2020 yılına geldiğimiz dijital çağda, küreselleşmenin de etkisiyle eğitimimiz milli amaçlara hizmet eden dünyaya uyum sağlamış bir gençlik yetiştirmek çok zor hale gelmiştir. Milli benliği gelişmiş, değerlerini içselleştiren bireyler yerel alandaki değerleri küresel olana taşıyarak evrenselle buluşturabilirler.

Milli Eğitim Bakanlığı yeni programlarında iki boyuta vurgu yapmıştır. Bunlardan biri dünya insanı olmanın bir gereği yaratıcı, eleştirel düşünebilen, karar verme becerileri gelişmiş, problem çözebilen, çevreye duyarlı, girişimci, öğrenme sürecinde aktif olan bireyler yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca milli değerleri geliştirme ve evrensel değerlerle birleştirme sürecinde sekiz yetkinlik alanı belirlemiştir. Buna göre ana dilde iletişim, yabancı dilde iletişim, matematiksel yetkinlik, dijital yetkinlik, sosyal ve vatandaşlıkla ilgili yetkinlik, inisiyatif alma ve girişimcilik algısı, kültürel farkındalık ve ifade yetkinliği temel kazanım alanları olarak belirlenmiştir.

Yetkinliklerin kazandırılması için öğretim süreçlerinde öğrencilerin ilgileri, yetenek alanları iyi belirlenerek öğrencinin, sürecin tüm aşamasında aktif olması sağlanmalıdır. Öğrenciyi pasifleştiren öğretmen ve kitap merkezli uygulamalardan vazgeçilmelidir. Aktivite ilkesi gereği yaparak yaşayarak öğrenen, sürecin sorumluluğunu alan öğrenci tipi ortaya çıkarılmalıdır.

Maddi, manevi doyuma ulaşmış kendisine gerekli hizmet içi eğitimin verildiği, iyi seçilmiş ve eğitilmiş öğretmenler, okul iklimini ve kültürünü uygun hale getireceklerdir. Hizmet içi eğitimle var olan öğretmenler desteklenirken, öğretmen yetiştiren kurumlara seçilecek öğretmen adaylarının daha nitelikli olması sağlanmalıdır. Bu niteliğin daha çok arttırılabilmesi için yüzdelik dilimler daha iyi noktalara çıkartılmalı, yetenekli öğrencilerin eğitim fakültelerine girmesi bursluluk gibi olanaklarla desteklenmeli, Millî Eğitim Bakanlığı ile üniversiteler arasındaki işbirliği güçlendirilmeli, öğretmen adaylarının uygulama dersleri artırılarak sürece çok daha iyi hazırlanmaları sağlanmalıdır.

Öğrencilerimizin esas isteği sınav kaygısı olmadan rahatça istihdam edilebilecekleri meslekler bulabilmektir. Standart akademik içerikli dersler öğrenciye sosyalleşecek kendini tanıyıp geliştirecek zaman bırakmamaktadır. Çoktan seçmeli testlerle öğrencinin başarısının ya da gelecekteki mesleğinin belirlendiği böyle bir süreçte öğrenci bilginin doğasını öğrenmekten, sorgulamaktan çok karşılaştığı bir soruya o an için geçerli olan bir çözüm bulmayı daha çok tercih etmektedir. Unutulmaması gereken nokta şudur gerçek hayatta karşılaştığımız hiçbir problemin sadece tek bir doğru cevabı yoktur. Mutlakla alternatifler üretmeli ve bunlarla ilgili kararlar alabilmeyi becermemiz gerekir.

Öğrencilerin farklı özelliklerinin geliştirilmesinde programda yer alan seçmeli dersler büyük önem taşımaktadır. Seçmeli derslerin öğrenciye seçtirilmesinde öğrencinin ilgi ve yeteneği göz önünde bulundurulmalı, seçenek sayısı arttırılmalıdır. Bu derslerin yapılabileceği salon, sahne, atölye gibi fiziksel olanaklar sağlanmalıdır. Çağın gereklerine uygun aktif öğrenciyi yetiştirmek istiyorsak her şeyden önce ondaki okuma becerisini geliştirmeliyiz.

Çağımızda gençlerimizin maneviyatını, zihinsel, bedensel gelişimini en çok tehdit eden unsur dijital bağımlılıktır. 24 saat teknolojiyle iç içeyken ondan kaçamayacağımıza göre, teknolojiyle yönlendirilmeyen, teknolojiyi doğru kullanan bireyler olmak adına dijital yetkinlikleri geliştirmeliyiz.

Yeni nesil eğitim, genç beyinlere insanlığa hürmeti, millet ve memleket sevgisini, şerefi ve bağımsızlığı öğretecektir. Bağımsızlık tehlikeye düştüğü zaman onu kurtarmak için takip edilecek en uygun yolu bulacaktır.