İlgisizce ve bilinçsizce hareket etmek, yaptığı eylemin veya konuştuğunun doğuracağı sonuçtan haberdar olmamaktır. Cehalet; bilgilenmek, bilmediğini sorup öğrenmek ve yanlış yapmaktan kaçınmak yerine her şeyi bildiğini, bildiği her şeyin doğru olduğunu zannederek sorumsuzca eylemde bulunmak veya sorumsuzca konuşmaktır.

Türkiye gibi ülkelerin eğitim mantığında cehalete karşı olsa da eylem aşamasına geçilince özellikle ezberci zihniyetten dolayı cehalet bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır. Son dönemlerde düşünen, yorumlayan ve düşündüğünü ortaya koyan insanlara ihtiyacımızın olduğu ortaya koyulmuştur. Belli dönemlerde doğrular ifade edilse de buna uygun programları ortaya koyacak siyasi bir duruş gerekmektedir. Memleketin en büyük Maarif Nazırı Mustafa Necati Bey ve ondan sonra Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'dir, üçüncüsünü halen bulamadık. Şu an TBMM’nde maalesef ki üç tane güçlü öğretmen vekilimiz yoktur. Bu gidişle de pek olacağa da benzemiyor. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı, çok has bir iştir ve çok has adamlarca yürütülebilir.

Öğretmenlik mesleğinin kutsiyeti, öğretmene saygı 1960'lardan itibaren kayboldu. 1970'lere kadar Milli Eğitim Bakanı öğretmeni kapıya kadar uğurlarken, 1980'li yıllarda öğretmenler hademeler tarafından kovalan, 2000’li yıllarda idarecilerin elinde oyuncak, 2010’lu yıllarda veli tarafından itilen hor görülen darp edilen hatta öldürülen duruma gelmiştir. Öğretmenlik mesleğinin durumu maalesef ipin ucunu kaçırılmış bir duruma dönüşmüşlerdir. Burada yanlış yetiştirilen öğretmenlerinde katkısı olmuştur.

Öğretmen bu toplumun gelecekteki bütün meslek gruplarını yetiştireceği bilinci bizde olmalıdır. Dünyaya entegre olacak kültür başkentlerinde kuracağımız özel eğitim fakültelerinde iyi öğretmenleri yetiştirebiliriz. Çoğu eğitim fakültelerimiz Anadolu’nun uzak ilçelerinde, 18 yaşındaki gençlerin sefalete atıldığı imkanların sınırlı olduğu, kütüphanesinin tiyatrosunun sinemasının hatta kiralanacak evlerin bile olmadığı yerlerde kurulmuştur. Buralardan nasıl toplumda güçlü insanlar çıksın, meclise gidip eğitimde yapılan yapılacak yanlışları haykırıp düzeltsin?

Millet olarak Türk öğretmen tipi oluşturulmalıdır. Bu işe Vatan Meselesi olarak bakılarak atılacak adımlara maddi ve manevi tüm desteklerimizi vermeliyiz. Yaşadığımız Covid 19 Virüsü olayında günlerdir kürekle kar kürerken, 48 saatlik “evden çıkma yasağı”nın ilanıyla çiğ düşmüştür. İki saat içerisinde okumuşu okumamışı, inananı inanmayanı sokaklara çıkıp bakkal, manav, fırın, marketlere akın ederek bu virüs mücadelesini sekteye uğratmıştır. Buradaki tek bir açıklama CEHALET olarak tarihte yerini almıştır.

Dünya’da lider devlet olma hayali gerek tarihten gerekse inancımız gereği bizde mevcuttur. Yaşanan virüs krizinden sonra yeni bir Dünya düzeni olacağı şimdiden seslendirilmektedir. Bu düzeni lehimize çevirebilmemiz için acil tüm toplumun kabulleneceği başta eğitimde doğru hamleler atmamız gerekmektedir. Kervan yolda dizilir mantığından uzak durup A’dan Z’ye, şeffaf ve bilimsel eylem planlarımız tamamlanmalıdır.

Eğitimde başta adaleti tesis edip, vatan millet sevgisini içinde hisseden, kişilere veya gruplara değil sadece Türkiye Cumhuriyeti Devletine hizmet eden öğretmen ve idarecilerle cehaleti yenebiliriz. Bu fırsatı değerlendiremeyenler asla unutulmaz.

Devletimizin virüs krizini atlatacağına inancımız tam olup, vefakar sağlık çalışanlarına sonsuz teşekkürler…