…1.5 yıllık ağır hastalığı sürecinde küçük gelini ile hizmetinde de bulunmuş; nazlı, ilgi bekler ve süreğen hastalığı haiz hanımının nüfus cüzdanını bile yanında taşıması ile iyi bir eş; oğullarının araba ve ev sahibi olmalarından onların ve hatta torunlarının fitrelerinin ödenmesine kadar yaptığı maddi ve dini yardımlarla iyi bir baba, torunlarının cep harçlıklarından, sağlıklarına, dershane aidatlarına kadar masraflarına katılması ile, iyi bir dede ve maaşından tasarruf ettiği maddi kaynağı ev ve çocuklarının harcamasını düşünerek gelinine veren ve yollayarak iyi bir kayınpeder de olan babam; kaba ve küfürlü dilli olmaması, kimsenin malında ve hareminde gözü olmaması, akraba, dost ve komşularının hep iyiliğini düşünen gönle sahip olması ile de; iyi komşu, iyi akraba, iyi vatandaş ve iyi bir insandı da!..  İstanbul Bakırköy İlçesi haznedar Mahallesinde okuma yazma bilmeyen kadınlara, evinde kara tahta başında bir yaz boyu süren okuma yazma öğretmesi ile, aynı zamanda toplumsal sorumluluğu haiz bir iyi öğretmen ve iyi bir öğretmendi de!..

Emeklilik yaşantısında, yılın yarısını İstanbul’daki evinde ve Kuzuluk’taki büyük oğlunun devre mülk kaplıcasında geçiren babam, diğer yarısını da Trabzon’da bu satırların yazarı olan küçük oğlunun evinde, köyde baba konağında ve yayladaki baba hanesinde geçirerek; makul, gösterişsiz ve mütevazı bir hayat sürerek, evlatlarının ev iktisatlarına da pazardan dolu olarak dönen elleri marifetiyle hep katkı sağladı.

Bu satırların yazarının bir türlü tutamadığı, “oğlum konuştuğun hep doğru olsun ve her doğruyu da her yerde konuşma” şeklindeki bilinen sözü öğütleyen babam, siyasi kanaatlerini kamu hizmetini yaparken ve komşuluk ve akrabalık hukukunu geliştirirken hiç öne çıkarmamış ve fakat gönlündeki mefkûre sevdasını sessiz sedasız ziyaret ettiği ocaklarda, ocak başkanlarına gösterişsiz bir şekilde açardı. 

2013 yılının Trabzon yaz gelişini takip eden günlerde, İstanbul’daki hissettiği hastalık belirtilerinden hareketle, KTÜ Farabi Hastanesinde tetkike girdiğimizde, kötü hastalığın kalın barsağında habis ur getirdiği ve karaciğere sıçramanın da vuku bulduğu acı gerçeği ile yüzleştim. Sıçrama hususunu kendisinden gizleyerek, tam bir buçuk yıl süren ağır ilaç tedavisi ve karaciğere odaklı ilaç tedavisine rağmen, sabırla ve en küçük inleme sesini duymadan ve fakat son duyduğumuz sözü olan “Allah” ile tüm hayatı boyunca Kur’an’ı, tercümesi ve tefsiri ile hadis kitaplarını okuyup altını çizen ve şerhler çıkaran Kur’an ve hadis aşığı babam, bu dünyadan tarihler 14.10.2014 yılını gösterdiğinde saat 16:35 sularında göçtü gitti!

Bugün Anadolu’yu Türk-İslam toprakları kılan Sultan Alparslan’ın, Selçukluların ve Melikoğullarının bir torunu olarak,  Ahlat taşını havi Soğanlı Köyünün Melikli Mezarlığındaki aile kabristanlığındaki mezarında; inşallah ortalama bir cennet insanı adayı olarak, sura üflenecek zamanı, büyük ahiretini bekliyor, sevgili babam. 

Dünyanın öznesi olan, nazlı, sevimli ve hala güzel olan hanımın; kalp yetmezliği, iltihabi romatizma, kanal darlığı, bel fıtığı, karaciğer ve böbrek yetmezlikleri ile düçar hale düştü. Gelinen noktada, annesine, onun rızasını ve duası alarak bu imtihanı da kazanmak isteyen oğlun Mustafa Fehmi…