Bizim kültürümüz hoşgörü anlayışı üzerinde şekillenmiştir. Yaratılanı yaratandan dolayı hoş görürüz. Küçükleri yaramazlıklarından dolayı hoş görürüz. Sabah ilk dersine yetişemeyip, sebebi sorulduğunda yüzü kızararak; annesi ile ineklerin bakımını yaptığını söylemeyen evlatlarımızı hoş görürüz.

Kasıtlı olmadan yanlış yapanları hoş görürüz, ancak;  tertemiz sokaklarda, tertemiz havayı teneffüs ederken hiç çekinmeden yerlere affedersiniz tükürenleri hoş görmüyoruz. Uzunsokak’taki, Maraş Caddesi’ndeki, Kunduracılar’daki tabela kirliliğini hoş görmüyoruz. Çöpleri alınmış çöp kutularının etrafında bırakılan ve önemsenmeyen kalan çöpleri hoş görmüyoruz. Sahil boyunca uzanan yürüme yolu devamınca, paslanmış, işlevini kaybetmiş tabela ve direkleri hoş görmüyoruz. Sahil yolu, deniz kenarındaki tahkimat betonlarının aralarına doldurulmuş çer-çöp-pet şişe yığınlarını hoş görmüyoruz. Normal hızla gitmesi gereken güzergâhta hızlı gittiği için, ikide bir kornasına asılan anlayışları hoş görmüyoruz. Kim tarafından yapılırsa yapılsın;  İlla muhalefet olsun diye takdir edilmesi gerekli çalışmaları eleştirmeleri hoş görmüyoruz. Mesela, meydan ve çevresinde yapılan yeni iyileştirme çalışmalarını çok ta hoş görüyoruz.

Ve yine, açılan her işyerinin ve yapılan her büyük yapıların isimlerinin, içinde yaşayanların bile anlamını bilmediği, bilmeye de asla gerek görmediği İngilizce kelimelerden oluşmasını hoş görmüyoruz. Nezaket kültürümüzün yok edilerek, yerine senli-benli hitap ve ifadelerin kullanılmasını hoş görmüyoruz. Büyüklerimize karşı saygımızdaki, küçüklerimize karşı sevgimizdeki eksiklik ve vurdumduymazlıkları hoş görmüyoruz. Bize ait bütün kültürel değerlerin “üvey evlat” muamelesi görmesini hoş görmüyoruz. Mahalle kültürümüzün, mahalle arkadaşlığının artık kalmadığını hoş görmüyoruz.

Çocukluk kavgaları yerine, bitmez tükenmez siyasi kavgaların her gün devam etmesini hoş görmüyoruz. Sadece kendi çıkarı için her türlü siyasi farklılığı kendisinin temsil ettiğini söyleyerek insanları aldatan tutum ve davranışları hoş görmüyoruz. Her şeyin gösteriş ve üstünlük yarışına çevrilerek, tüketim kültürünün itibar olarak algılanmasını hoş görmüyoruz. Komşuluk ilişkilerinin artık yeni nesil tarafından bilinmemesini hoş görmüyoruz.

Aynı apartmanda yaşayıp birbirlerini tanımayan komşuların eksikliklerini hoş görmüyoruz. Yetişkin kızlarımızın ağızlarında tüttürdükleri sigaralarla adeta geçit merasimi yapmalarını hoş görmüyoruz. Ağzında sakız bulunan herkesin aklına geldiği ilk anda onu yere atarken, kuşların yiyecek diye gagalayıp ağzına yapıştığı için ölümüne sebep olan düşüncesizlikleri hoş görmüyoruz.

Bugün git, yarın gel anlayışını hala ısrarla devam ettirmeyi değerli bilinmek olarak sahiplenmiş olanları hoş görmüyoruz.

Medeni olan her davranışı, çevreyi temiz tutma, doğaya sahip çıkma anlayışını, insanlarla birlikte bütün canlıların, yaratanın yaratılış gayesine uygun olarak yaşama haklarına saygıyı, bizlere verilen her türlü nimetin değerini bilme inancını ise hep birlikte hoş görmeliyiz.

Sonuç olarak, güzel ve doğru olanları hoş gördüğümüz kadar hoş görülürüz.