Cumhuriyet'in haberine göre, Avukat Kardelen Ateşci, bu durumun özellikle kız çocuklarını etkilediğini ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle doğrudan bağlantılı olduğunu belirtti. Ateşci, "Erkek çocukları da bu durumdan etkileniyor ancak sayıların dengesiz dağılımı, kız çocuklarının ev içi roller üzerinden daha fazla baskı gördüğünü ve ataerkil yapıyı açıkça ortaya koyuyor," dedi.
Ateşci ayrıca, Türkiye'de evlilik yaşı 18 olmakla birlikte, bazı durumlarda 16 veya 17 yaşındaki çocukların aile izni veya mahkeme kararıyla evlendirilebildiğini vurguladı. Bu durumun, çocuk evliliklerini önlemek yerine meşrulaştırdığını ifade etti. Avukat, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi gibi uluslararası yükümlülüklerle çocuk yaşta evlilikleri yasaklama taahhüdünde bulunduğunu, ancak bu yükümlülüklerin iç hukuka tam olarak yansımadığını belirtti.
Çözüm önerileri arasında evlilik yaşı istisnasız olarak 18'e çıkarılması, aile izni ya da mahkeme kararı gibi istisnaların kaldırılması, denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi, dini nikâhla yapılan evliliklerin önüne geçilmesi ve toplumsal farkındalığın artırılması yer alıyor.