Dün biri Elazığ’da diğeri Muğla’da iki adet deprem meydana geldi. Depremler hayatın bir gerçeği. Jeolojik yaratılış sürecinin bir parçası. 

Türkiye ise önemli bir deprem kuşağı ülkesi.  

Ülkemiz, Alp-Himalaya kuşağında yer alan Anadolu levhası üzerinde bulunmaktadır. Bu levhalar, yumuşak manto üzerinde bir sal gibi yüzmektedir. 

Levha hareketi ve depremler, dünyanın çekirdeğindeki radyoaktive parçalanmalar ile oluşur.

Çok teknik bilgilere girmek istemiyorum. Ancak depremlerin bitmeyeceğini ve bunların hayatın bir parçası olduğu gerçeğini hatırlatmak istedim.

17 Ağustos Marmara depreminden sonra pek çok deprem yaşadık. Bundan sonra çok daha şiddetli depremler bizi bekliyor. Bize düşen bu depremlere uygun tedbirler almaktır.

‘Depremle yaşamasını öğrenmek’ deyimi, depremde ölenlerin arkasından ağıt yakmak anlamına gelmez. Acil ve etkin çok ciddi büyük önlemleri hayata geçirmek, demektir. Gerçekten gerekli önlemleri alırsak depremde sadece bir beşik gibi sallanırız. Hiçbir zarar görmeyiz ve eğlenceli vakit geçiririz.

Deprem önlemleri çok basit aslında. Pek çok inşaat fakültemiz bu konuda yararlı çalışmalar yapmıştır. Yeni yapılan ve eski binalar için pek çok kuvvetlendirme uygulaması var. Bunlardan bir tanesi, sismik izolasyon;  40 yıldır Japonya’da uygulanıyor. Ülkemizde de şehir hastanelerinde uygulanıyor. Bir önceki Elazığ depreminde şehir hastanesi bu sistem sayesinde hiç hasar görmedi. 

Türkiye’nin en önemli acil işi deprem tedbirleridir. 26 Eylül 2019 İstanbul depreminde 10 katlı bir binada sallandım. 5,8 büyüklüğündeki bir depremde çaresizlik duygusunu ve ölüm korkusunu herkesle birlikte tattım. Hayattan kıymetlisi yok. 

Depremde ölenlerin acısı, o andaki korkular hepimizin paylaştığı duygular aslında. Candan tasarruf olmaz. Bunun maliyeti ne ise hepimiz katlanmalıyız. Bir Marmara depreminin, Türkiye’nin beka meselesi olduğunu herkes söylüyor.

Elbette deprem yönetmelikleri yayınlandı. Ruhsatlar ona göre veriliyor. Bu yönetmeliklere uyumun kontrol edilmesi şarttır. Zemin etüdleri, bina kat sayısı, beton kalitesi,  demir kalınlığı v.s. Ben bu gibi tedbirlerden çok şu an mevcut binalarda alınması gereken tedbirleri konuşmak istedim.

Sismik izolasyon mevcut tüm binalara da uygulanabilmektedir.

Karbon elyaf tekniği ise kolon ve duvarlar için çok büyük oranda korunma sağlamakta.

Mantolama gibi pek çok klasik teknik de mevcut aslında. Tüm bunlar, konunun uzmanı inşaat ve jeoloji mühendislikleri başkanlıklarında uygulanabilecek çözümler.

Depremin öldürücülüğünün çaresi kesinlikle var. Sadece bunu gerçekleştirmek için irade şart. Hem bina kat maliklerinde hem hükümet hem de belediyeler bu güçlü iradeyi göstererek depremi kesin bir çözüme kavuşturabilir.

Haydi, Türkiye bunu başarabilirsin. El ele vererek yeni bir başarı öyküsü yazabiliriz. Hep birlikte deprem terörünü de yenebiliriz.