Trabzon Tabakhane vadisinde otopark düzenlemesi için kazı çalışması yapılan alanda birtakım tarihî eser bulgularına rastlanılmasıyla başlayan süreç ilmî çalışmaya dönüştürülüp milattan sonra 2. yüzyıl Roma dönemine dek uzanan sur kalıntılarına ve sütunlara ulaşıldı. Bu keşif şehrin genelinde büyük heyecan yaratarak Trabzon’un geçmesinin ortaya çıkarılmasında bir başarı olarak görüldü. Trabzon Büyükşehir Belediyesi Başkanı Murat Zorluoğlu da geçen gün yaptığı açıklamada bu keşfin önemine değinerek çalışmaların genişletilip orada bulunan tarihî eserleri tamamen gün yüzüne çıkaracaklarını ve çalışma sonunda Kültür Bakanlığının desteğiyle de orasının açık hava müzesi olarak halka açık işlev göreceğini söyledi. Bu tür arkeolojik kalıntıları yol güzergâhlarına ve binalara kurban ederek üzerine beton döküp kapatan yöneticilerin çokça görüldüğü ülkemizde Zorluoğlu’nun bu ilgisi oldukça önemlidir. Ancak dikkatimizi çeken iki durum söz konusudur ki ilgili eleştirilerin muhatapları da Trabzon Müze Müdürlüğü ile Kültür ve Turizm Bakanlığıdır.

Trabzon Müze Müdürlüğü İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün verdiği yetkiyle Tabakhane vadisindeki arkeolojik sondaj çalışmalarının başkanlığını yürütmektedir. Müdürlüğün görevlendirmesiyle KTÜ Sanat Tarihi Bölümünden Prof. Dr. Mehmet Yavuz bilimsel danışman olarak görev yapmaktadır. Kazı çalışmalarının yürütülmesinde arkeologların bulunmamasıy- sa büyük eksikliktir. Bu tür ilmî kazılar özellikle arkeologların gözetimindeki bir ekiple ve hassas aletlerle yapılır. Ancak Tabakhane vadisindeki kazı çalışmaları inşaat işçilerinin ellerine kazma, kürek ve hilti verilerek yapılmış ve hala da yapılmaya devam etmektedir. Bu şekilde bilinçsiz personelle yapılan çalışmaların tarihî eserlere ve yapılara kalıcı zararlar verilerek sonuçlandığına dair birçok örneği içimiz acıyarak haberlerde sıkça görüyoruz. Oysa KTÜ Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü kazı çalışmalarına destek verecek personeli bünyesinde barındırmaktadır. Trabzon Müze Müdürlüğü hassaslık ve en önemlisi de tecrübe gerektiren bu tür kazı çalışmalarına arkeologları dâhil etmeli ve onların yönlendirmelerini dikkate almalıdır.

İkinci eleştiri konusu ise doğrudan Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı bağlamaktadır. Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüklerinin üyeleri hukuk, mimarlık, sanat tarihi, arkeoloji ve şehir bölge planlama alanlarından Bakanlık tarafından atanan kişilerden oluşmaktadır. Peki, bu üyelerin içerisinde neden tarihçi bulunmamaktadır? Kültür varlıklarının tespit ve tescilinde tarihî bilgi ve birikim önemli değil midir? Trabzon’daki gibi kazı çalışmalarıyla ortaya çıkarılan tarih eserlerinin tarihî dönem içerisindeki yerinin ve öneminin açıklanmasında tarihçilerden neden faydanılmamaktadır? Yoksa tarihçiler belli gün ve yıldönümlerinde konferans veren ilim adamlarından ibaret görülüp saha çalışmalarında yer bulamayacakları mı düşünülmektedir? Eğer öyleyse Kültür ve Turizm Bakanlığı büyük bir yanlışlık içerisindedir. Hele hele geçmişi eskiçağlara dek uzanan ve önemini günümüze dek kaybetmeyen Trabzon gibi bir şehrin tarihiyle ilgili çalışmalarda tarihçilere danışılması zaruret taşımaktadır. Üstelik KTÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Trabzon tarihi alanında çalışan birçok öğretim üyesine sahip bulunmasının yanında yine üniversite bünyesinde Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü de bölgeyle alakalı tarih araştırmalarını yürütmektedir. Dolayısıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı ilgili yönetmeliği değiştirerek Koruma Bölge Kurulu Müdürlükleri üyeleri arasına tarihçileri de dâhil etmelidir.

Trabzon’un tarihî zenginliklerinin özenle ortaya çıkarılması ve insanlığa sergilenmesi hepimizin dileğidir. Bunun için de ilim adamlarının ve bürokrasinin en iyi ve verimli şekilde işleyen kolektif bir çalışma mekanizması meydana getirmesi elzemdir.