SONNOKTA SERVET ÖZKARA - Sadece Trabzonspor’da değil, Türk futbolunda yıllardır süren büyük bir yanlışlık var. Çeşitli vaatlerle göreve gelip, yaptıkları hesapsız harcamalarla kulüpleri iflasa sürükleyen yönetimler, arkalarında bıraktıkları enkaza rağmen, hiçbir maddi yaptırıma uğramadan ellerini kollarını sallayarak çekip gediyorlar. Ya girerlerse seçimi kaybediyorlar ya da “Ben artık yokum” diyerek bu işten sıyrılıyorlar. Oysa büyük çoğunluğu iş adamı olan yöneticiler, yanında çalışanı bir elamanın 100 liralık zararını bile maaşından kesmekte tereddüt etmiyorlar. Muhasebecileri biraz açık versin bakalım ne yapıyorlar?

NE ALA MEMLEKET!
Bu işte büyük bir terslik var. Kimsenin tanımadığı biriyken, kulübün ismini kullanarak reklamını yap.. Gazete sayfalarından, televizyon ekranlarından inme.. Ülkenin etkili ve yetkili kişileriyle samimi ol. İşlerini geliştir, ihaleler al. Sonra külübün borcunu 3’e 5’e katlayıp, ”Hadi bana eyvallah, benden bu kadar, bakın başınızın çaresine” deyip ardına bakmadan çek git! Oh ne ala memleket.

YOK BÖYLE DOKUNULMAZLIK
Bunun mutlaka bir çaresi olmadı. Kulüp tüzüklerine eklenecek bir madde ile mi olur, yoksa yasalarda bununla ilgili bir düzenleme mi yapılar bilemem. Ancak bu işe mutlaka bir çözüm bulunmalı. Ardından enkaz bırakarak kulüpleri kapanma noktasına getiren yöneticilerin bir yaptırımı olmalı. Ne biliyim, en azından verdikleri zararlara maddi olarak ortak olmalılar! Çünkü böyle bir dokunulmazlık hiç kimsede yok. En etkili siyasiler, hatta başbakanlar bile günü geldiğinde Yüce Divan’a gidiyor ama, bunlar ellerini kollarını sallayarak işlerinin başına dönmekle kurtarıyorlar!

Editör: Haber Merkezi