Hep aydınlıktan, erdemden söz ederiz. Toplum önünde bu konudaki doğruları paylaşma konusunda yarışırız.

Hepimiz; iyinin, güzelin, yararlının, doğrunun yanında saf tutarız.

Bu düşüncemiz/eylemimiz doğrudur kuşkusuz.

Böyle olmak için de yaşamın her anında akıl dengesini yitirmemeye, yalana/dolana bulaşmamaya, gelenekselleşen konularda yanlışa düşmemeye, din kuralarını çiğnememeye/aşmamaya dikkat ederiz.

Bu dikkat, bireysel anlamda her birimiz için önem taşır.

Sonuçta bir bütün kurallar zinciri oluşur, tüm bireyleri sarıp bir bütünlük sağladığında ise toplumsal birliktelikte huzur, güven, refah, mutluluk ortamı gelir, yerleşir.

Toplumsal anlamda yıllardır içine düştüğümüz siyaset sarmalında iyi ve köyü seçeneğindeki tercih yanlışlarımız nedeniyle geldiğimiz nokta ortada...

Siyaseten ayrışma -ne yazık ki- sürekli fitleniyor.

Kendi çıkarını ön planda tutan kimi siyasetçiler böyle bir eylemi hüner(!) sayıyorlar kendilerine...

Demokrasimiz de böyleleri yüzünden bir adım ileri gidip çağdaşlaşma yolunu tutamıyor.

İşte size kötü örnek:

Kutsal ramazan ayında iftar sofrasına bile değin davet edilen "siyasetin çirkin havası"

yaşanıyor bu ülkede...

İftarlar,  müslümanların buluşup ortaklaşa yemek yedikleri ve Yüce Rabb'in kutsadığı ortamlar olarak bilinir.

En azından bendeniz öyle biliyorum.

Ama ne yazık ki; son yıllarda bu kutsal ortam; yani iftar yemeklerinde de "siyaset servisi" yapılmaya başlandı.

Bu manzara karşısında utanmayan var mı?

Öteden beri; illerde-ilçelerde fakir-fukara için "Ramazan çadırı" kurulur, buralarda sözünü ettiğimiz yurttaşlar iftar ya da sahur yemeklerini yerler.

Güzel bir gelenektir bu...

Mutlaka ve mutlaka sürdürülmeli...

Ama bir koşulla: Bu mekanlarda fakir-fukaradan başka; esnaf, memur ve varsıl halktan kişiler yemek yememeli...

Bir koşul daha var. O da  -hele de bu seçim döneminde- kimi yerel yöneticilerin, yani kimi belediye başkanlarının yemek sırasında boy gösterip, şirinlik muskası takarak geçmiş yıllardaki -yok ya- icraatlarından söz edip övünmede  bulunup siyasal söylevde bulunmaları  hiç yakışık değil.

"Yakışıyor" diyorsanız, böyle bir iftara "rüşvet karışıyor" demek  de mi yanlış...

İftar yemeği/ekmeği  boğazlardan  geçerken "Ben şunu yaptım, şunu da yapacağım" demek; o kutsal ortama siyaset virüsünü bulaştırmak değil de ne?

Bırak, sayın başkan, yaptığınız ya da yapamadığınız konularda seçmen yurttaşlar etki altında kalmadan karar versinler.

Yüce Rabb bile övünme eylemini, övünenleri sevmiyor.