarak yanlı ve yanlış yönlendirmeleri ile Trabzon'u sürekli olumsuz şekilde gündemde tutmaktadır.