Geçmişlerine kavuşalı yıllar oldu ama yaşasaydı Türkiye’nin cari açığının yüzde yirmi beşine katkı yapan ünlü rüşvetçi! Reza Zarrap’ dan çok daha önce T.C. vatandaşı olmak için bize başvururdu herhalde?

Hem de, Vaktiyle Amerika’da ektiğinin Türkiye’de çepeçevre nasıl dal budak sardığının gururu ve önünde yatanların çokluğunun mutluluğu içinde!

Mc Carthy den bahsediyorum… Sıradan bir senatör iken, İkinci Paylaşım Savaşı sonrası Amerika’sında ortaya çıkan casusluk olaylarının oluşturduğu gergin atmosferden ustaca yararlanarak, ABD ve dünya çapında bir üne kavuşan Wisconsin Senatörü Joseph Mc Carthy; çalışma hayatına!, Amerikan devlet dairelerinde önemli görevlerde iki yüzü aşkın komünisttin bulunduğunu iddia ederek başlamıştı.

Gerçi, Mc Carthy kamuoyunu bir süre söz konusu listeleri, bugün yarın açıklayacağım diye oyalamış, sonra bunların sayısının elli kadar olduğunu söylemiş ve sonunda tek bir kişinin bile adını açıklayamamış olsa da…  özellikle Amerika ölçeğinde ilgi odağı olmayı başarmıştı.

Mc Carthy yıllar boyu bu ilgiyi sürdürmesini bildi! Senato kovuşturma komisyonlarının içinde ve başında, önüne geleni sorguladı ve suçladı. Bu nedenle başlatılan cadı avının , yıllarca, çekinilen, korkulan, şerrinden ürkülen, hakkında konuşulan adam oldu.

Metodu basitti; Gençliğinde boks çalışmıştı. O günlerden esinlendiği deneyimiyle “Dövüşte durmadan vurmak gerekir. Durduğun anda yumruğu yer ve yere serilirsin” derdi. Politika da yaptığı buydu. Durmadan tehditler yağdırıp suçluyordu… İddialarının doğru olup olmadığı, ispat edilip edilmemesi önemli değildi. Her yeni suçlama ile birlikte ortalık bir güzel karışıyor, Mc Carthy adı gazetelerin, Radyo ve TV.lerin baş köşesine kuruluyordu! (yaşananlar güncellendiğinde bilmem size bir şeyleri anımsatıyor mu?)

Başlangıçta vatan-millet yararına çırpındığı kanısını uyandıran Mc Carthy’ın ülke genelinde yapılan anketlerde popülitesi bir hayli yüksek görünüyordu. Ünlü Gallup Araştırma Enstitüsünün paylaştığı anket sonuçlarında her sınıftan Amerikan vatandaşı arasında Mc Carthy’i destekleme oranı şaşırtıcı biçimde yükseliyordu.

Ne var ki; Cumhuriyetçi Mc Carthy’nin vatan-millet görüntüsü altında… Çok daha sınırlı, küçük politik çıkarları yer alıyordu. Ünü doruğa ulaşmıştı ama orada kalması, düşmemesi gerekiyordu. Çıktığı cadı avında! İktidarda bulunan Demokratları da yıpratmanın bir yolunu bulmalıydı. Bu bağlamda, belirli çıkar gurupları ve tutucu çevrelerin desteğini çoktan arkasına almıştı bile…

McCarthyizim’in  Bu gözü kara, saldırgan tutumdan zamanın ABD. Dışişleri Bakanı Dean Acheson bile nasiplenmiş komünist hamisi olarak tanımlanıp kamuoyunun önüne atılmıştır.

Ama, günü geldi Mc Carthy’nin silahları geri tepti. Başkan Truman McCarthyizim’e  çephe aldı. Artık yaldızları dökülmüştü!

Bir zamanlar omuz omuza avlandığı! yandaş gazeteciler bile onunla yollarını çoktan ayırmış, daha da ötesi artık kıyasıya kapışıyorlardı… Sonunda en yakın proje ortağı! Anti-Komünist gazeteci Drew Pearson bile onu terk etmişti.

Banka hesaplarındaki hareketler, birtakım şirketlerle olan akçeli ilişkiler, yardımcılarının kişilikleri ve marifetleri! Suiistimalleri bir bir ortaya döküldü. Ve en önemlisi kamuoyu artık uyanmıştı.

Ortada bir kuru gürültücü Mc Carthy kala kalmıştı… Kısa sürede ünü söndü, taraftarları kayıplara karıştı. Bir balondu şişirenler tarafından söndürüldü!

Aradan geçen onca yılın ardından, şimdi süreç bize apansız anımsatıverdi Zat-ı Muhteremi…

Gerçeğin aydınlığında pırıltılı bir hafta dileklerimle.