SONNOKTA RÖPORTAJ - Eski Trabzon Belediye Başkanı Hasan Melek, A’dan Z’ye şehri yorumladı. Melek, belediye yönetimlerinden şehrin ihtiyaçlarına, demiryolundan Trabzonspor’a kadar birçok konuda açıklamada bulundu.

İşte Melek’in gazetemize yaptığı açıklamalar…
“Ben politikacı değilim fakat Trabzon’da doğdum, büyüdüm ve halen hayatım devam ediyor. Eski Trabzon’u özlüyorum. Eski Trabzon küçük bir kentti ancak bu küçük kentte herkes mutluydu. Zamanla Trabzon ekonomik hareketliliğini kaybedince büyük firmalar da Trabzon’u terk etti ve insanlarımız da göçe başladı. Bu göçün yarattığı boşluğu da kırsaldan ve çevre illerden gelen insanlar doldurdu. O eski ahengi ve düzeni ne yazık ki Trabzon yeniden bulamıyor. Çünkü şehirleri şehir yapan ve onlara kimlik kazandıran içinde yaşayan insanlardır.”

Melek, Sorumlu Yazı İşleri Müdürümüz Selahattin Özcan’a konuştu

ÇOK ÜZÜLÜYORUM
“Bugün Trabzon’un geldiği noktaya çok üzülüyorum. 1944 yılından beri basında demiryolu konusu devamlı gündeme geliyor. Fakat seçim bittikten sonra bunlar tekrar gündemden kalkıyor. Bu düzen böyle devam edip gidiyor. Eğer Trabzon demiryolunu hak ediyorsa ki hak ediyor bu yapılmalıdır. Atatürk’ün en büyük arzusu da buydu, Atatürk ileriyi gören bir liderdi çünkü. Hatta Atatürk 1924 yılında Bakanlar Kurulu’na talimat vererek Trabzon demiryolunun etüt çalışmalarına başlanmasını istedi. Fakat o günkü teknik ve ekonomik koşullar bugünkü kadar müsait değildi. Yüksek bir maliyet çıkınca hükümetin bütçesi buna el vermedi ve bu iş ertelendi. Ancak hiçbir zaman gündemden düşmedi bu iş. O günden bu yana her seçim dönemi önümüze geldi demiryolu, ama ne yazık ki halen hayata geçmedi.”

TİCARET OLMAZSA OLMAZ
“Trabzon’un geleceği iki konuya bağlı. Birisi demiryolu, ikincisi Güney Çevre Yolu. Eski günlere dönebilmemiz için ticarete ağırlık vermemiz gerekiyor. Göreve geldiğimizde dört ana konu üzerinde durduk; bunlar eğitim, sağlık, turizm ve sanayi. Bu dört ana konu çok önemliydi. Bunların üzerinde bugün de titizlikle durursak Trabzon layık olduğu yere gelir. Tabi ki bunlara ek olarak demiryolu ve Güney Çevre Yolu da kesinlikle şehirle buluşmalı.”

GÜNLÜK DEĞİL KALICI ÇÖZÜM
“Şehir trafiğini rahatlatmak için önemli kararlar alındı. Ancak palyatif tedbirlerle sorunlar çözülmez. Eğer sorunları çözmek istiyorsak ciddi adımlar atmamız lazım. Şehir içinden devlet yolunu çıkartmadığınız müddetçe trafiği rahatlatamazsınız. Yıllar sonra tekrar bu işle uğraşmamak için Güney Çevre Yolu kalıcı çözümdür.”


ÖNCELİK ÇEVRE YOLU OLMALIYDI
“Bütün bakanlarımızdan, milletvekillerimizden ve belediye başkanlarımızdan demiryolu ve Güney Çevre Yolu konusunda ısrarcı olmalarını istiyorum. Bu iki işe bugünden başlamamız gerekiyor. Çevre iller yapıyor, biz de yapabiliriz. Bugün bizi geçen vilayetler daha önce Trabzon’a bağlı idi. Bu gerçeği de görmemiz lazım. Trabzon çok ihmal edildi. Trabzon bunları hak etmiyor. Ülke menfaati neyi gerektiriyorsa o yönde karar vermek gerekli. Bugün ben olsaydım Kanuni Bulvarı’nı yapardım ama önceliğim olmazdı. Evet Kanuni Bulvarı çok iyi bir hizmet ama önce Güney Çevre Yolu yapılmış olmalı idi.”

AMERiKA’NIN OYUNU
“1942’de 19 vilayette köy enstitüleri kuruldu. Bir tanesi de Trabzon’da Beşikdüzü’nde hayat buldu. Bu köy enstitüleri Türkiye’nin geleceğine dönük yatırımlardı. Çünkü köylüyü köyde tutmak ve aydınlık, bilgili vatandaşlar yaratıp tarımı ve hayvancılığı geliştirmekti amaç. Köy enstitüleri çok başarılı hizmetler verdi. Böylelikle dış basının da dikkatini çekti. O dönem Amerikan Büyükelçiliği’nden bir heyet gelip köy enstitülerini gezdi ve baktılar ki ki okuma salonunda bütün gençler klasik eserler okuyor, müzik salonunda bütün gençler enstrüman çalıyor, derslerde çok kaliteli konular işlendiğine şahitlik ettiler. Okuldan ayrılır ayrılmaz Büyükelçi Amerika’ya rapor yazarak, “Türkler eğitimde büyük bir atılımla geliyorlar, gereğinin yapılması…” dedi. Amerika’da gereğini yaptı ve bunlar komünist yuvası diye haberler çıkarttı. Aslında hiç alakası yoktu ve Amerika’nın oyununa kurban giden köy enstitüleri maalesef 1954’te kapatıldı.”

SEMENTA DEĞİLİM DEDİM!
“1980’de Belediye Başkanlığı görevine getirildim. Benim o dönem devamlı gelişen ve büyüyen bir işim vardı. Belediye Başkanı olunca mağazam sahipsiz kalacaktı ve işimi ihmal edecektim. Neticede öyle de oldu. Belediye Başkanı oldum ama Belediye’nin maaş verecek gücü yoktu. Trabzon’da çok büyük sorunlar vardı o dönem. En büyük sorun içme suyuydu. Göreve geldiğimizde her gün içme suyundan dolayı bağırsak sorunları ile hastalıklar artıyordu ve gazete manşetlerinde her gün olunca millet de bu sıkıntıların aşılmasını bekliyordu doğal olarak. Her toplantıda da su konusu gündeme geliyordu. O dönemde de televizyonda bir dizi vardı tatlı cadı diye, o dizideki Sementa ağız burun hareketi ile her sorunu çözüyordu. Bir gün toplantıda çıktım dedim ki ben Sementa değilim ki mucize bekliyorsunuz. Ama sonrasında su sorununu çözdük.”

BÜTÇE MESELESİ
“Belediye Başkanı olduğumda kanalizasyon ve altyapı sorununa el atmamız gerekti, İller Bankası Genel Müdürü’ne gittim, ‘Trabzon’un alt yapı sorunlarını çözmek istiyorum, bunları çözerken de batı nasıl çözmüşse öyle çözmek istiyorum’ dedim. Genel Müdür Giresunluydu ve bana, ‘Bu bütçe meselesi, benim elimdeki bütçeyle bunu yapamayız’ dedi. Yapamadık. İşte bu yüzden hiçbir şehrimizin altyapısı batıdaki gibi sağlıklı değildir.”

BİRİ YAPAR, BİRİ BOZAR
“100. Yıl Parkı’nın eski hali Amerikalıların çöplüğü idi. Her türlü pis iş orada olurdu. Dönemin 3. Ordu Komutanı Selahattin Demircioğlu her vilayette bir 100. Yıl Parkı yapmaya karar verdi. Trabzon da bu vilayetlerden birisiydi. Belediyenin buna maddi gücü yoktu ve yatırımcı kuruluşları davet edip herkes buraya güç katacak dedik ve o destekle yapıldı park. Orası 96 dönümdü, daha sonra 20 dönüm daha kattık parka. Hedefim Değirmendere’ye kadar parkı byütmekti. Proje çok güzeldi fakat biri yapar biri bozar mantığı ile yapamadık düşündüğümüzü.”

MARAŞ'IN KAPANMASI DÜŞÜNÜLEBİLİR
“Kunduracılar Caddesi’ni trafiğe ben kapattım. O zamanlarda orası trafiği kaldırmıyordu, at arabası geçiyordu onları da yasaklamıştım. Dünyanın her tarafında, alışveriş merkezi olan yerlere trafik g irmez. Ben Uzunsokak’ı da trafiğe kapatacaktım fakat Tanjant Yolu’nun bitmesini bekledim. Sonrasında Uzunsokak da trafiğe kapatıldı. Şimdi, Maraş Caddesi’nin kapatılması tartışılıyor. Maraş Caddesi’nin trafiğe kapatılması düşünülebilir. Şunu da belirteyim ki dolmuşların Maraş Caddesi’ne girmek gibi bir mecburiyeti olmamalı. Dolmuşlar şehrin merkezine sokulmamalı. Vatandaşa zorluk çıkartmadan, alternatif güzergâh oluşturup sorun çözülürse Maraş Caddesi trafiğe kapatılabilir.”

KARAKULLUKÇU’DAN SONRA İPİN UCU KAÇTI
"Benden sonra Orhan Karakullukçu da belediyede çok güzel çalıştı. Orhan bey de dürüst, idealist, kararlarından kimseye taviz vermeyen bir başkandı. Ondan sonra gelenler iyice ipin ucunu kaçırdı."

ZAMANA BIRAKALIM
“Bugünkü Başkan Murat Zorluoğlu’ndan ben memnunum. Hakikaten güzel çalışmalara başladı. Yapılan her güzel çalışma bizim için yapılıyor ve destek verilmeli. Zamana bırakıp yapılacak işleri yorumlamak lazım. Atatürk Alanı’ndan devam eden Cephe Sağlıklaştırma Projesi iyi gidiyor. Mevcut bir tabela yönetmeliği olmasına rağmen bugüne kadar uygulanmadı. Yönetmeliin aksine herkes istediği gibi davranmamalı. Şimdi bu iş bir düzene giriyor.”


DENİZ DOLGUSUNA TAMAMEN KARŞIYIM
“Deniz dolgusuna karşıyım. Gelişmiş ülkelerde böyle bir şey yoktur. En basit örneği Gürcistan. Hududu öteye geçtiğin zaman bütün sahil halkın istifadesine açılmış şekildedir. Bizdeki gibi dolguya rastlayamazsınız oralarda.”



YIKTIK GEÇTİK
“Dünyayı gezmiş birisiyim. Roma’da Eski Roma ve yeni Roma var. Paris de aynı şekilde. Dünyanın birçok yeri böyle. Eski değerlere asla çivi çaktırmazlar. Çekoslovakya’da bütün binalar aslına uygun şekilde restore edilip muhafaza edilmiştir. Biz eski binalarımıza ne yaptık bunu görmemiz lazım, yıktık geçtik. Bunlara operamız örnektir.”

ÇÖZÜLMEYECEK SORUN YOK!
“Ölüm ve yaşlılığın dışında çözülmeyecek bir sorun yoktur. Yeter ki koyulan kurallara herkes uysun. Uymazsa da herkes bedelini ödemelidir. Demokrasinin gereği koyulan kurallara herkes uymak zorundadır. Bunun aksi olmamalı.”

AYAK OYUNLARINI YENEBİLMELİYİZ!
“Trabzon’un spor tarihi de çok eskidir. Burada Trabzonspor’un, o büyük denilen kulüplere kök söktürdüğü dönemleri yaşadık. Trabzon halkı futbola karşı kadını ve erkeği ile çok meraklı. Eskiden Trabzonspor şampiyon olduğunda bütün kadro Trabzonlu futbolculardan oluşuyordu. Keşke yine kadromuz tamamen Trabzonlulardan oluşsa. Bu yıl birçok ayak oyununa şimdiden başladılar. Bu ayak oyunlarını yenebilirsek başarılı da oluruz, şampiyon da oluruz.”

Editör: Haber Merkezi