Doğu Karadeniz’in coğrafi yapısı hepimizce malum.
Engebeli, bayır, hatta çoğu kez uçurum, meşelik amma derler ya “Ayağın kaysa dereye uçarsın” şeklinde. Bu arazi yapımız, Artvin’den Giresun’a kadar hatta biraz daha da ileriye gidebilir.
Peki yağış debisi nasıl? Eskiden Rize ve çevresi için Coğrafya derslerinde hocalarımız derdi ki  2.5 metre yağış alır. Bu gün bu debide yağış olduğunu sanmıyorum. Eskiden daha çok yağardı.
Hatta gençliğimizde futbol oynadığımız zaman derdik “Yahu bir kez de şu lig maçlarını kuru ve yağmursuz bir havada oynasak n’olur?” Olmaz dı?
Neyse konuyu yaymayalım. Yağış debisi azalsa bile yağan yağmurlar özellikle yaz ve güz dönemlerinde arazinin yapısı itibarı ile sel olup akar. Tabii, ortalıkta heyelan ve sel olunca dere kenarlarındaki, yamaçlardaki evleri sel heyelanla birlikte alıp doğruca dereye taşır. Derelere bir bakarsınız ağaçlar, ev enkazları, bahçe çit artıkları artı meşelerden kopan ağaçlar dolu. Bu malzemeler gelip köprülere dayanır bir müddet sonra köprülerde sele kapılıp gidr. Köprülerde sele kapılır kapılmasına da her nedense eski taş köprüler yerinde kalır veya az bir hasarla vartayı atlatırken bizim beton arme müteahit yapısı köprüler seller ve molozlara en fazla iki saat dayanır o da sele kapılır gider.
Nedendir acaba bilinmez(!) ?
Hah, dedik ya daldan dala atlamıyalım. Konuyu bağlıyorum.
Milletimiz kelepir gibi evlerini gelir yamaçların tepesine, derelerin kenarına, akarların üzerine kurar ve bu denli sel de gelince bunların dereye sürüklenmesi zaten mecburi. Ayrıca bir de eskilerde geniş olan dereyataklarını sözüm ona “İslah” palavrası ile daralttıkça daralttık yani suyun gırtlağını sıktık. O da daralınca böyle çileden çıkıp kendisini boğanları boğar. Sonra, sonra  da “Devlet neredee?” .
E, dostum sen gelip Şeytanın boynuzuna ev yaparsan tabii sel kırkyıl birgün seni alacak o zaman devlete ne?
Diyeceğiiim...ama  tabii o evler oraya yapılırken devlet buna müsade etmemeli idi, işte o zaman “Devlet nerede?” tezi ve suçlaması hak buluyor. Vatandaş kadar elbette devlette devletliğini yapmadığı için “Nerede?” diye sorulur. Netice itibarı rahmetli babam bir gün bana dedi ki oğlum “Dere kıyısında yeri gurbette de yari olan vardır demesin” . Artık yorumu size kalmış bu deyimin.
Neyse benden bu kadar “Size İyi haftalar” dilerim.