Son bir hafta içerisinde İran kaynaklı iki olay bize ne yazık ki kadim komşumuz hakkında “Bu kadarına da pes artık.” dedirtiyor. Demeyle kalmıyor, İran’ın bir Müslüman kardeşimiz olması dolayısı ile yönetimine karşı da itimat ve duruşumuz son derece tutarsız hale geliyor.

Konuya Kasım Süleymani’den başlayalım. Bundan yaklaşık 3-4 yıl önce Kasım hakkında bir makale yayınlamıştım. Suriye toprakları içerisinde İsrail’e karşı değil de Müslüman.

Evet, Müslüman Türkmenlere ve Araplara karşı yaptığı katliam ve hareketleri anlatmıştım. ABD’ye Afganistan ve Irak işgali sırasında yardım ve destek verdiklerini kendi kaynakları beyan etti. Yani sen kalk ABD’ye Müslümanlara karşı yardım et. Muhammed aleyhisselam buyurmuştur ki: “Bir kimse bir zalime yardım eder de bir mazluma zulüm ettirirse Allah o zalimi o kimsenin başına musallat eder.”

Kasım ve İran hakkında başka söze gerek var mı?

İşte ABD başlarına belâ. Ha, ama (Allah biliyor ya) bir Müslümanın ABD gibi bir zalim tarafından katledilmesine de asla gönlümüz razı olmadı. Sonra ne oldu güya İran misilleme için ABD’nin bir üssüne bilmem kaç roket atmış ta alel acele 80 ABD askerini öldürdüğünü ilan etti. Sonra baktık ki yalan, kendilerini  avutmuşlar. Daha sonra da öğrendik ki İran dolaylı olarak ABD’ye “Askerinize söyleyin sipere yatsınlar roket atacağız(!)” diyecek kadar bu işle dalga geçtiler. Yazık. Fakat bu işte bence biraz katakulle ve Kasım’ı pazarlıklı ortadan kaldırma provokasyonu var gibime geldi. Kasım’ın ve arkadaşlarının boyu Ortadoğu’daki faaliyetleri sebebi ile fazla uzayınca İran rejimi bu adamdan tırsmaya başladı.

Ne yapsın, Kasım’ın ortadan kalkmasını ABD’ye ihale etti.

ABD’nin de canına minnet gökte ararken yerde buldu. Sonra da İran yönetimi iç kamuoyuna dönük biraz yaygara yaptırdı. Al sana sahte füze atışı iş bitti, Kasım da mafiş vesselam.

Gelelim peşindeki olay ne, “Zavallı Ukrayna uçağı İran’da düştü.” dendi. Millet yemeyince, İran bu işi mecburen itiraf edip üstlendi de acaba bu uçak neden düşürüldü?

Onun kokusu da sonradan elbette çıkacak bir yerden.  Acaba hangi zalime yaranmak veya yardım etmek için bu katliamı düzenlediler gelecekte ona da bakacağız. İnsan üzülüyor, Müslüman bir devletin bu denli yanlış işleri peş peşe icra etmesi ve Ortadoğu’da sadece bir mezhep ideolojisi için kendi mezhebinden olmayan Müslümanlara ve insanlara bunca zulüm. Doğrusu bunun manevi bedeli vardır elbet. Eee, sonra ne kazandılar?

Hiç, düşmandan dost edinip, dostları düşman haline getiriyorlar. İsrail’e karşı bir tek kurşun attınız mı? Yok.

Hani o DEAŞ’lı katiller İslam adına (IŞİD) ortaya çıkmışlardı da onlara en büyük destek kimden geldi? İran’dan. Peki IŞİD’den İsrail’e karşı bir hareket gördünüz mü? Yok. Demek ki dümenler başka, plan başka.

Üzücü değil mi, İranlı dostlar kendi elleri ile kendilerini aleme karşı ezik ve suçlu duruma düşürüyorlar. Etme bulma dünyası. Ya bize karşı PKK’ya verdikleri destekler?