TRABZONSPOR VE YUSUF YAZICI GERÇEĞİ!

Trabzonspor ikinci yarıda gerçekten hiç kimsenin beklemediği başarılı sonuçlar alıyor. Bu sonuçlar kuşkusuz taraftarın gururunu okşuyor ve geleceğe dönük büyük beklentilerin de doğmasına sebep oluyor. Bu önemli başarının sebebi acaba devre arasında yapılan 5 transfer mi? Yani Olcay, Rodallega, Perreira, Mas ve Medjani mi? Yoksa bu önemli çıkışta başka unsurlar mı ön plana çıktı? Kuşkusuz ara transferde transfer edilen futbolcuların şu ana kadar ki performansı, özellikle sezon başında alınan, ya da son 2-3 yıl içinde transfer edilenlerden daha iyi diyebiliriz.

Hakemlerin bir andaki U dönüşü de bu başarının mimarları arasında sayılmalı… Eğer ilk yarıdaki hakem katliamları devam etseydi, yeni transferlerin hiçbiri bugünkü katkıyı veremezdi kuşkusuz. Bu ayrı bir yazının konusu ancak takım oyuncuları açısından ele aldığımızda elde edilen bu önemli başarının en önemli mimarlarından biri Yusuf Yazıcı’dır. Sezona 19 yaşında giren ve henüz 20 yaşında olan, sürekli olarak formayı ikinci yarıda giymeye başlayan bir genç futbolcu, aslında tamamlayıcı unsur olması gerekir. Ama Yusuf ürettikleriyle birlikte asli unsur olmayı başardı.

TAKIM AZ POZİSYON VERİYOR, ÇOK GOL ATIYORSA SEBEBİ YUSUF!

Bakın henüz 20 yaşındaki Yusuf Yazıcı bu sezon Süper Lig'de forma giydiği 12 maçta 3 gol atıp 6 asist yaparken; tam 20 tane de kilit pas verdi. 12 maçta 30 top çalan Yusuf Yazıcı, maç başına 2,5 top çalma ortalamasının yanında 8 pas arası yapıp 8 atağı keserek savunmaya da önemli bir destek verdi. Türkiye Kupası'nda oynadığı 4 maçta 2 gol atıp 5 asist yapan Yusuf Yazıcı, resmi maçlarda toplam 5 gol atıp 11 asist yapmış oldu ve 16 maçta 16 gole direkt katkı yapmayı başardı. Aslında bu rakamlar dahi Trabzonspor’un neden daha az gol yediğinin, niçin çok daha az pozisyon verdiğinin ve daha fazla gol atıp, pozisyona girdiğinin de çırılçıplak ortaya çıkmasını da hepimize gösteriyor.

Tabii ki diğer oyuncuların da katkısı var ama baş rol Yusuf Yazıcı’nındır. Bunu hiç kimsenin inkara kalkması söz konusu bile değil. Ama böylesine etkin bir futbolcu, ilk yarıda doğru dürüst kullanılmadı biliyorsunuz… Eğer Mehmet Ekici kadro dışı kalmasaydı ikinci yarıda da Yusuf Yazıcı gibi bir isimden söz etmek mümkün olmayacaktı. Hatta Teknik Direktör Ersun Yanal ve Başkan Muharrem Usta Beşiktaş’tan Tolgay Aslan ya da Napoli’den Omer El Kaddouri için son dakikaya kadar çırpınmışlardı değil mi? Bu bile hem teknik kadronun, hem de başkanın Yusuf Yazıcı’ya hiç güvenmediklerinin bir göstergesidir.

YUSUF’U HARCAMAYA ÇALIŞANLAR İHANETİN EN BÜYÜK PARÇASI OLURLAR

Ve hatta Yusuf Yazıcı bu kadar iyi oynarken, böylesine katkı yaparken, başkan ve hocanın hala daha üst düzey bir 10 numara aramaları bile niyetlerinin ne olduğunu açık açık ortaya koymaktadır. Yusuf Yazıcı’nın rekabet edeceği bir oyuncu almak başka bir şey, ismiyle, bedeliyle birlikte önemli bir ismi takıma katıp, Yusuf’u kenara itilmeye hazır hale getirmeye çalışmak başkadır. Sayın Başkan ve Ersun Yanal, bu noktada çok dikkatli hareket etmelidirler. Bugün bile Avrupa’da gözde haline gelen 20 yaşındaki çok yetenekli bir futbolcuyu yok etmeye çalışıldığına yönelik transferi yapanlar, Trabzonspor tarihine en büyük ihanetin parçası olurlar.

Buradan hareketle bir örnek vermek istiyorum. Hatırlarsanız 2013-2014 sezonunda 1461 Trabzon takımından Yusuf Erdoğan gelmişti. O 21 yaşındaydı. Hem asist, hem de gol açısından takımın en önde gelen isimlerinin başındaydı. Herkes ona 10 milyon Euro değer biçmeye başlamıştı. Önce Ümit Milli takımın yıldızıydı, sonra A Milli takıma davet edilmişti. Taraftar da onu çok seviyordu. Ancak sol kanada durmadan transfer yapılması, Yusuf Erdoğan’ın başarılı olduğu bölgeden uzaklaştırılması, durmadan kulübeye gönderilmeye başlanması bu oyuncunun psikolojisini de yerle bir etti ve bugün takımda forma giyememe noktasına geldi.

‘ÖLDÜ KRAL YAŞASIN YENİ KRAL’ FELSEFESİ GEÇERLİ

Hatta taraftarın önemli bölümünün istenmeyen adam ilan ettiği bir isim oldu çıktı Yusuf Erdoğan.. Oysa doğru bir planlamayla adamakıllı kullanılsaydı belki de şimdi 10 milyon Euro’ya bile satmayı düşünmezdi yönetim bu oyuncuyu… Ama başkanından, yöneticisine, hocasından taraftarına kadar herkes çullandı üzerine, yok edilmesi için ellerinden geleni yaptılar ve bugün de amaçlarına ulaştılar. Yusuf Yazıcı’nın kaderinin de, Yusuf Erdoğan’a benzememesi için çırpınmalı Trabzonspor’u sevenler… Ama bu kulübü sevdiğini söyleyenler için bu çok önemli mi? Onlar için her zaman, ‘Öldü kral, yaşasın yeni kral’ mantığı geçerli değil mi? Tıpkı Yusuf Erdoğan’ı değersiz bir teneke parçası gibi kenara atıp, bugün Yusuf Yazıcı’ya sarılma gibi yani…

Umarım böyle olmaz ama başkan ve hoca hiç güven vermiyor açıkçası…

Dilerim yanılırım!

**********************************************************************************************************

BAYRAM DEĞİL SEYRAN DEĞİL HAKEMLER BİZİ NEDEN ÖPTÜ!

Trabzonspor tarihi boyunca hakemlerin katliamlarıyla boğazlanmıştır. Birçok maç, hakem elleriyle alınıp, rakiplere hediye edilmiştir. Birçok kez şampiyonluk kupaları çalınmış, bazen galibiyetleri engellenmiş, zaman zaman acı durumlar yaşamasına sebep olmuştur. Tabii ki hakemler de emir kulu…. Asla kendi inisiyatifleriyle maç yönetme becerisi gösteremezler. Sistemin içinde, güçlülerin tetikçiliği görevini üstlenirler. Bu tetikçiliğe soyunmayanların ine anasından emdiği süt, burnundan getirilir. Yükselmeleri, Avrupa’da maç yönetmeleri, büyük maçlarda düdük çalmaları olanaksızdır.

Bu hakem katliamları özellikle şike sürecinden sonra sistematik hale gelmiş, düşünün Ziraat Türkiye Kupası’nda Yeni Nazilli, Kızılcabölük, Gümüşhanespor gibi hiçbir lobisi olmayan takımlara bile ezdirilmeye çalışılmıştır. Ama şike sürecinde önce CAS kararını verdi. Şimdi de FİFA süreci başlayacak. Taraftarın yüzde 99’u şikeyi, ahlaksızlığı, çalınan kupayı unuttu. Birkaç kelaynak adaletin tecelli etmesi, hakkın yerini bulması ve şikecilerin cezalandırılması için çırpınıp duruyor. Tam da işte böyle bir noktada ilk yarıdaki Kayserispor maçıyla başlayan süreçte, hakemlerde inanılmaz bir U dönüşü yaşandı. Yani hakemler 180 derece dönüş yaptılar.

Bırakın Trabzonspor aleyhine sonuç belirlemeyi, neredeyse kazandığı her maçta birkaç kritik hatayı kazanması için yapmaktan geri durmadılar. Durmuyorlar da… Bu durum beni oldukça rahatsız ediyor. Yani hakemler sahada ne Bordo-Mavilileri ezme aracı olarak kullanılsın. Ne de Trabzonspor’un kazanmasına yardımcı olsunlar. Hakemler sadece ve sadece işlerini yaparak sahada renklere bakmadan adalet dağıtsınlar. Ama yapmıyorlar. Neden? Kafamda deli deli sorular… Bu değişimin, kapalı kapılar ardında bir takım pazarlıklar sonucu olmasından endişe ediyorum… Hakemler acaba şike sürecinin doğru yürütülmemesi sözüyle mi bir emirle böylesine değişti? Umarım böyle değildir. Eğer gerçekten öyleyse futbol izlenir olmaktan çıkar ben ve benim gibiler için…Ama, ‘Kimin umurunda ki’ diyeceksiniz…

Onda da haklısınız!