Hadi yaşandı...
Keşke en başından 2010-2011 sezon şampiyonu Trabzonspor olsaydı.
Keşke Aziz Yıldırım hakem odalarını basıp, başkan terörü estirmeseydi.
Keşke Aziz Yıldırım koridorlarda birilerini tehdit etmeseydi.
Keşke Aziz Yıldırım teşvik vermeseydi.
Keşke Aziz Yıldırım’ın tarlaları olmasaydı.
Keşke bu tarlalar sürülmese, ekinler ekilmeseydi.
Keşke Aziz Yıldırım kulübü uğruna dahi şikenin yanına yaklaşmasaydı.
Keşke Aziz Yıldırım “Yanlış da yaptıysam kulübümün menfaatleri için yaptım. Ama pişmanım. Futboldan elimi eteğimi çekiyorum. Bundan sonra futbolu kirletmeme adına televizyonda maç bile izlemeyeceğim” diyebilseydi.
Keşke tarih Aziz Yıldırım’ı sadece Fenerbahçe’ye başkanlık yapmış, Türk futboluna katkı sağlamış biri olarak kaydedebilseydi.
Keşke Fenerbahçe taraftarı “Verin Trabzonspor’un kupasını! Hak etmediğimiz kupayı istemiyoruz” şeklinde bir organizasyona imza atabilseydi.
Keşke “Aziz Yıldırım’ın gasp ettiği kupayı, biz müzemizde barındırtmayız” deseydiler.
Keşke TFF üstüne düşeni zamanında yapabilseydi.
Keşke Mehmet Ali Aydınlar görevinde kalıp, gereğini yerine getirebilseydi.
Keşke vaatler ve beklentiler karşılığında Yıldırım Demirören’e tek oy verilmeseydi.
Keşke Demirören atamayla iş başına getirilmeseydi.
Keşke kendi göbeğimizi kendimiz kesebilseydik.
Keşke UEFA’nın dayatmalarına ve ağır cezalarına maruz kalmasaydık.
Keşke Türk futbolu dünyaya bu kadar rezil olmasaydı.
Keşke Türk futbolu siyasete bu kadar alet edilmeseydi.
Keşke Fenerbahçe’nin vefalı taraftarı böyle mahcup duruma düşmeseydi.
Keşke Fenerbahçe ile sadece saha içerisinde rakip olabilseydik.
Keşke dört takımın biri olmadan Türk futbolunun yetim bir çocuk gibi kalacağını anlayabilseydik.
Keşke Fenerbahçe’nin Galatasaray ve Beşiktaş gibi bu ülkenin bir rengi, bir değeri olduğunu, futbolun sacayağından birini oluşturduğunu öğrenebilseydik.
Keşke Trabzonspor taraftarı bu futbol çirkinliğini temizleme savaşını Fenerbahçe taraftarıyla iş birliğine girerek omuz omuza verebilseydi.
Keşke hiç keşke demeseydik.