İstanbul’un fethinin 567. yıl dönümü kutlamaları bir kez daha göstermiştir ki; eğer bir milletin ilan edilmiş, iman ettiği milli hedefleri varsa ki, böylesine hedef tayin etme ülküsü büyük milletlerin özelliğidir, o zaman bu hedeflerin elde edilmesi bilinmelidir ki; milletlerin bütününün gayret, cesaret, iman ve azmi ile elde edilebilir. Tarihte böylesine ulvi hedefler belirleyip, onu elde etmek için milletinin bütününü ayni ideal etrafında toplayabilen ender milletlerden birisi de hiç şüphesiz Türk milletidir. “Kızılelma Ülküsü” de denilen bu hedef tayin etme cesaret ve kararlılığıyladır ki Türkler; Orta Asya bozkırlarından, Balkanlara kadar olan geniş bir coğrafyayı vatan yapabilmişlerdir. İstanbul’un fethi ise, Sultan Alpaslan’ın Malazgirt Zaferi’yle Anadolu’yu vatanlaştırmasından sonra ilan edilen yeni Kızılelma ülküsünün en muhteşem tarihi sonucudur. Elde ettikleri her hedefte kendilerine yeni bir hedef tayin eden milletlerin, tarihe şan ve dünyaya yön veren milletler olduğu bütün tarihçiler ve aydınlarca bilinen bir gerçektir.

Bu işin sırrı nedir diye merak edenlerimiz olacaktır elbet. Fatih fetih hareket ve hazırlıklarını Edirne’den yürütmektedir. Bir taraftan amansız bir maddi hazırlık çalışmaları yürütülürken, o zamana kadar görülmemiş büyüklükte ve yükseklikte tahrip gücü olan topların dökülmesi dâhil, çizimlerini bizzat kendisinin yaptığı “eğik atış” ateş gücünün de fethin gerçekleşmesinde önemli bir rolünün olduğunu tarihçiler yazmaktadırlar. Diğer yandan, halkın manevi durumunu da merak eden Fatih bir gün “tebdili kıyafet” ile çarşı-pazar dolaşmaya çıkar. Elindeki uzun bir ihtiyaç listesi ile girdiği her dükkân sahibi tüccar, kendisine listesindeki malzemelerin hepsini istemesine rağmen sadece bir tanesini verip, diğerlerini bitişik dükkân siftah yapmadığı için ondan almasını isteyerek, ısrarına rağmen sadece bir kalem mal alarak dükkândan ayrılır. Sırası ile uğradığı her dükkân sahibi esnaf kendisine haberleşmişler gibi ayni sözleri söyleyerek sadece bir kalem mal satıp onu uğurlarlar. Elindeki listedeki malları adeta, çarşı-pazarda bulunan bütün dükkânları gezerek tamamlayabilen Fatih oradan ayrılışında, yanında bulunan ulema ve ümera temsilcilerine, bu milletin İstanbul’un fethine hazır olduğunu söyler! Yanındakiler şaşkındır, ama büyük komutan milletinin ortaya koyduğu milli hedefi manevi yönden bir bütün olarak sahiplendiğini anlar ve maddi çalışmaları daha da hızlandırarak, büyük bir aşk ve şevkle İstanbul’u kuşatır ve fetheder.

Fatih döneminde ve diğer hükümdarların döneminde görev yapan, başta vezirler ve vezir azamlar olmak üzere birçok devlet yöneticisi Türk olmayıp, devşirme asıllıydılar. Hatta Osmanlı İmparatorluğunun kuruluşundan, yıkılışına kadar geçen sürede görev yapan 228 sadrazamın ancak 78 tanesi Türk’tü, diğerleri devşirilip İstanbul’a getirilen ve “Birun” denilen Saray Üniversitesi’nde yetiştirilen devlet adamlarıydı. Sadece Sadrazamlar değil, devlet yönetiminde birçok görevde bulunan yüksek dereceli memurlar devşirmeydiler. Geniş topraklara sahip imparatorluğun Türk nüfusu da, oran olarak toplam nüfusun yarısından daha azdı. Buna rağmen milli hedeflerini çok iyi tespit eden kuruluş ve yükseliş dönemi hükümdarları, halkının bütününü ayırım yapmadan aynı hedeflerin elde edilmesine mükemmel olarak hazırlayıp inandırmışlar ve böylece hedeflerini elde etmeyi başarmışlardı.

Şimdilerde de, devlet geleneğine ve töresine göre uygun ve gerekli olarak ilan edilen 2023, 2053 ve 2071 yılları hedeflerinin açıklanmış olmasından bir tarihçi olarak son derece memnunum. Ancak bu hedefleri elde edecek milletin bütünleştirilmesi yerine, ayrıştırılıp güçsüzleştirilmesinden de bir o kadar üzüntülü ve de endişeliyim. Osmanlı’nın birçok milleti kendi potasında olgunlaştırarak elde ettiği bütünlüğü ve bununla vardığı hedefleri iyi anlayıp, İstanbul’un Fethinin 567.yıldönümünde, Türk devletinin, Türk milletinin bütününü ayni hedefler etrafında neden birleştiremediğini düşünüp, eksikliklerimizi hızla tamamlayarak, birbirimize karşı sıktığımız yumruklarımızı açıp, birbirimize sarılmalıyız. Yoksa “Kızılelma” hayal olur.

Milli hedefler, milletlerin bütün fertleriyle elde edilebilir, unutmayalım.